HDP Mardin Milletvekili, Meclis Anayasa Komisyonu Üyesi Prof. Mithat Sancar, 16 Nisan referandum oylaması öncesinde oyların değiştirilebileceğine yönelik kamuoyunda oluşan kuşkuları değerlendirdi. Seçimlerde sonucu etkileyebilecek çok büyük hileler yapmanın hiç kolay olmadığını Türkiye’nin üyesi olduğu AGİT, Avrupa Konseyi gibi seçimleri yakından takip eden uluslararası kuruluşlarla da anlatan Sancar, "AKP özellikle son iki yılda, yani 7 Haziran seçimleri öncesinden başlayarak 7 Haziran ve 1 Kasım'da şimdi de referandumda bilinçli olarak bu propagandayı yayıyor. Böylece insanlara bir tür çaresizlik duygusu yerleştirmeye çalışıyor. Ne yaparsak yapalım AKP ile baş edilemeyeceği, AKP’nin alt edilemeyeceği duygusu yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Bunun bir adım ötesi teslimiyet veya vazgeçiştir" dedi.
Sancar, "bu tür propagandanın bir diğer hedefinin AKP’yi aşırı muktedir göstermek ve her şeye gücü yeten bir yönetimmiş gibi göstermek ve sunmak olduğunu" da belirterek, "Oysa öyle değil. Hem yerellerde planlanması muhtemel hilelere müdahale mümkün, hem de uluslararası düzeyde seçim adaletinin sağlanması için çalışmalar yapılıyor. Türkiye bu evrende tek başına yaşamıyor, birçok uluslararası kuruluşun üyesi" diye konuştu.
"Herkes kendisini gönüllü bir sandık görevlisi, gönüllü bir oy bekçisi olarak görmelidir" çağrısında bulunan HDP’li Sancar’ın T24’ün değerlendirmeleri şöyle:
Bu iktidara güvenmemek son derece haklı bir tutumdur. Elbette sanki her şey düzgün işleyecekmiş gibi bir rehavet içinde olmak doğru değil. AKP özellikle son iki yılda, yani 7 Haziran seçimleri öncesinden başlayarak 7 Haziran ve 1 Kasım'da şimdi de referandumda bilinçli olarak bu propagandayı yayıyor. Böylece insanlara bir tür çaresizlik duygusu yerleştirmeye çalışıyor. Ne yaparsak yapalım AKP ile baş edilemeyeceği, AKP’nin alt edilemeyeceği duygusu yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Bunun bir adım ötesi teslimiyet veya vazgeçiştir.
Yani AKP, "Hayır" diyenlerin oylarının bir işe yarayamayacağı gibi bir duyguyla sandığa gitmekten vazgeçmelerine kadar uzanabilecek bir teslimiyet veya çaresizlik psikolojisi yaratma amacı güdüyor. Oysa, 7 Haziran seçimlerinden önce bütün bu propagandaya karşı çok çeşitli çevreler güçlü bir çalışma yürütmüştü. Oyumuza sahip çıkalım parolasıyla kapsamlı örgütlenmeler yapılmıştı. 1 Kasım’da da öyle oldu. Türkiye’de muhaliflerin bu konuda iyi bir tecrübesi var.
Şimdi bu birikime yeniden güvenmek ve bu birikimi sahaya yansıtmak gerekiyor. Herkes bulunduğu yerde sandıklara sahip çıkmak için seferber olmalı. Oy vermek yetmez, oyunu takip etmek lazım. Sandığı korumak lazım. Zaten biz HDP olarak üzerimize düşeni yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Fakat herkes kendisini gönüllü bir sandık görevlisi, gönüllü bir oy bekçisi olarak görmelidir. AKP'liler sandıklarda hile yapmayı akıllarından muhakkak geçiyorlardır; buna teşebbüs etmek de isteyeceklerdir ama buna karşı hiçbirimiz asla çaresiz değiliz.
O nedenle bu propagandayı bir kenara bırakmak, bu propagandanın yarattığı karamsar ve depresif havayı derhal terk ederek sahaya inmek gerekiyor. Herkes bildiği bir konuda gücünün yettiği alanda oyunu ve sandığın koruyacak bir yol aramalı ve bulmalıdır.
Bu propagandanın bir diğer hedefi de AKP’yi aşırı muktedir göstermek. Her şeye gücü yeten bir yönetimmiş gibi göstermek ve sunmak. Oysa öyle değil. Hem yerellerde planlanması muhtemel hilelere müdahale mümkün, hem de uluslararası düzeyde seçim adaletinin sağlanması için çalışmalar yapılıyor. Türkiye bu evrende tek başına yaşamıyor, birçok uluslararası kuruluşun üyesi.
AGİT, Avrupa Konseyi gibi son derece hassas örgütler zaten seçimleri takip ediyorlar. Yurtdışından çok farklı ülkelerden delegasyonlar seçimleri izlemek için Türkiye’ye gelecekler. Bu konuda uzun süredir hazırlıklar ve görüşmeler yürütülüyor.
Seçimlerde sonucu etkileyecek çok büyük hileler yapmak hiç kolay değil. Tabii ki bu söylediğim bir rehavete sebep olmamalı. Bu zorluğun başlıca nedeni sandığa sahip çıkmanın çok çeşitli yöntemlerinin bulunmasıdır. Ayrıca bir hile yapıldığında bunun tespiti ve kayda geçirilmesi için mutlaka herkes çok dikkatli ve uyanık olmalı. Seçim sonuçlarının hile ile çarpıtıldığının ortaya çıkması halinde, hem bu sonuç gayri meşru hale gelir, hem de seçim evetle sonuçlanmışsa bizatihi mevcut hükümetin ve cumhurbaşkanının meşruiyeti çok ciddi biçimde sorgulanır.