HDP’li Yıldırım: Darbe girişiminin yaşanmasının en büyük nedeni…

HDP’li Yıldırım: Darbe girişiminin yaşanmasının en büyük nedeni…

HDP Van Milletvekili Nadir Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminin sebebi olarak Güneydoğu illerinde yürütülen operasyonları işaret etti ve "Darbe girişiminin yaşanmasının en büyük nedeni, çatışmalarla tekrar sokağa inen ordunun darbe yapma kabiliyetine yeniden kavuşmasıdır” dedi. 

Yıldırım, 2017 bütçe görüşmelerinde Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu bütçesi üzerine söz aldı. Hükümetin Kürt sorununa ilişkin politikalarını eleştiren Yıldırım, HDP'nin bu ülkenin son şansı olduğunu söyledi. 

"Dolmabahçe Mutabakatı önemlidir"

Yıldırım’ın açıklamaları şöyle:

93 yıllık Cumhuriyetin bütün boyutlarıyla bir sistem krizi yaşadığı günlerin içinden geçiyoruz. Bu krizin sebeplerini salt günümüzde aramak, yanlıştır ve yanıltıcıdır. Kürt sorununun Türkiye’nin demokratikleştirilmesi üzerinden çözümü için 2012 sonunda Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan ile hükümet ve devlet heyetleri arasında başlayan görüşmeler, 93 yıllık Cumhuriyet tarihindeki en önemli gelişmedir. Yaklaşık 3 yıl boyunca devam eden görüşmeler sürecince çatışmaların durması ve kimsenin yaşamını yitirmemesi, barış isteyen herkesin kazanımıydı. Bu görüşmeler sonrasında ortaya çıkan Dolmabahçe Mutabakatı ve belirtilen esaslar sorunların çözüm ilkelerinin ortaya konulması açısından oldukça önemlidir ve halen önemini korumaktadır. 

"Tarihi bir hata olarak anılacak"

5 Nisan 2015’ten bu yana Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit halen hukuksuzca devam ettirilmektedir. Bugünlere gelirken darbe mekaniğinin devreye girdiğinin en somut göstergesi tecritin başlamasıdır. 7 Haziran seçimlerine doğru gidilirken, bu mutabakatın ve görüşmelerin yok hükmünde sayılması ise çok değil yakın zamanda tarihi bir hata olarak anılacaktır.

"Kürt sorunu bir çatışma sorunu değildir"

Kürt sorunu bir çatışma sorunu değildir. Sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel altyapısı olan ve inşa edilen devlet sisteminde Kürt Halkı yok sayıldığı için ortaya çıkan bir sorundur.  Çözümü de ancak ret, inkâr ve asimilasyon olarak ifade ettiğimiz politikalardan vazgeçilmesiyle mümkündür. Şimdiye kadar özgürlük mücadelesi yürüten bizler Kürt Sorununun çözümünü asla Türkiye’nin demokratikleştirilmesi sürecinden ayrı düşünmemekteyiz. Sorunun çözüm yolları başta Alevi toplumu olmak üzere toplumdaki bütün sorunların kalıcı şekilde çözümünü de kendisiyle getirecektir. 

"Efkan Ala çatışmaların hangi güçlerce yürütüldüğünü elbet açıklayacaktır" 

MGK’da alınan kararlarla siyaset devre dışı bırakıldı ve çatışmalar yükseltildi. Çatışma bölgelerinde dönemin İçişleri Bakanının talimatlarına uymayan, ona rağmen evlerinden çıkarılmayan siviller ve hastalar olduğuna şahitlik ettik. Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala, bu çatışmaların hangi güç veya güçlerle yürütüldüğünü elbette ki bir gün açıklayacaktır. Ancak 15 Temmuz darbe girişiminin yaşanmasının en büyük nedeni, çatışmalarla tekrar sokağa inen ordunun darbe yapma kabiliyetine yeniden kavuşmasıdır ve bunun sorumlusu en doğrudan hükümettir. Bu darbe zemininin siyasi ayağı da Meclis'e getirilen ve bizlerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını öngören tasarıdır. 

"Yeni paralel yapılar yaratılıyor"

15 Temmuz sonrasında devlette boşalan kadrolara yapılan atamaları ve yerleştirmeleri de yakından takip etmekteyiz. Gördüğümüz tablo şöyledir: Bir Cemaatten boşaltılan kadrolar başka cemaatlere tahsis edilmektedir. 'Paralel yapı' ile mücadele ettiğini belirtenler, bu fotoğrafta yeni 'paralel yapılar' yarattıklarını bilmeliler. Devleti cemaat yapılarıyla donatmak, paralelin paralelini yaratmaktır. 

"Kutuplaştırmayı derinleştirmektedir"

Tüm bu uygulamaların ülkemizi siyasi krize sürüklediği açıktır. Bu siyasi kriz, belediyelere kayyum atanması, belediye eşbşkanlarımızın tutuklanması, Eş Genel Başkanlarımızın ve milletvekillerimizin tutuklanmasıyla daha da derinleşmiş ve ekonomik krizi de getirmiştir. Eş Genel Başkanlarımızın ve milletvekillerimizin tutuklanması halk iradesine darbedir. Yaşanan bu tutuklamalar, toplumdaki kutuplaşmayı daha da fazla derinleştirmektedir. 

"Böyle bir toplum bulunmamaktadır"

Bugün topluma fatura ettirilmeye çalışılan bu darbe, bir arada yaşam ilkelerine vurulmuş bir darbedir. HDP’nin siyasal hayatın dışına itilmesi ve yok sayılmasının faturası toplumun tamamına kesilemez. Siyasi hayatta olmamamızın sonuçlarını kaldırabilecek bir toplum bulunmamaktadır. 

Şimdiye kadar partimize yönelik yapılan suçlamalar ve ithamlar, HDP’nin bu toplum için nasıl vazgeçilmez olduğunu görmeyen bir siyasi körlüğün yaptığı açıklamalardır. Farklılıkların nasıl bir arada yaşayacağının temsili bugün partimizin bütün kademelerinde karşılığını bulmaktadır.  

"HDP, bu ülkenin son şansıdır"

 

Emek, demokrasi ve özgürlük için, halklara ve inançlara özgürlük için, özgürlükçü laiklik için, kadın özgürlüğü için, halkların bir arada, eşit birlikteliği için, yerel demokrasi için, her türlü sömürüye karşı emek için, suyun ve doğanın sömürülmesine karşı yeni bir yaşam için, ekolojik bir toplum için, insan onuruna yakışır barınma için, doğal yaşam alanlarının korunması için, kültürel ve tarihi varlıkların korunması için, rant ve rüşvet düzenine karşı adil bir düzen için, işsizliğe ve yoksulluğa karşı gelir dağılımındaki adaletsizliğe son vermek ve adil bölüşüm için, çocuk hakları için, gençlik için, askeri sivil bürokratik darbelere ve vesayete karşı demokratik siyaset için, Ortadoğu ve dünya barışı için ve yeni, sivil, demokratik bir anayasa için HDP, bu ülkenin son şansıdır.