HDP’nin İmralı Heyeti’nde yer alan Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İmralı ziyaretine izin verilmeyeceğine ilişkin olarak “İzin vermeyeceklermiş, yazık ederler. Buna kimsenin hakkı olduğunu düşünmüyoruz” dedi. Müzakere’nin esas olduğunu söyleyen Önder, “Meseleyi yeni Anayasa’yla ele alacağız demek dalga geçmek ve bilinmez bir geleceğe ötelemek anlamına gelir” şeklinde konuştu.
TBMM’de Çözüm süreci ve son dönemde ‘Öcalan’ın açıklamaları’ diye bir kısım medyada yer alan haberlere ilişkin Sırrı Süreyye Önder, HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken’le birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Bu tür haberciliği TRT’nin bir dönemine damgasını vuran ‘Ertürk Yöndem’ haberciliğine benzeten Önder, “Bunlar 90’lı yılların propaganda yöntemi. Kardeşim bu müzakereler silahların bırakılması için yürütülen müzakerelerdi. Bu yapı, ‘bırak’ demekle bıraksaydı 50 kere bırakırdı” dedi.
İzleme heyeti oluşturulsaydı müzakere sürecine geçilebileceğini savunan Önder, “Müzakere esastır. Anayasa müzakere sürecinde oluşacak mutabakatlar üzerine kurulacak. Müzakere esastır, oradan varılacak uzlaşmalar da yeni anayasanın temel taşıyıcı kolanları olmalıdır” diye konuştu. Önder, “Meseleyi yeni Anayasa’yla ele alacağız demek dalga geçmek ve bilinmez bir geleceğe ötelemek anlamına gelir” ifadelerini kullandı.
Önder bir gazetecinin, İmralı ziyaretine izin verilmeyeceğine ilişkin sorusuna, “İmralı’ya izin vermeyeceklermiş, yazık ederler. Buna kimsenin hakkı olduğunu düşünmüyoruz. Elimizde müzakere gibi kıymetli bir zemin varken, henüz bunun koşulları ortadan kalkmamışken bunu hükümet içtenlikli bir uyarı olarak değerlendirmelidir” yanıtı verdi.
Öcalan’la haberleşip haberleşilmediği sorusuna da; “Yalnızca yanındaki arkadaşların görüşçülerinden, mektupçulardan izlendiğimiz bilgiler var. Bir algı operasyonu gündemde. Basın bu kadar kelepçelenmemiş olsaydı. Madem İmralı Heyeti’ne de güvenmiyorsunuz; 5-10 tane gazeteci gitsin, gönderin. Desin ki ‘İmralı Heyeti ne kadar berbat bir heyet’. Ne bunu soracak medya özgürlüğü kaldı, ne de devlet anlayışı” diye konuştu.
Önder’in gazetecilerin AB’den Anayasa ve çözüm sürecine ilişkin sorularına verdiği yanıtlar ise şöyle:
“AB'nin İlerleme Raporlarındaki şerhlere ihtiyacımız yok. Bu ülke kendi olanakları içinde kendi yapılarıyla kendi muhataplıklarıyla bu meseleyi çözebilir. Bu defalarca taraflarca deklere edilmiş bir şeydi. Uluslararası kamuoyu ve kurumların bu konudaki işaretleri bir gerçekliğe tekabül ediyor. Ama imkân kendi ellerimizdedir.
Yeni anayasa çözüm sürecinin bir ardılıdır. Öyle olmak durumundaydı. Çözüm süreci yeni Anayasa’nın bir parçası değildir. Bugüne kadar yürütülen süreç bir diyalog süreceydi. Müzakere özelliğini kazanması için izleme heyetiyle birlikte yürüyecek müzakerelerle kayma olacaktı. Cumhurbaşkanı tarafından itibarsızlaştırıldı. Buna en açık tepki hükümetin kendi içerisinden geldi. Müzakere esastır. Anayasa müzakere sürecinde oluşacak mutabakatlar üzerine kurulacak.
Müzakere esastır, oradan varılacak uzlaşmalar da yeni Anayasanın temel taşıyıcı kolanları olmalıdır.
Basın özgürlüğü konusundaki sözleri, buradaki bütün basın mensubu arkadaşlara teslim ediyorum. Cumhuriyet dönemi boyunca iktidarlar kendilerine yakın medyayı ve TRT’yi etki altına alarak diğer partiler aleyhine adaletsiz bir şekilde kullanmışlardı. İktidar mensuplarının konuşmalarını daha uzun diğerlerini daha kısa vermek şeklinde. Bu dönem tarafgirlik taçlandı. Hükümet mensuplarının susmalarını da verdiler. Biz hiçbir TV kanalında olmadık.
HDP başından itibaren barış talep eden bütün çalışmalarını buna göre şekillendiren bir siyasal anlayıştır. Bizim herhangi bir şeyi beklememize gerek yok. Bugün de o noktadayız. Bütün itibarsızlaştırma çabalarına karşın yaptığımız çağrılar buna tanıktır. Barış için herhangi bir siyasal hesap gündemimizde olamaz.”