HDP Ağrı Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, milletvekilliği ve eş başkanlığı düşürülen Figen Yüksekdağ'ın tutuklu olduğu davanın 4 Temmuz'da görülecek olan duruşmasına çağrı yaptı. Taşdemir, "4 Temmuz’da renklerimizle, sözlerimizle Ankara Adliyesi’nde olacağız. Figen Yüksekdağ’ın mücadelesini sahipleniyoruz, Figen Yüksekdağ’ın sözlerinin arkasındayız" dedi.
Taşdemir açıklamasında şunları söyledi:
Dün Lice’de zırhlı aracın bir sivil araca çarpması sonucu 5 kişi yaşamını yitirdi. Son 4 gün içinde zırhlı araçlardan kaynaklı 8 vatandaşımız yaşamını yitirdi. Dün yaşamını yitiren 5 kişi bir önceki dönem Sur Belediye Başkanı olan Abdullah Demirbaş’ın akrabaları. Başsağlığı diliyorum.
Zırhlı araçlardan kaynaklı ölümleri “kaza” olarak adlandırmak mümkün değil. Bu durum güvenlikçi politikaların sonucudur. Burada keyfi uygulamalar söz konusu. Bunu yapanlar Kürdistan’da yaptıkları hiçbir davranışın hesabının sorulmayacağının bilincinde bu kadar rahat hareket ediyor. Adına kaza denilen güvenlikçi politikalardan kaynaklı katliam olarak ifade etmek gerekiyor.
Bir an önce, artan bu ölümlere özellikle sivil toplum örgütlerinin ve alanında uzman kişilerin inceleme yapması gerekiyor. Yoksa buna yönelik bir tutum alınmazsa bu tablonun maalesef fazlalaşacağına dair kaygılarımız var.
Çocuksunuz, evde uyurken zırhlı araç size çarpıyor ve bu olağan bir durum olarak ifade ediliyor. Yine Pakize Ana trafiğe kapalı alanda emekli maaşını almaya giderken zırhlı aracın çarpması sonucu yaşamını yitiriyor. Bu, meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Ama bu işe karışan “araç bozuk” gibi masumlaştırma yöntemlerine girmeden ciddi soruşturma başlatılması ve inceleme yapılması gerekiyor. Vekillerimiz orada, onların da buna yönelik girişimleri var. Bir kez daha rahmet diliyorum. Ailelerine de sabır diliyorum.
13 Haziran’da Diyarbakır’da bir operasyon düzenlendi ve DBP ve KJA’dan arkadaşlarımız gözaltında. 23 kişi içindeki pek çok arkadaşımız, kadın siyasetimizin öncülüğünü yapan arkadaşlarımız. Bu, bilinçli bir kadın mücadelesine müdahale, kadın perspektifine yönelik baskıyı artırma ve bu mücadeleye yönelik bir hamledir. Bu operasyonun gerekçeleri ve algı operasyonları neticesinde ortaya çıkan bu gibi operasyonların yabancısı değiliz. 2009’da da aynı arkadaşlarımız benzer gerekçelerle tutuklandı. Bugün de Cemaatten kalma bu mirası AKP’nin sürdürmek istediğinin farkındayız. Bu yıldırma adımlarına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadınlar olarak arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Algı yönetimleriyle, komplolarla sürdürülen operasyonların bizler açısından geçerliliği yoktur. Yargılanmak istenen kadın mücadelesi, kadın perspektifidir. Tüm kadınlar Diyarbakır’daki arkadaşlarımıza ses vermelidir.
Figen Yüksekdağ’ın 4 Temmuz’da görülecek duruşmasına yönelik ciddi bir hazırlık içindeyiz. Hem eşbaşkanımızı savunmak hem de tüm kadınların dikkatini bir kez daha Ankara Adliyesine çevirmek istiyoruz.
4 Kasım 2016’da bir siyasi soykırım operasyonu gerçekleştirildi ve bu bir darbeydi. Bu siyasi darbeden kaynaklı eş genel başkanlarımız da dahil 15 arkadaşımız gözaltına alındı, 10 arkadaşımız tutuklandı. Rehin alma operasyonlarında Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ özel bir siyasi lince uğratıldı. Milletvekilliği, parti üyeliği düşürüldü, medyada da linç edilmeye çalışıldı, çalışılıyor.
Bunun öyle sıradan bir tutum olmadığını biliyoruz. Bunun Yüksekdağ’ın mücadele tarzından, kimliğinden ve duruşundan kaynaklı olduğunu biliyoruz. Figen Yüksekdağ bir Türk, kadın ve sosyalist, HDP fikriyatını yükselten, kadın özgürlük mücadelesini yücelten bunu duruşuyla yükselten güçlü bir lider. Onun şahsında HDP hedef alınıyor, kadın mücadelesi hedef alınıyor. Kürt halkının demokrasi ve barış mücadelesi yalnızlaştırılmak isteniyor. Biz kadınlar bu politikaları mahkum etme açısından, bir kez daha adalet istemek için tüm kadınlara çağrımızdır: Yüksekdağ’ı 4 Temmuz’da yalnız bırakmayalım.
Vekillerimiz şahsında suç olarak isnat edilen konuları paylaşmak istiyorum. Çünkü uydurulan, hikayeleştirilen konuların hiçbiri bu fezlekelerde yok. Aslında HDP’nin fikriyatı tüzüğü, programı, hala sürdürdüğümüz çalışmalarımız, yani aslında siyasetimiz yargılanıyor.
Figen Yüksekdağ’ın 4 Temmuz’da Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan duruşması, 8 fezlekenin birleştirilmesinden oluşturulmuş bir davaya ait. 8 fezlekenin 6’sı Yüksekdağ’ın basın açıklamaları, 1’i röportaja verdiği cevap, 1’i de HDP MYK’sının açıklaması. Bu fezlekeler 2011, 2012 ve 2013 yılarına ait. Ama ne tesadüftür ki 2016’da tam da Cumhurbaşkanı “Dokunulmazlıklar kaldırılmalı, HDP’liler hesap vermeli” sözlerinin ardından fezlekeler artmıştır. Bu fezlekeleri hazırlayan bir çok hakim ve savcı da terör örgütü üyeliğinde cezaevinde. Ama onların hazırladığı ve talimatla başlatılan bu yargılamalar iktidarın zorlamasıyla sürdürülüyor. Biz adil bağımsız bir yargı olmadığını çok iyi biliyoruz. Olsaydı arkadaşlarımız yargılanmıyor olacaklardı.
Mahkeme salonlarında da benzer şeyler yaşanıyor. Siz 6 milyon insanın oyunu alan insanları yargılayacaksınız. O kadar çok korkacaksınız ki duruşma salonuna getirmeyeceksiniz. Arkadaşlarımız SEGBİS’i reddettiğinde onları zorla SEGBİS’e getirme kararı alacaksınız. Bu ne kadar korktuğunuzun göstergesidir. Bir çok dosya için SEGBİS’e zorla getirilme kararı alınmasını kınıyoruz.
Bu yargılamaların bu kadar hızlanması ve hukuksuz yürütülmesinin anlamı da bir an önce cezalandırmak ve milletvekilliklerini düşürmek.
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinde Figen Başkan’ın 242 gün sonra duruşması gerçekleşecek. Peki Yüksekdağ hangi sözünden kaynaklı cezaevinde? Fezlekelerde geçen cümlelerinden örnekler vereyim:
- Sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, ölümlerin ve vahşetin son bulmasını, demokrasinin ve siyasetin konuşmasını istiyoruz. - Bakın nasıl kadınların direnişi, halkın mücadelesi ile, demokrasi ve özgürlüğü her şeyin önüne çıkaran o kararlı duruşumuzla, siyasi iktidarın bütün zor aygıtları, silahları, topları, tüfekleri işlevsizleşiyor. Artık onların tanklarının toplarının hükmü kalmamıştır. Biz artık korkunun eşiğini aştık. - Bu halk sizin topyekün bu saldırganlığınıza ve inkarcılığınıza karşı da direnmeyi bilir. Onların topuna karşı bizim sadece haklılığımız, mücadele değerlerimize bağlılığımız, demokrasiye ve barışa inancımız var ve bu inanç emin olun ki onların topunu yenecek güçtedir. -(Yüksekdağ’ın 8 Mart mitingindeki selamlaması dahi dava konusu edilmiştir) 8 Mart baharın müjdesidir, 8 Mart yarının ve geleceğin müjdesidir. Baharı müjdeleyen kadınlara bin selam olsun.
Eş Genel Başkanımız 242 gündür bu demokratik, haklı ve meşru taleplerden, sözlerden dolayı rehin tutuluyor. Figen Yüksekdağ tüm kadınları savunmaktadır ve bunun için cezalandırılmak istenmektedir. Bizler biliyoruz ki Figen Yüksekdağ miting meydanlarında da olsa 4 duvar arasında da olsa kadın mücadelesini sahiplenmeye devam edecektir. Bizler Yüksekdağ’ın yoldaşları, dostları olarak, kadın mücadelesine inananlar olarak bu tarihi sorumluluk bizlerin omuzundadır. Bizler 4 Temmuz’da renklerimizle, sözlerimizle Ankara Adliyesi’nde olacağız. Figen Yüksekdağ’ın mücadelesini sahipleniyoruz, Figen Yüksekdağ’ın sözlerinin arkasındayız, Yüksekdağ’ın söylediği sözler bizim sözümüzdür. Tüm sivil toplum örgütlerine ve tüm kadınlara çağrımdır. 4 Temmuz’da herkesi Figen’in yanında olmaya davet ediyorum. Umuyorum ki yargı da bu pozisyonundan vazgeçer ve arkadaşlarımızın özgürlüğünü sağlayacak kararlara imza atar.