HDP Muş milletvekili Ahmet Yıldırım, 2017 bütçe görüşmelerinde, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) bütçeleri üzerine söz aldı. Televizyon ve radyoların Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) kapatıldığını hatırlatan Yıldırım, RTÜK’ün 'bypass' edildiğini söyledi. BYEGM’nin sarı basın kartı uygulamasına da değinen Yıldırım, “Kimin gazeteci olduğuna siz karar veremezsiniz, size kalsa AK basın kartı çıkaracaksınız” dedi.
Yıldırım, Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'un "Eğer yanlışlıkla kapatılan, haksızlığa uğrayan varsa itiraz ederler, raporlar hazırlanır, gerekirse bakarız" diye cevap verdiğini hatırlatarak "Önce öldürüyorsunuz, sonra 'suçlu muydu' diyorsunuz" dedi.
Yıldırım şu ifadeleri kullandı:
"Eski Türkiye’de medya siyasete istikamet veriyordu, yeni Türkiye’de ise özellikle mevcut iktidar tarafından medya yok edildi. Çoğulculuğu kaybedildi. Tek renge, tek sese, monotonluğa ve vesayetin altına alınmış bir medyaya dönüştürüldü."
"Ama hâlâ zorlu, onurlu bir şekilde görevlerini yapmaya çalışan basın mensupları ve organları vardır. Onlar işten atılırlar, gözaltına alınırlar, tutuklanırlar, sarı basın kartları iptal edilir. Bütün bedelleri öderler ama bağımsız ve tarafsız kalmaya, iktidarın bütün baskı politikalarına rağmen onurlarını korumaya çalışırlar. Gerçek basın ve medya mensupları bizim için onlardır."
"Malumumuz, Kanun Hükmünde Kararnamelerle kapatılan radyolar, televizyonlar ve gazeteler var. Düşünün, anayasal olan bir kurum, iş ve işlemlerini Anayasa’ya göre yapan bir kurum, kanun hükmünde kararnameyle lağvedilerek, bypass edilerek radyo ve televizyonlar kapatılmaktadır. Buna bizim artık, kanun hükmünde kararname deme imkânımız yok. Çünkü KHK’lar kanunlara, yasalara baskın gelebilirler, Anayasa’ya baskın gelemezler."
"Sayın Numan Kurtulmuş, “Neden KHK'yla radyo ve televizyonlar kapatıldı" sorusuna, "Eğer yanlışlıkla kapatılan, haksızlığa uğrayan varsa itiraz ederler, raporlar hazırlanır, gerekirse bakarız" diye cevap veriyor. Yani bunun adı şu: Önce birini öldürüyorsunuz, gömüyorsunuz, ondan sonra "Bu suçlu muydu, suçsuz muydu" diyorsunuz. Kapattınız, mallarına el koyup TRT'ye taşıdınız. Gaspçı bir kültürle hareket ettiniz. Şimdi kalkıp basın özgürlüğünden söz etmek mümkün değildir."
"Sarı basın kartlarının iptaliyle ilgili şunu söyleyeyim: Kimin gazeteci olacağına o kartlarla siz karar veremezsiniz. Avrupa'da birçok ülkede kartları basın sendikaları vermektedir, devlet vermez. Eğer devlete kalsa zaten sarı basın kartları iptal edilecek, Sarı değil, AK basın kartları çıkarılacak, sadece kendilerine çalışan basın mensuplarının mesleklerini icra etmelerine imkân verilecek, onun dışındaki herkese basın mesleğini icra etmek yasaklanacak."