TBMM Genel Kurulu’nda AKP’nin kabul edilen gurup önergesiyle başlayan görüşmelerde HDP’li Tuğba Hezer adına savunma için kürsüye gelen HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, kendisinden önce konuşma yapan CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol’a bazı iddialar yönelterek suçlamalarda bulundu. CHP’li Erol’a, “Seninle ilgili bir gerçeği açıklayacağım fakat bu çok mühim bir prensibi ihlal etmek olacak. Sana buradan açık çağrı yapıyorum: Kandil'de seninle ilgili ne konuşulduğunu şu kulise gel, ben sana habbe habbe anlatacağım” dedi.
CHP’li Erol’un seçilmeden önce Kandil’e gönderdiği mesajı ve onların verdiği cevabı da anlatacağını iddia eden Önder, “Milletvekili seçilmeden önce ne mesaj gönderdin, onlar ne cevap verdiler; ben bunun, bizzat adını zikrettiğin Karasu'nun, Rıza Altun'un dilinden tanığıyım. Sen bana gel, dilediğin tanıkları da yanına al, geleceğim, söyleyeceğim” dedi.
Konuşmaya oldukça sinirlenen CHP’li Erol, oturduğu yerden “Ben bugüne kadar bu Mecliste efendiliğimden ve saygımdan hiç taviz vermedim. Ama sahtekârlık ve yalancılık yapıyorsun” diye tepki gösterdiği Önder’den “Senin seçilmiş olarak siyaset yapma hakkında burada karton bir şey vardı. İl başkanınız var ya sayın il başkanınız, çok hakiki bir konuşma yaptı. Seninki çok sentetikti, çok naylon. Sen kime buradan fort atıyorsun? Senin kıratını da, kalibreni de Dersim halkı da biliyor, Türk halkı da biliyor, bütün ülke de biliyor. Kimler seni aradı, kimler seni teşvik etti, bunlar yarın öbür gün çıkacak” dişe yanıt verdi.
Sırrı Süreyya Önder’in tutanaklara geçen konuşması şöyle:
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Sayın Başkan, değerli üyeler; biraz önceki hatibe hak ettiği cevabı vereceğim ama ondan önce, yeri Meclis Genel Kurulu ve komisyon salonları olmasına rağmen, cezaevlerinde, cezaevi maltalarında volta atan başta eş genel başkanlarımız Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ olmak üzere bütün vekillerimizi, bu memleketin üçte 1'inde "Halkın iradesi", "Halkın iradesi" lafını dilinden düşürmeyip, Dersim dâhil olmak üzere, bu memleketin üçte 1'inde yerel seçim sonuçlarını yok sayarak seçilmişlerine belediye encümen salonlarını değil, cezaevlerini adres gösterdiler. Oradaki bütün seçilmiş encümen üyesi, eş başkanlarımız, onları da selamlamak istiyorum.
Yazdıklarından, çizdiklerinden, düşündüklerinden dolayı özgürlüğü gasbedilmiş, istisnasız bütün hak mücadelesi veren, mesleğini icra eden insanları da buradan selamlıyorum.
Şimdi, öncelikle Sayın Erol'a şunu söylemek istiyorum: Şahıs olarak sadece sizin değil herhangi bir seçilmişin, onu da bırakın herhangi bir yurttaşın, bir askerin, bir polisin, bir devlet görevlisinin, bir ana babadan gelen, bırak onu bu dünyada nefes hakkı olan, yaşayan her canlının tırnağına gelen bizim gözümüze gelsin.
Seninle ilgili bir gerçeği açıklayacağım fakat bu çok mühim bir prensibi ihlal etmek olacak. Sana buradan açık çağrı yapıyorum: Kandil'de seninle ilgili ne konuşulduğunu şu kulise gel, ben sana habbe habbe anlatacağım. Seçilmeden önce ne mesaj gönderdin, onlar ne cevap verdiler; ben bunun, bizzat adını zikrettiğin Karasu'nun, Rıza Altun'un dilinden tanığıyım. Sen bana gel, dilediğin tanıkları da yanına al, geleceğim, söyleyeceğim.
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Kulise falan gerek yok, burada, burada buyurun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Tamam.
Senin seçilmiş olarak siyaset yapma hakkında burada karton bir şey vardı. İl başkanınız var ya sayın il başkanınız, çok hakiki bir konuşma yaptı. Seninki çok sentetikti, çok naylon. O yaptı, dur ben de elime bir kap alayım, yetişeyim. Bunlar halkın gözünden kaçmıyor. Sen kime buradan fort atıyorsun? Senin kıratını da, kalibreni de Dersim halkı da biliyor, Türk halkı da biliyor, bütün ülke de biliyor. Kimler seni aradı, kimler seni teşvik etti, bunlar yarın öbür gün çıkacak.
CHP'nin bu yaratıcı seçimini de kutlamadan geçemeyeceğim. Böyle bir günde… Efendim, beyefendi lütfetmiş, Pervin Buldan içeri alındığında şöyle böyle demiş. Onu demeyen kalmadı efendim. Hüner oralarda değil, hüner başka yerlerde; bu hikâyenin kalbi başka bir yerde atıyor. Bu tür ucuz işlere tenezzül etmeyin, sadece kendinizi ucuzlatırsınız. Bizim ne demokratik siyaset ilkemizi ne demokrasiye sadakatimizi ne onurumuza düşkünlüğümüzü sen imtihan edecek bir yerde değilsin.
"Cesaretin varsa" dedin ya, ardından kendi kendini tekzip ettin. Evet, ben bu ülkenin her yerine gittim. Kimi yerinde güllerle karşılandım, kimi yerinde linç edildim. Linç edildiğim zaman da gitmekten beri kalmadım. Sen kendi ağzınla bize cesaret dersi vermeye çalışıyorsun, kendi ağzınla kendi seçim bölgende bazı yerlere gidemediğini söylüyorsun. Bu ne lahana bu ne turşu?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Bu bir münazara değildir. Kestikleri yerde, laf attıkları yerde baştan başlarım.Bakın, elimde kâğıt yok, herhangi bir nota bakmayacağım. Bu kürsüde İç Tüzük'ü suiistimal edecek hiçbir iş yapmadım, bugün de yapmayacağım. Derdimizi anlatacağız, bir savunma ve bugün olanlardan bağımsız bir şey değil bu.
Son söz, bu kadar şeyi hak etmiyorsun, senin tırnağına gelen benim gözüme gelsin. Nereye gidemiyorsan, nereden korkuyorsan beni çağır, şu fukara bedenimi sana eğer siper etmezsem şerefsizim. Çağır beni, sen nereye gitmek diliyorsan bu memlekette ve korktuğun için gidemiyorsan ben senin önüne bedenimi siper ederim. Öyle gelip burada, 2 Kürt vekilin devamsızlık gibi saçma sapan bir gerekçeyle bu Meclisten siyaseten tasfiye edilmesi arifesinde onunla ilgili konuşurken, hakiki bir il başkanının… Ki el hayâ vel iman, bizim genel başkanımız cezaevinden o kıratta bir açıklama yaptı. Sen üç dört ihale kaygısıyla buralardan bir şey devşirmeyi umuyorsan vallahi bu zillete değmez.
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Haddinizi bilin Beyefendi. Haddinizi bilin, yalan konuşmayın!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Senin ceddin bu zillete tenezzül etmedi.
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Sana yakışmaz bunlar. Yakışmaz bunlar sana. Haddini bil!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Sayın Başkan, müdahale edin.
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Haddini bil! Yalan yanlış şeyler söyleme. Konuşma!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyin. Sonra söz gerekirse söz veririm. Lütfen…
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - İki saattir bize dönüp konuşuyordun. Nasıl bir tahammülsüzlük bu? Sen iki saattir bize saydırıyordun.
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Ben bugüne kadar bu Mecliste efendiliğimden ve saygımdan hiç taviz vermedim. Ama sahtekârlık ve yalancılık yapıyorsun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Otur yerine! Otur yerine!
BAŞKAN - Sayın Erol, lütfen…
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Söylediğin her şey yalan. Senin gibilerden çok gördüm ben.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Otur yerine!
BAŞKAN - Lütfen Sayın Erol…
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Merak ediyorsan gel sana anlatırım.
BAŞKAN - Sayın Önder, siz de Genel Kurula hitap edin.
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Nişantaşı'nın barlarında eğlenmeye benzemez bu. Haddini bil!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Sen gel, ben sana anlatırım. Otur yerine!
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Haddini bil!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Otur yerine!
BAŞKAN - Sayın Erol, lütfen… Lütfen, müdahale etmeyelim.
Sayın Önder, Genel Kurula hitap edin lütfen.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Cesaret bahsinde, sana aslanım…
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Cesaret iftira değildir.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Bana bak aslanım, cesaret bahsinde…
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Haddini bil, konuşmana dikkat et. Senin karşında başka kimse yok, haddini bil!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - …bizim cesaretimizin zekâtı seni Aslan Yürekli Richard yapar, sen boş ver, geç onu.