4 Kasım'dan beri tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliye edilen HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü, cezaevinde yaşadıklarını anlattı. Encü, 70 gün boyunca tecritte tutulduğunu belirtirken “Bu uygulamalar tamamen Adalet Bakanı ve iç hukukun, bu tutuklamaları koordine eden kişilerin vermiş olduğu karar doğrultusunda gerçekleşiyordu” dedi. Encü, 4 gün boyunca kendisine su verilmediğini söyledi.
Encü, kendisine 'vekil bozuntusu' diyen ve ‘FETÖ’den tutuklanan eski Beytüşşebap Kaymakamı Kadir Güntepe'nin tutuklanmasını “Yani insan ne oldum dememeli, ne olacağım demeli” sözleriyle değerlendirirken adil bir yargılama yapılmasını istedi.
DUVAR’dan Hacı Bişkin’e konuşan Encü'nün ifadeleri şöyle:
104 gün süren tutukluluğun ardından tahliye edildiniz. Öncelikle HDP’ye, milletvekilerine ve yöneticilerine yönelik bu tutuklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Öncelikle şunu ifade etmek gerekiyor; 4 Kasım’da 5 ayrı ilde savcılık tarafından hakkımızda çıkarılan gözaltı kararları ve bunun hemen akabinde aynı gün içerisinde tutuklamayla sonuçlanan bir süreç yaşadık. Bunun siyasi bir karar süreci için yapıldığını herkes biliyor. Çünkü tutuklanmamıza konu olan dosyalarda herhangi bir suç unsuru bulunmuyor."
"Sürreel bir kurgu, mizansen yöntemlerle bir dosya hazırlamışlar. Bu dosyalarda, tarihlerden saatlere kadar birçok şeyi yanlış yazmışlar. Tutuklu bulunan bütün arkadaşlarımız da bu durumla karşı karşıya kaldı. Bunun, HDP’yi çalışamaz hale getirme ve halkı sindirmeye yönelik bir politika olduğunu, kendi amaçları, ve hedefleri doğrultusunda böyle bir yönelime gittiklerini de herkes biliyor. Nitekim yaşadıklarımız bunun açık bir göstergesi. Bu sadece HDP’lilere yönelik değil; akademisyenler, gazeteciler, birçok sivil toplum örgütü kuruluşu da baskıcı, zorba politikalara maruz kalıyor."
İHD 15 Aralık’ta, cezaevlerindeki HDP milletvekilleri ve DBP’li belediye eşbaşkanlarına ilişkin rapor yayınladı. Rapor’da 3 kişilik odada tek başınıza tutulduğunuz, havalandırmaya tek çıktığınız ve ortak sosyal alandan hiçbir şekilde faydalanamadığınız belirtiliyordu. Cezaevinde neler yaşadınız?
İlk başlarda diğer arkadaşlarımızla birlikte hepimiz ayrı ayrı hücrelere atıldık. Bu hücrelerde rehin tutulduk. Hücre şartlarında hem hukuksuz bir şekilde gözaltına alınıp tutuklandık, hem de bu şekilde bir cezalandırma ve işkence yöntemiyle bizi hücre içerisinde de cezalandırma yöntemine gidildi. Bu uygulamalar cezaevi yönetiminin inisiyatifinde değildi. Tamamen Adalet Bakanı ve iç hukukun, bu tutuklamaları koordine eden kişilerin vermiş olduğu karar doğrultusunda gerçekleşiyordu. Görüş hakkımızın elimizden alınmasıyla birlikte ortak sohbet ve açık alana çıkmak gibi birçok şeyden mahrum bırakılıyorduk. Uzun süren bir tecrit durumu yaşandı. 70 güne yakın bir süre tecrit yaşadım. Cezaevinde bulunan HDP Eşbaşkanımız Figen Yüksekdağ, Amed Büyükşehir Belediyesi Gülten Kışanak, diğer grup başkan vekillerimizin büyük mücadelesi ve çabaları sonucunda bizi iki kişi olarak aynı hücreye aldılar.
Su istememe rağmen yaklaşık 4 gün su vermediler bana. Musluk suyundan ancak ihtiyacımı karşılıyordum; fakat bu musluk suyu da sağlıksız olduğu için kimse kullanmıyordu. Gazete ve televizyon konusunda da birçok zorluk çektik. İhtiyaçlarımızı talep ettiğimiz zaman bize ‘İnisiyatif geliştiremiyoruz ancak Adalet Bakanı’na sorabiliriz. Orada kurulan bir komisyon var, sizinle ilgilenen onlar. Eğer onlardan bir karar çıkarsa bu taleplerinizi karşılayabiliriz’ diyorlardı. Bir hafta önce kadın arkadaşlarımız üzerindeki tecrit bir nebze de olsa hafifledi. Cezaevi sürecinde böyle bir politika ile karşı karşıya kaldık.
Eski Beytüşşebap Kaymakamı Kadir Güntepe, size sosyal medyada hakeret ve tehditlerde bulunmuştu. Siz cezaevindeyken Güntepe, FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla tutuklandı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Gözaltına alınan Beytüşşebap Kaymakamı’na Beytüşşebap’ta yaşanılanlara ilişkin takınmış olduğu tutumdan kaynaklı 'yargılanacaksın' demiştim. O da bir caps yaparak benim gözaltına alındığımı paylaşmış. O dönem onun yapmış olduğu hukuksuzlukları, takındığı tavırdan dolayı deşifre etmeye çalıştım, yani bunları bir kaymakam yapamaz. Fakat ne yazık ki AKP’li siyasetçilerle birlikte, cumhurbaşkanı, başbakan, belediye başkanlarına ve medyaya kadar herkes bu kaymakama sahip çıktı. Kaymakamı bir kahraman olarak ön plana çıkarmaya çalıştılar. Fakat geldiği noktada FETÖ’cü olarak, yani ‘hain terörist’ olarak nitelendiriliyor. En azından isnat edilen suçlar bu yönde. Dilerim ki onun için de adil bir yargılama söz konusu olur. Suçunun daha ne olduğunu bilmiyoruz ama kaymakamın orada yapmış olduğu, halka ve bizlere yönelik birçok hakaretlerini, zulüm politikalarını herkes görüyordu. Yani insan ne oldum dememeli, ne olacağım demeli. Son olarak da şunları belirtmek istiyorum: Umarım diğer arkadaşlarımız, başta eş genel başkanlarımız, grup başkan vekilimiz, belediye başkanlarımız, milletvekili arkadaşlarımız ve bütün parti yöneticilerimiz bir an önce serbest bırakılır, bu rehin tutulma ve saçmalık son bulur.