HDP’li Kerestecioğlu'ndan Vahdet yazarı Eygi'ye: Nefret yarıştırıp tiraj artıranlar katle bahane arıyorlar

HDP’li Kerestecioğlu'ndan Vahdet yazarı Eygi'ye: Nefret yarıştırıp tiraj artıranlar katle bahane arıyorlar

HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, 'Hiçbir kadının fahişe kıyafetiyle gezmeye hakkı yoktur' başlıklı bir yazı kaleme alan Şevket Eygi’ye, "Öyle bir durumla karşı karşıyayız ki adeta nefret yarıştırıp tiraj artıranlar, mevki kazananlar, katle bahane arıyorlar" diye karşılık verdi.

“Hiçbir kadının giydiği kıyafet, dolaştığı sokaklar, bindiği otobüs nedeniyle suçu yoktur” diyen Kerestecioğlu, “O sokakları mayın tarlasına çeviren, bulduğu her fırsatta kadınları hizaya dizip eteğinden, pantolonundan çekiştiren, cinsiyetçi söylemlerinizle kadınlara hakaretler eden sizlerin suçu var! Kadın düşmanlığını körükleyen sizler suçlusunuz” ifadelerini kullandı.

Kerestecioğlu’nun açıklamaları şöyle:

"Siyasetçiler, toplumu etkileme amacı güden yazarlar, son günlerde sık sık kadınların nasıl 'var olmaları' gerektiğini tarif ediyor. Kadın gibi olmanın aşağılayıcı bir şey olduğunu ifade etmekten de hiç mi hiç çekinmiyorlar! Özellikle de siyaset içindeyseniz; ya size kadın olmanız sebebiyle sataşılıyor ya da erkekler arasındaki laf atışmalarında açık aşağılamalara maruz kalıyorsunuz. Erkekler birçok yerde olduğu gibi siyasette de kadınlarla eşitlenmeyi istemiyorlar!

 

Cinsiyetçi ifadeler

 

"Söz konusu aşağılamalar, cinsiyetçi ifadeler kesinlikle rastlantısal sözler değiller! İktidarla, erkek egemenliğiyle bu sözler arasında sistematik bir ilişki var ve her birimizin hayatlarını, alışkanlıklarını etkiliyor.

Üstelik ifade ettiğimiz gibi, bu sözleri sarf edenler 'herhangi birileri' değiller. Kamu yetkilileri, siyasetçiler, gazetelerde her gün sayfa sayfa yazılar yazanlar; adeta öldürülen, tecavüze uğrayan kadınlardan hesap soruyorlar. Arzu ettikleri tarife uymayan kadınları hedef gösteriyorlar.

 

Vahdet yazarı

 

Dün Vahdet isimli bir gazetenin yazarlarından Şevket Eygi, “Hiçbir Kadının Fahişe Kıyafetiyle Gezmeye Hakkı Yoktur” başlığıyla bir yazı yayımladı.

Bu zat yazısında, İstanbul’da, Bağdat Caddesi'nde bir üniversite öğrencisinin cinsel saldırıya uğramasının müsebbibi olarak 'medyanın yaptığı yayınları, kadınların giydikleri giysileri' gösteriyor ve tecavüzden, şiddetten kadınları sorumlu tutuyordu!

 

"Nefret yapıştırıp tiraj arttıranlar" 

 

Öyle bir durumla karşı karşıyayız ki; adeta nefret yarıştırıp tiraj artıranlar, mevki kazananlar, katle bahane arıyorlar! Oysa bahane aramaya lüzum yok; kadın olmak zaten katledilmeye yetiyor! Tıpkı söz konusu köşe yazarının sıraladığı bahaneler gibi 'saçını boyatmak', 'yeni elbise almak', 'yemek yapmamak' şiddete mazeret olabiliyor. Yargı da bu mazeretin koluna girince, indirimler ard arda geliyor!

 

Karabulut cinayeti

 

Maalesef şahsın yazısı bunlarla bitmiyor. Hatırlarsanız, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, öldürülen Münevver Karabulut’un yakınlarına “Kızına sahip çıksaydı” demiş, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da aynı koroya katılmıştı. Münevver’in geride kalan yakınlarına yeterince acı çektirmemiş, biz geride kalan kadınların gözünü yeterince korkutamamış olacaklar ki Eygi yazısında şu sözleri etmiş:

'Bundan birkaç sene önce bir liseli kız, dekolte bir kıyafetle yabancı bir erkeğin evine gitmiş, orada feci şekilde öldürülmüş, cesedi parçalara ayrılmış ve çöpe atılmıştı. Bu cinayette, dolaylı şekilde de olsa kızın ana babasının, bizzat kendisinin suçu yok mudur?'

 

"Suçu yoktur!"

 

Biz söyleyelim: Suçu yoktur! 

Hiçbir kadının giydiği kıyafet, dolaştığı sokaklar, bindiği otobüs nedeniyle suçu yoktur! O sokakları mayın tarlasına çeviren, bulduğu her fırsatta kadınları hizaya dizip eteğinden, pantolonundan çekiştiren, cinsiyetçi söylemlerinizle kadınlara hakaretler eden sizlerin suçu var! Kadın düşmanlığını körükleyen sizler suçlusunuz!

Bu kişiler, kadınların kıyafetlerini çekiştirmeleri yetmezmiş gibi, bir de 'kadın gibi olmak' üzerinden yeni aşağılamalar üretiyorlar! 'Teröristlerin sütyen takıp, etek giyerek kadın kılığında yakalandığını' belirten bir haber spikeri, 'Kadın kılığıyla mı Türkiye’yi başımıza yıkacaksınız' derken, bir spor kulübü başkanı çıkıp 'Gerekirse adam gibi ölürüz, kadın gibi yaşamayız' diyebiliyor! Son olarak ise, üstelik Anayasa Komisyonu üyesi de olan AKP Genel Sekreteri Abdülhamit Gül, "...Erkek diye gezinen teröristler, etek giyip geziyorlar. Size etek giydirip gezdiririz ama bu ülkeyi böldürmeyiz' diyebiliyor.

Kendisi başlı başına bir şiddet olan bu cinsiyetçi söylemlerin kadınların mücadelesini sakatladığı bir gerçek… Özellikle kamuoyunda bilinen kişilerin ve siyasetçilerin bu tür cinsiyetçi söylemleri kullanmalarının kadına yönelik şiddeti körüklediğini defalarca ifade ettik. 

 

'Bu bir algı sorunudur'

 

Bu vesileyle, maalesef her dönem, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlarının kadına yönelik şiddete ilişkin yaptıkları 'bu bir algı sorunudur' açıklamalarını da kınıyor ve özellikle kadın bakanları ve siyasetçileri; şiddeti önemsizleştiren sözler sarf etmek yerine; cinsiyetçi ve kadınları aşağılayıcı söylemleriyle şiddeti kışkırtan erkeklere karşı tavır almaya çağırıyoruz.

Bir 'kadınlar güzellemesi' yapmak niyetinde değiliz; ancak 'kadın olmanın' ne demek olduğunu, bu kısa açıklamada yetersiz de kalsa ifade etmekte fayda görüyoruz!

 

Kadınlara baktığımızda gördüklerimiz

 

"Bugün kadınlara baktığımızda gördüklerimiz; 

"Her türlü ayrımcılığa karşı mücadele ederek uluslararası alanda birçok sözleşmenin yasal mevzuata girmesini sağladıkları…

"Hayatın her alanında eşitlik ve özgürlük için mücadele ettikleri…

"Savaşı durdurmak için kıyasıya barış mücadelesi verdikleri…

"Üniversitelerde, iş yerlerinde, sokaklarda tacize, tecavüze karşı kampanyalar yürüttükleri…

"Çalışma hayatından dışlanmalarına, eşitsiz ücret koşulları ve tüm önyargılara rağmen emekleri için mücadele ettikleri…

"Evlerin, çocukların, hastaların bütün yükü sırtlarına yüklenmesine rağmen, her gün yeniden yaşamı örgütledikleri…

"Her türlü engellemeye rağmen yeni bir yaşamı kurmak için dönüştürücü ve örgütleyici oldukları…

"Ve yaşadıkları zorlukları en iyi kendileri bildikleri için, dünyadaki en iyi dayanışmayı kurabildikleridir!

"O yüzden 'beyler', ister siyasetçi olun, ister spiker, ister yazar; 'kadın gibi olmak' derken söylediğiniz sözlere dikkat edin! Etek giymeye ya da kadınların yaptıklarını yapmaya cesaretiniz olmayabilir ama aklınızı birazcık kullanmanıza bir engel olduğunu düşünmüyoruz!"