HDP’li Pervin Buldan’dan AKP’li Ahmet Aydın’a 'kayyım' benzetmesi

HDP’li Pervin Buldan’dan AKP’li Ahmet Aydın’a 'kayyım' benzetmesi

TBMM Genel Kurulu’na bu hafta başkanlık yapması engellenen HDP İstanbul Milletvekili Pervin  Buldan, bugünkü oturumu yöneten AKP’li Ahmet Aydın’a, “Bugün, bu koltuğa, oraya siz bir kayyum olarak atandınız Sayın Aydın. Biz, artık kayyumların sadece belediyelerde değil, dün akşam itibarıyla Meclis Genel Kurulu'nda da uygulanması gerektiğine tanıklık ediyoruz ve bugün bu koltukta sizin bu görevi kabul etmemenizi beklerdim Sayın Başkan” dedi.

TBMM Genel Kurulu’nun bugünkü oturumda HDP’li Pervin Buldan,  TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın kendisine oturumu yönetirken  "Kürtçe bir kelime kullanması, Şırnak ve Hakkâri'nin ilçe yapılmasıyla ilgili görüş beyan etmesi" gerekçeleriyle  bir uyarı yazısı gönderdiğini söyledi. Genel Kurul için yapılan  nöbet değişikliğinin  genel sekterlikten bir memur tarafından kendisine iletildiğini açıkladı.

Buldan’ın,  Genel Kurul’daki konuşmasının tutanakları şöyle:

PERVİN BULDAN (İstanbul) - Ben, özellikle Sayın Meclis Başkanına şunu belirtmek isterim: Her gün millî iradeyi ağzından eksik etmeyen bir Meclis Başkanının, bugün, bu darbe yönetimini tercih etmesi utanç vericidir. Bugün, bu koltuğa, oraya siz bir kayyum olarak atandınız Sayın Aydın. Biz, artık kayyumların sadece belediyelerde değil, dün akşam itibarıyla Meclis Genel Kurulunda da uygulanması gerektiğine tanıklık ediyoruz ve bugün bu koltukta sizin bu görevi kabul etmemenizi beklerdim Sayın Başkan ancak siz Meclis Başkanının talimatı üzerine bu görevi kabul ettiniz ve benim yerime kayyum olarak o koltukta oturmaya devam ediyorsunuz, Meclisi yönetmeye devam ediyorsunuz. Açıkçası, bu uygulamanın çok utanç verici bir uygulama olduğunu, zaten bugün burada Türkiye tarihi açısından

PERVİN BULDAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Yalnız, iki dakika bana yetmeyecek sanırım, sürem bittikten sonra -rica ediyorum- süremi uzatmanızı talep ediyorum Sayın Başkan. Teşekkürler. 

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi, bugün, aslında, Genel Kurulu ben yönetecektim. Ancak, dün akşam bana Genel Sekreterlikten bir memur aracılığıyla Meclis Başkanının bir talimatı telefonla ulaştı ve bana iletilen talimatla bu hafta 22-23-24 Kasım tarihlerinde Genel Kurulu sizin yöneteceğiniz tebliğ edildi. Benim cep telefonum Sayın Meclis Başkanında olmasına rağmen kendisi beni aramadı, Genel Sekreterlikte bir memur aracılığıyla bana bu görüşünü iletti ve yazı sabahleyin elime ulaştı. Yazıyı ben olduğu gibi okumak istiyorum:

"Partinizin Diyarbakır'da yaptığı ve sizin de hazır bulunduğunuz açıklamada, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi çalışmalara milletvekilleri olarak katılmayacağınızı kamuoyuna duyurmuştunuz. Gerek bu konu gerekse idare tarzınız hususunda TBMM Başkanlığı olarak tarafınıza geçen hafta iletilen yazıya karşı herhangi bir beyanınız olmamış bulunmaktadır. Genel Kurul çalışmalarının akamete uğramaması için Genel Kurul nöbet çizelgesinde değişikliğe gitmek zarureti hasıl olmuştur. 22, 23, 24 Kasım 2016 haftasında Meclis Başkan Vekili Adıyaman Milletvekili Sayın Ahmet Aydın Genel Kurulu yönetmek üzere görevlendirilmiştir."

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; "Gerek bu konu ve gerekse idare tarzınız hususunda…" diyor Sayın Başkan. Benim idare tarzımla ilgili üç gün önce bana ayrı bir yazı geldi. Bu yazıda da bir sene önce…

PERVİN BULDAN (İstanbul) - … Sayın İdris Baluken'in talebi üzerine Genel Kurula ara vermem; ikinci bir gerekçe, Kürtçe bir kelime kullanmam; üçüncü bir gerekçe, Şırnak ve Hakkâri'nin ilçe yapılmasıyla ilgili görüş beyan etmem yani bunlardan kaynaklı Sayın Meclis Başkanı bana bir uyarı yazısı gönderdi.

Bunu buradan bir açıklığa kavuşturmak gerekiyor Sayın Başkan. Elbette ki bir Meclis Başkan Vekili olarak zaman zaman siz de Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı da Sayın Akif Hamzaçebi de birçok konuda görüş beyan edebiliyorsunuz ve ben inanıyorum ki, bu konuda sizlere herhangi bir uyarı yazısı gelmemiştir. Tam anlamıyla siyasi bir kararla, nasıl ki başta eş başkanlarımız olmak üzere milletvekillerimizin tutuklanmasına siyasi bir kararla karar verildi ve arkadaşlarımız tutuklandıysa dün akşam benimle ilgili alınan bu karar da siyasi bir karardır Sayın Başkan.

 PERVİN BULDAN (İstanbul) - Ben, özellikle Sayın Meclis Başkanına şunu belirtmek isterim: Her gün millî iradeyi ağzından eksik etmeyen bir Meclis Başkanının, bugün, bu darbe yönetimini tercih etmesi utanç vericidir. Bugün, bu koltuğa, oraya siz bir kayyum olarak atandınız Sayın Aydın. Biz, artık kayyumların sadece belediyelerde değil, dün akşam itibarıyla Meclis Genel Kurulunda da uygulanması gerektiğine tanıklık ediyoruz ve bugün bu koltukta sizin bu görevi kabul etmemenizi beklerdim Sayın Başkan ancak siz Meclis Başkanının talimatı üzerine bu görevi kabul ettiniz ve benim yerime kayyum olarak o koltukta oturmaya devam ediyorsunuz, Meclisi yönetmeye devam ediyorsunuz. Açıkçası, bu uygulamanın çok utanç verici bir uygulama olduğunu, zaten bugün burada Türkiye tarihi açısından…

 PERVİN BULDAN (İstanbul) - Sayın Başkan, açar mısınız lütfen?

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Buldan. 

PERVİN BULDAN (İstanbul) - …Parlamento tarihi açısından da utanç verici bir manzarayla karşı karşıyayız. Bir partinin 2 eş başkanı, 10 milletvekili şu anda siyasi bir kararla tutuklanmış bulunmaktadırlar ve bu konuda Meclis rolünü oynamamıştır Sayın Başkan; bu konuda hiçbiriniz gerekli açıklamaları yapmadınız, kendi mevkidaşlarınızla ilgili, meslektaşlarınızla ilgili herhangi bir beyanda bulunmadınız. Ben bunun da tarihe kara bir leke olarak geçeceğini özellikle belirtmek istiyorum ve kamuoyunu bu konuda bilgilendirmek istedim.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar) 

BAŞKAN - Sayın Buldan, teşekkür ediyorum. 

Tabii, haksız bir şekilde kayyum olarak nitelemenizi kabul etmediğimi özellikle ifade etmek istiyorum. (HDP sıralarından gürültüler)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Neresi haksız? 

BAŞKAN - Arkadaşlar, dinledik sonuna kadar, lütfen, istirham ediyorum… Sayın Buldan gerekeni söyledi.

İkincisi: İç Tüzük'ün 15'inci maddesinin ikinci fıkrasına bakmanızı özellikle arzu ediyorum: "Başkanvekillerinin hangi birleşim veya oturumları yöneteceklerine Başkan karar verir." Dolayısıyla, çok açık ve net bir hüküm var burada ve biz başkan vekilleri olarak -hangi başkan vekili olursa olsun, hangi gruba ait olursa olsun- Başkan adına bu işleri yönetiyoruz, Başkan adına Meclisi yönetiyoruz; vekâlet görevini üstlendiğimiz için kendi adımıza değil dolayısıyla, kendi irademizle, kendi tasarrufumuzla değil ve bunu tamamen Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun bir şekilde yürütmek hepimizin görevidir.

PERVİN BULDAN (İstanbul) - Şimdiye kadar herhangi bir uygulama yapılmamış Sayın Aydın.

BAŞKAN - Zaman zaman kendi aramızda da bu tasarrufları yapıyoruz, zaman zaman kendi aramızda da değişiklikler yapıyoruz…

PERVİN BULDAN (İstanbul) - Elbette ki yapıyoruz, doğru. 

BAŞKAN - …ve şu bir gerçek ki nöbet listesi yapılmıştı, doğru…

PERVİN BULDAN (İstanbul) - Evet. 

BAŞKAN - Ancak Halkların Demokratik Partisi Grubu sözcülerinin, Meclis faaliyetlerine yönelik olarak ifadeleri "durdurduklarını"...

PERVİN BULDAN (İstanbul) - Evet. 

BAŞKAN - …hatta geçen hafta da önceki hafta da bu Meclis faaliyetlerine katılmadıklarına hepimiz şehadet ettik.

PERVİN BULDAN (İstanbul) - Evet. 

BAŞKAN - Şimdi, Genel Kurulun çalışmasına bir gün kalmış ve siz nöbetçisiniz normalde…

PERVİN BULDAN (İstanbul) - Evet. 

BAŞKAN - …ve siz zaten yönetemeyeceğinizi ya da bir şekilde yöneteceğinizi de belirtmediğiniz gibi, Sayın Başkanın 18 Kasım tarihi itibarıyla size yazdığı ve ivedilikle Meclis çalışmalarına katılıp katılmaması yolunda istediği cevabı da vermediniz. Ve bir gün kalmış.

Dolayısıyla, Meclis çalışmalarının akamete uğramaması noktasında, Sayın Başkan İç Tüzük'teki bu hükme uyarak nöbette bir değişiklik yapıyor. Sizi burada görevlendirme değil, kasım ayının son haftası, "Çalışacağız, katılacağız" demeniz üzerine bir sonraki hafta sizi görevlendirecek. Burada, kalkıp, bu haksız ithamlar, özellikle kayyum olarak değerlendirmeniz -ki Meclis Başkanı kendisi rahatsız- ve sizinle ikili görüşmemizde de "Keşke Meclis Başkanıyla da bir görüşseniz." dememize rağmen, siz de hiç görüşmediniz, kendisi de hastanede yatıyor…