HDP'li Bilgen: Sürecin en çok zorlanan partisi CHP olacak

HDP'li Bilgen: Sürecin en çok zorlanan partisi CHP olacak

Seçimlerin ilk turunda muhalefetin TBMM’de çoğunluğu elde etmesinin Cumhurbaşkanlığı seçimi için motivasyon olacağı değerlendirmesinde bulunan HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, CHP ve Saadet Partisi’nin aralarında anlaşıp sağ bir ortak aday çıkarması durumunda dışlanan seçmenin HDP’ye yönelebileceğini söyledi. Tercihlerinin bu olmadığını, ‘ortaklaşmayı, uzlaşmayı ve ortak hareket etmeyi’ istediklerini kaydeden Bilgen, sürecin en çok zorlanan partisinin ise CHP olacağı değerlendirmesinde bulundu.

HDP Sözcüsü Bilgen, Mezopotamya Ajansı’ndan Hayri Demir ve Selman Güzelyüz'ün sorularına şu yanıtları verdi:

Seçim sürecine girdik. HDP nasıl bir strateji izleyecek ve nasıl bir planlaması var?  Tabi cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili takvim daha dar. Yani parlamento ile ilgili takvim biraz daha geniş, dolayısı ile öncelikle tabi ki sistemde 16 Nisan referandumundan sonra Cumhurbaşkanlığı sistemi olduğu için doğal olarak tartışma o eksende. Ama biz aslında bir miktar sandık güvenliği ile ilgili ortaklaşmak ve mümkünse muhalefet partilerinin yani 16 Nisan’da “hayır” oyu vermiş muhalefet partilerinin söylem ve programda ortaklaşması, demokratik bir anayasa ekseninde söylem üzerinde durması konusunda bugüne kadar resmi olmayan bir takım buluşmalar yaptık. Dolayısıyla geriye sadece adaylık konusu kaldı. Burada da milletvekili seçimleri ile cumhurbaşkanlığı seçimlerini bir birinden ayırarak tartışma yapmamız gerekiyor. 

"İttifak büyük avantaj sağlıyor"

Milletvekili seçiminin tek tur olması, birinci turda Meclis çoğunluğunu elde eden eğer muhalefet olursa bunun ikinci tura büyük bir motivasyon olarak yansıyacağının farkında olunması gerekiyor. Bu özellikle seçmenden “hani istikrar açışından, uyum açısından cumhurbaşkanlığı da Meclis’te çoğunluğu olan tarafta olsun” duygusunun en az 5 puanlık ikinci tura kalan muhalefet adayının lehine sonuç doğuracağı kabulü var. Araştırma firmalarının tespitleri bu yönde. Bu elbette ki tartışmaların birinci turda vekillikte en güçlü tabloyu elde etmek ama cumhurbaşkanlığı seçimine de ikinci tura kazanılabilir, ortaklaşabilir bir adayla çıkmak notasında yoğunlaştırıyor. 

İkinci önemli nokta milletvekili seçimleri ile ilgili yani bir ittifak mümkün olursa, bu barajı sıfırladığı için büyük bir avantaj sağlıyor. Özellikle artık oylar ile ilgili 40 civarında milletvekilinin ittifak bloğunda yani AKP-MHP bloğunda değil de muhalefette temsil edilmesini sağlıyor. Bu da az önce ifade etmek istediğim Meclis çoğunluğunu elinde tutan bir muhalefetin cumhurbaşkanlığında da şanslı hale gelmesini sağlıyor.   - Bahsettiğiniz “sıfır baraj ittifakı” sağlanabilir mi? HDP’nin bu konuda tutumu nedir?   Ortaklaşmayı, uzlaşmayı birlikte ortak hareket etmeyi tercih ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı konusunda daha çok birinci turda güçlü bir kampanyayla kendi adayımız ile gireceğiz. İkinci tura kendi adayımızı taşımak istiyoruz. İki öneri var şu anda. Daha çok İYİ Parti ve sağ blokun ayrı girmesi, CHP-HDP gibi partilerin ise farklı bir blok olması yönünde. Yani muhalefette tek blok değil iki blok olsun. İYİ Parti, Demokrat Parti, Saadet Partisi milletvekilliğinde ortaklaşsın, diğerleri de kendi aralarında ortaklaşsın yönünde bir tartışma. CHP’deki eğilim ise “herkesin tek listede ne kadar muhalefet partisi var ise kim gelmek istiyorsa illa da ittifakın bir ortak kampanya yürütmesi gerekmiyor” yönünde. Herkesin amblemi ayrı sadece oylar hesaplanırken bir toplam yapılacak dolayısı ile milletvekili paylaşımında herkes aldığı oy oranında temsil imkânı yakalayacak. Ama kimse için de baraj riski kalmamış olacak. Şimdi ister bu iki tercihten biri olsun isterse biz bu iki tercihin dışında kalalım; bu mümkün olmasın ve biz tek başımıza girmiş olalım. Sonuç itibari ile yani bizim açımızda dışlanmanın bile büyük bir motivasyonu, getirisi olabilir. Özellikle de İYİ Parti’nin kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarması, CHP-Saadet Partisi eğer kendi aralarında anlaşır ve sağ bir aday çıkartırlarsa bunun da şüphesiz dışlanan bir HDP’ye taşıyacağı bir seçmen profili olacaktır. Bu tabi ki bizim tercihimiz değil. Biz ortaklaşmayı, uzlaşmayı birlikte ortak hareket etmeyi tercih ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı konusunda ise daha çok birinci turda güçlü bir kampanyayla kendi adayımız ile girmek. Eğer imkânı varsa ikinci tura kendi adayımızı taşımak. Bu mümkün olmasa da ikinci turda daha kolay oy verebileceğimiz bir profilde ve söylemde olması için de düşüncelerimiz görüşlerimizi belirtmek.

"Açık bir ittifak, somut bir ittifak beklentisi, teması olursa kapalı değiliz"

- HDP’nin dışlanmasından söz ettiniz, bunun HDP açısında nasıl bir artısı olabilir?

Tabi biz çok açık bir biçimde kendi adayımız ile girmek konusunda hazırlıklarımızı yapmak zorundaydık. Yani sonunu bekleyip, bu dar takvimde onların iradesi ortaya çıktıktan sonra aday aramaya başlayamazdık. Böyle bir şey hiçbir parti için söz konusu olamaz. Ama biz her açıklamamızda kendi adayımız ile girmeye hazırız, bu kararlılıktayız ama bizimle açık bir ittifak, somut bir ittifak beklentisi, teması olursa da bunlara asla kapalı değiliz. Biz bu konuda bir zaman kapıyı kapatan taraf olmadık. Ama açık ve somut bir birliktelik konusunda da ne ismi geçen cumhurbaşkanı adayları cesaret gösterdiler ne de siyasi partiler bu konuda cesaretli net bir tutum sergilerdiler. Elbette bu sürecin sonunda galiba en çok zorlanacak parti CHP olacaktır. İster Saadet Partisi ile parti dışında daha sağ profilde bir ortak aday çıkarsın, isterse kendi içinde bir aday çıkarsın her halükarda bu sürecin en zorlanan partisi CHP olacaktır.   - Resmi olmasa da birtakım görüşmeler gerçekleştirdiğinizi söylediniz, bu görüşme trafiğinde somutlaşan bir arayış oluşmadı mı?    Henüz değil. Takvim de çok dar. Birkaç gün içerisinde bir netliğe varmak gerekiyor. Çünkü ittifak yapan partilerin bunu resmi olarak YSK’ya bildirmeleri gerekiyor. Dolayısıyla çok uzun bir süre yok. Burada galiba tartışma cumhurbaşkanlığı konusunda netleşecek. Eğer CHP ile Saadet Partisi, Abdullah Gül isminde ya da başka bir isimde ortaklaşırsa, bu muhtemelen milletvekili seçimlerinde de birlikte hareket etmeyi beraberinde getirecektir. Ama bu ortaklaşma gerçekleşmezse Saadet Partisi, İYİ Parti ile bir ortaklaşmaya yoluna gider. Saadet Partisi bu konuda biraz da mecburi bir ittifakın içerisine girer. Çünkü yüzde 10 barajı konusunda en riskli pozisyonda olan bir parti. Dolayısıyla da birinci turda biraz da bu süreci belirleyecek olan sağ partiler. Bizim daha çok elimiz ikinci turda güçlenecek. Çünkü ikinci tura kendi adayımız çıkarsa zaten  ne ala. Yani başka bir muhalefet adayı çıktığında da bizim oylarımızı almadan, bizim seçmen kitlemize hitap etmeden seçimi kazanması mümkün olmayacak. Bu Erdoğan açısında açısından da mümkün olmayacaktır.  - En çok tartışılan konu Abdullah Gül’ün adaylığı, ancak halen resmi bir adaylık söz konusu değil. Akşener adaylığında net. Aday olması durumunda Gül ya da Akşener’in ikinci tura kalacağı sonuçlarda nasıl bir tutum sergilemeyi düşünüyorsunuz?  Biz şu anda kamuoyuna sadece bu anlamda bir tek şey açıklayabiliriz. Kendi adayımızın da ikinci tura çıkabileceğini düşünüyoruz. CHP, Saadet Partisi ile karar alıp, parti içinde iknayı sağlamayabilir. Dolayısıyla da CHP içerisinde de kırılmalar yaşanabilir. Yani Meral Akşener’in aldığı oy ya da CHP ve Saadet Partisi’nin adayı ve bizim adayımız arasında oylar bölündüğünde çok aşağılarda bir oy oranı ile bile yani 17-18 oy oranlarında bile ikinci tura kalma imkânı doğabilir. Dolayısıyla bizim dışarıya şuanda şu isim deme imkânımız yok. Elbette ki her iki ismin de bize yönelik söylemleri, ilişki tarzları, cesaretleri, Kürt sorunu konusunda ne düşündükleri, toplumsal barışı nasıl anladıkları, inanç özgürlüğü, eşitlik gibi konularda nasıl bir yaklaşım sergileyecekleri ile bunu ortaya koyacaklar. Bizim bu konuda kamuoyuna bir deklarasyonda bulunmamız elbette doğru olmaz.

"Sıkışmış olan, acele karar vermiş olanlar onlar"

- Muhalefetteki arayışların, tartışmaların AKP-MHP cephesinde bir panik-telaş yarattığı tartışmaları var. Buna katılıyor musunuz, bu konudaki sizin gözleminiz ne? 

Birinci turda ikiden fazla adayın olmasının muhalefet lehine bir avantaj oluşturacağı düşüncesindeyiz. İktidar birinci turda kazanamadığında hele bir de parlamentoda çoğunluk muhalefete geçtiğinde daha büyük bir panik daha büyük bir telaşla yeni yanlışlar yapma refleksi geliştirebilir.   Seçimi neden bu kadar dar bir takvim koyduklarına dair çok uzun analizlere gerek yok ama şunu net olarak ifade etmek mümkün. Sıkışmış olan, acele karar vermiş olanlar onlar. Dolayısıyla bu telaş son derece anlaşılır bir telaş. Hedef muhalefetin kolay organize olamaması, tartışamaması, ortaklaşamamasıyla ilgiliydi. Muhalefet de bu konuda cesur ve öngörülü davranırsa şüphesiz muhalefetin bu tuzağa düşmemesini iktidarın bu oyununu boşa çıkartılmasını sağlayacak.  - Bu paniğin bir kaynağı olarak CHP’li 15 ismin seçim yeterliliği için İYİ Parti’ye geçmesi olarak değerlendiriliyor. Bu çıkışa dair değerlendirmeleriniz neler?    Burada muhalefetin bir dayanışma sergilemesi elbette siyasi ahlak açısından önemli. Sonuçta yargı bir partinin kongre sürecine açıkça destek verdi. MHP kongresini kastediyorum. Ve muhalefetin imza toplaması ve çeşitli girişimleri bir biçimde boşa çıkarıldı, bir parti kuruluşu gerçekleşti. Bu parti, yasalarda yazan takvime uygun biçimde de kendince kongrelerini yaptı iddiasında bulunuyor. Sonuç itibariyle bu partinin seçimlere girememesi yönünde bir plan yapılıyordu. Muhtemelen iktidarın iki blokunun üzerinde uzlaştıkları konulardan bir tanesiydi. Şimdi bunu boşa çıkaracak bir hamle yapmak muhalefet açısında önemli bir çıkıştır. Şüphesiz siyaseten yapılabilir, tutarlılığı açısında tartışılabilir. CHP bunu başkaları için de yapar mıydı? Tartışması yapılabilir ama sonuç itibari ile muhalefetin elini güçlendiren ve iktidarı telaşa düşüren bir gelişme oldu. Yine Saadet Partisi ile ilgili de böyle bir gelişme beklentisi var. Ne kadar mümkün olur bilmiyoruz. Tüm bunlar tabi siyasetteki engellemelere karşı arayışlardır. Yani sürprizleri beraberinde getirebilir.