HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Nobel Barış Ödülü'nün Tunus Ulusal Diyalog Dörtlüsü'ne verildiğini hatırlatarak, "Cumhurbaşkanı bu tavrı ortaya koymamış olsaydı kalıcı barışı sağlamış olarak bugün belki Nobel Barış Ödülü'nün bir yerinde kendisi bulunuyor olacaktı" dedi.
HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, PKK'nın ateşkes kararı alacağı iddialarıyla ile ilgili tartışmaları değerlendirirken, "Biz bunu memnuniyetle karşılarız. Yani HDP'nin başından beri çatışmasızlık ve kalıcı barışa dair yapmış olduğu ısrarın yaratacağı etki ile eğer silahlar susarsa bunu bütün Türkiye toplumu, Türkiye halkları çok ciddi düzeyde sahiplenirler" dedi.
Doğan Haber Ajansı'ndan Ferit Aslan'a konuşan HDP Grup Başkan Vekili ve Diyarbakır Milletvekili adayı İdris Baluken, PKK'nın ilan edeceği belirtilen çatışmasızlık kararı, Cumhurbaşkanı'nın çözüm süreci ile ilgili son açıklamalarını ve bölgede gerginliğe neden olan hendekleri değerlendirdi.
Baluken, hem HDP'den hem demokrasi ve barış çevrelerinden uzun süredir çatışmasızlığa yönelik gelen çağrılar olduğunu ifade ederek, "KCK defalarca bu çağrılara değer verdiğini ve anlam biçtiğini söylemişti. Son KCK yetkililerinin yaptığı açıklamalar da tarihi bir siyasi tavrın birkaç günlük süre içerisinde açıklanacağını ifade ettiler. Doğal olarak bu da kamuoyunda bir çatışmasızlık beklentisi ve çatışmasızlığa dönük bir siyasi tavır olarak algılandı. Biz bunu memnuniyetle karşılarız. Yani HDP'nin başından beri çatışmasızlık ve kalıcı barışa dair yapmış olduğu ısrarın yaratacağı etki ile eğer silahlar susarsa bunu bütün Türkiye toplumu, Türkiye halkları çok ciddi düzeyde sahiplenirler. Bunu salt seçim ile ilgili olarak değerlendirmemek gerekiyor. Eğer böyle bir siyasi tavır açıklanırsa bu seçimden sonrası için de hepimizi büyük bir hassasiyetle korumamız gereken ve barış masasına tekrar geri götürmemiz gereken bir siyasi tavır olarak değerlendirilmeli" dedi.
Baluken, ilan edilecek olan bir eylemsizliğin çözüm sürecinin yeniden başlaması için bir adım olması gerektiğini belirterek, "Yani tahkim edilmiş bir çatışmasızlık mevcut bozucu alanlardan en önemlisini ortadan kaldırabilir. Ama, bu konuda KCK'nın tavrından çok Ankara'da AKP ile sarayın tavrı sorunlu. Çünkü, ısrarla operasyonlara devam edeceğini söylemek, son PKK'lıyı imha edinceye kadar bu süreci devam ettireceğini söylemek barışa, çatışmasızlığa katkı sunmuyor.
Nitekim daha KCK'nın açıklamaları ortada yok iken, dün Yalçın Akdoğan'ın yapmış olduğu açıklama son derece kötü bir açıklama. Adeta şimdiden olası bir çatışmasızlık tavrına ön almaya çalışıyor. Boşa çıkarmaya çalışıyor, 'siz çatışmasızlık pozisyonuna geçseniz bile biz savaşa devam ederiz' mesajı veriyor. Burada AKP yetkilileri ve Cumhurbaşkanının tavrından çok Türkiye halklarının olası bir çatışmasızlık açıklaması yapılırsa bunu sahiplenmesi ve bunu bir barış iradesine dönüştürmesi iradesi son derece önemlidir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Olumlu gelişmeleri yakaladığımız zaman kaldığı yerden neden devam etmesin?" şeklindeki açıklamasını değerlendiren Baluken, şunları söyledi:
"Şimdi bir kere çözüm sürecinin bütün olumsuzlukları Cumhurbaşkanı'ndan kaynaklanıyor. Dolayısıyla olumlu bir şey olursa derken kendi tavrı ile ilgili, kendi siyasi planlamaları ile ilgili bir şeyi mi kast ediyor bilemiyoruz. Ama bugüne kadar çözüm sürecini sekteye uğratan, masayı deviren kendi yanlışlarından kendi olumsuzluklarından dönerse çözüm süreci tekrar rayına girebilir tabii ki.
Bakın Nobel Barış Ödülü Tunus Ulusal Diyalog Dörtlüsü komisyonuna verildi. Cumhurbaşkanı bu tavrı ortaya koymamış olsaydı, kalıcı barışı sağlamış olarak bugün belki Nobel Barış Ödülü'nün bir yerinde kendisi bulunuyor olacaktı. Kendisinin yüzleşmesi gereken tablo budur. Nobel Barış Ödülü'nden şimdi bütün bölgede insanlık değerlerine karşı suç işleyen diktatöryel arayışları olan bir lidere savrulmuş olmasının hesabını yapmadan çözüm sürecini rayına koymak mümkün görünmüyor.
O nedenle eğer gerçekten buzdolabından kaldırın tekrardan masaya getirme arayışı varsa kendisinin bugüne kadar çözüm sürecini reddeden bütün tutumlardan vazgeçmesi, barış iradesini bir an önce tekrar ortaya koyması gerekiyor."
HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, bölgenin bir çok yerinde PKK'nın şehir yapılanması olan YDG-H tarafından kazılan ve sorun haline gelen hendekler ile ilgili ise şunları söyledi:
"Bu işin kesin çözümü demokratik siyasetin önünü açmak ve çözüm sürecine tekrar geri dönmektir. Çözüm süreci sürerken de zaman zaman Cizre'de, Lice'de hendekler gündemleşmişti. Ama, o zaman diyalog kanalları açık olduğu için demokratik siyasetin sözü gençleri ikna ettiği için bizim çabalarımız ile o hendekler kan akıtılmadan bir gün içinde kapatılmıştı. Gerçi katledilen gençler olmuştu ama hendeklerden dolayı, hendeklere yapılan operasyonlardan dolayı bugünkü düzeyde bir sivil katliam ve genç ölümleri yaşanmamıştı. O nedenle hendekler başta olmak üzere öz yönetim talebine kadar bölgede var olan sorun alanlarını çözmenin yolu demokratik siyasetin önünü açmak, siyasetin sözünü kısmamak, çözüm sürecine tekrar geri dönüş yapmaktır.
Şu anda Meclis'in kapısında 7 Haziran'dan itibaren kilit vardır. Meclis kilitli olduğu için, çalışamadığı için, tek bir komisyonu oluşturamadığı için buradaki sorun alanlarına dönük demokratik siyasetin sözünün etkisinin azaldığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu durumu ortadan kaldırmanın yolu o kilidi çözmek, meclisin çözüm adresi olduğunu bütün topluma ve gençlere hissettirmek, demokratik özerklik başta olmak üzere öz yönetimin bütün siyasal projelerini de mecliste tartışma zemini oluşturduğunu ortaya koymaktır. Umarım bir an önce bu irade ortaya konur."