HDP’li vekiller için özgürlük çağrısı

HDP’li vekiller için özgürlük çağrısı

Barış Bloku, Demokrasi İçin Birlik, Diyalog Grubu ve Yurttaş Girişimi, HDP’nin referandum öncesinde çalışmalarını özgür ve eşit şartlarda sürdürebilmesi için tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasını talep etti.

Ağırlıklı olarak sol görüşlü pek çok sivil toplum örgütü, sendika, milletvekili ve bireyleri bir araya getiren 4 sivil inisiyatif, Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik baskıların kaldırılması çağrısı yaptı. Barış Bloku, Demokrasi İçin Birlik, Diyalog Grubu ve Yurttaş Girişimi bugün İstanbul’da düzenledikleri ortak basın toplantısında, referandum öncesinde HDP’nin çalışmalarını özgür ve eşit koşullarda sürdürebilmesi için tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasını talep etti.

Basın toplantısında Diyalog Grubu’nu temsil eden müzisyen, yazar ve sinema yönetmeni Zülfü Livaneli tarafından okunan ortak açıklamada, 16 Nisan’da yapılacak referanduma Olağanüstü Hal (OHAL) koşulları altında gidildiği ve muhalefetin ifade özgürlüğü ve propaganda olanaklarının kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) kısıtlandığı, medyaya baskı uygulandığı, on binlerce kişinin tutuklandığı ifade edildi.

Basın açıklaması şöyle devam etti:

“Son olarak HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ’ın tutuklanması, milyonlarca seçmene sahip olan Meclis’in üçüncü partisinin fiilen kapatılacağı izlenimi doğuruyor. Cumhuriyet tarihinde, 1920 yılından bu yana ilk kez bir siyasi parti genel başkanının milletvekilliği düşürülüyor. Bu işlem, bir benzeri olmadığı gibi yürürlükteki Anayasa’ya da aykırıdır.”

"CHP'li vekillere gözdağı veriliyor"

Açıklamada, HDP’li milletvekillerinin tutuklanmasıyla henüz cezaevinde olmayan HDP ve anamuhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekillerine gözdağı verilmesinin amaçlandığı da ileri sürüldü. Basın açıklaması, hangi siyasi çizgiden olursa olsun, demokratik hukuk devletini savunan tüm kişi ve örgütlerin tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılması için seslerini yükseltmesi çağrısıyla sona erdi.

Yazar Oya Baydar’ın yönettiği basın açıklamasında Demokrasi İçin Birlik adına HDP’nin eski milletvekillerinden Levent Tüzel, Barış Bloku adına Profesör Ayşe Erzan ve HDP İstanbul milletvekili Filiz Kerestecioğlu da birer konuşma yaptı.

Tüzel, baskı ortamı altında bütün toplumun susturulmaya çalışıldığını, halkın iradesine karşı uygulanan yöntemlerin çıkmaz yol olduğunu söyledi. Erzan, milletvekillerinin tutuklu olmasının doğrudan Meclis’e yönelik bir saldırı olduğu görüşünü dile getirdi. Kerestecioğlu da, “Biz buna teslim olmuyoruz. Ortaklaşa mücadele ederek, mutlaka kazanacağız” diye konuştu.

Konuşmacılar, referandumda hayır çıkması için mücadele ettiklerini de belirtti. Ortak metnin son cümlesi, “Hayır’larımızı, demokrasiyi ‘ama’sız savunma kararlılığımızı pekiştirelim” oldu.

Kaplan: Meclis'e yapılmış bir darbe

Halihazırda, eşbaşkanlar Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’la birlikte, HDP'nin toplam 13 milletvekili tutuklu. HDP’nin Meclis’te 59 sandalyesi vardı. Tutuklamalar, geçen Mayıs ayında Meclis’te dokunulmazlıklarının kaldırılmasının ardından, Kasım ayında başlamıştı. Eşbaşkanlar ve tutuklu diğer HDP’li milletvekillerine yöneltilen iddialar arasında, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, terör örgütü propagandası yapmak ve suç işlemeye alenen tahrik gibi suçlamalar var.

Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin ise Başbakanlık tarafından gönderilen tezkerenin Anayasa’nın 84. maddesine göre geçen salı günü Meclis’te okunması sonrasında düşürüldüğü açıklanmıştı. Gerekçe olarak, hakkında  kesinleşmiş hapis cezası bulunması gösterilmişti.

DW Türkçe’ye konuşan HDP eski milletvekillerinden avukat Hasip Kaplan, Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürülmesini “Meclis’e yapılmış bir darbe” diye nitelendirdi. Kaplan, “Çünkü, Yüksekdağ’ın 10 ay hapis cezası var, seçilmeden önce, milletvekilliğinden önce, HDP eşbaşkanlığından önce. Ve 10 ay ceza vekilliğe engel değil. Düşürülme kararı İç tüzüğe göre komisyonda görüşülmedi, Başkanlık Divanı’nda görüşülmedi” dedi.

Kaplan şöyle devam etti:

“Tabii ki, buna karşı hem Yüksekdağ başvuruda bulunacak Anayasa Mahkemesi’ne, hem de parti idari mahkeme ve Anayasa Mahkemesi’ne dava açabilir. Bu fiili durum hukuksuzdur, adaletsizdir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa böyle bir durum yaşandı. Halkımız bunu kabul etmeyecektir."