HDP'li Yıldırım: 'Seni başbakan yaptırdık ama başkan yaptırmayacağız' diyen Siirt cezalandırılıyor!

HDP'li Yıldırım: 'Seni başbakan yaptırdık ama başkan yaptırmayacağız' diyen Siirt cezalandırılıyor!

HDP Siirt Milletvekili Prof. Dr. Kadri Yıldırım, son dönemlerde yaşanan olayları değerlendirerel “Bugün ‘Seni başbakan yaptık ama başkan yaptırmayacağız’ diyen Siirt cezalandırılıyor” dedi. Silvan, Lice, Varto, Silopi ve Yüksekova’da yaşananların 90’lı yıllardan bile öteye gittiğini gösterdiğini ifade eden Prof. Yıldırım, “Adeta İsrail vari bir şekilde sokaklar ve mahallelerde evler hedef alınmakta, evler yakılmaktadır. Keyfi olarak özel güvenlik bölgeleri ilan edilmekte ve buralarda her türlü OHAL uygulamaları yapılmaktadır” dedi.

Anayasa ve hukukun hiç edildiği bu ortamda işlerin kontrolden çıkabileceği uyarısında bulunan Prof. Yıldırım, “Çünkü bilanço ağırlaşmaktadır. Partimizin Hukuk Komisyonu tarafından kamuoyuna deklare edilen verilere bakıldığında, 24 Temmuz’dan bu yana 1628 gözaltı, 298 tutuklama ve 76 sivil ölüm gerçekleşmiştir. Artık tek bir insanımızın bile ölmediği bir yaşam için biz siyasilerin bir araya gelip çözüm bulması şart.

 

'Keyfi olarak özel güvenlik bölgeleri ilan edilmekte, OHAL uygulamaları yapılmaktadır'

 

HDP Siirt Milletvekili Sayın Kadri Yıldırım’ın yazılı açıklaması şöyle:

"7 Haziran’da halkın sandığa yansıttığı iradeyi beğenmeyen AKP iktidarı Türkiye’yi tekrar seçime götürürken her gün ölüm, kan ve gözyaşı haberleri geliyor. Bu ölüm ve acılar, tek adam ve tek parti hayalleri olanların çözüm ve barış sürecini sonlandırmasının sonuçlarıdır. Oysa çözüm süreci, bir nebze de olsa anaların yüreğine su serpmişti. Analar ağlamıyordu. Fakat tek derdi başkan olmak isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bunun yasal ayaklarını oluşturmakla görevli AKP, 7 Haziran’da ortaya çıkan sonuca itiraz etmiş ve ülke siyasal belirsizliğin yanında şiddet sarmalının içine girmiştir. Bunun en somut nedeni, AKP’nin barışta elde edemediğini savaşla başaracağına olan inancıdır. 

Bugün Silvan, Lice, Varto, Silopi ve Yüksekova’da yaşananlar, işin 90’lı yıllardan bile öteye gittiğini gösteriyor. Adeta İsrailvari bir şekilde sokaklar ve mahallelerde evler hedef alınmakta, evler yakılmaktadır. Keyfi olarak özel güvenlik bölgeleri ilan edilmekte ve buralarda her türlü OHAL uygulamaları yapılmaktadır. Belediye eş başkanları görevden alınmakta, halkın yönetimi ile ilgili düşüncelerinden dolayı tutuklanmaktadır. 

Siirt’te de hak ihlalleri 7 Haziran’dan bu yana periyodik olarak artmıştır. AKP, Meclis’te yazılı soru önergeleri ve basın açıklamalarıyla dile getirdiğim Siirt’teki baskıları görmezden geliyor. Bu süreçte; bir fahri imamın keyfi olarak işinden edilmeye çalışılması, camii imamların basit gerekçelerle sürgün edilmesi, SES (Sağlık Emekçileri Sendikası) üyelerine açılan soruşturmalar ve sınırı olmayan gözaltılar bir yıldırma politikası olarak karşımıza çıkmıştır. Bu baskılar için skandal ve çifte standart gerekçeler üretilmişti. Pervari’ye bağlı doğan köyündeki fahri imam Mehmet Emin İdin, 7 Haziran seçimlerinden önce beni karşılayan köyün yaşlı heyeti içinde yer almasından dolayı köyden kovulmak istedi. Bu yetmezmiş gibi kaymakam tarafından ciddi bir şekilde tehdit edildi. Doğan köyünde AKP’ye oy çıkmadığında da köyün camisine kilit vuruldu. Oysa köyün ileri gelenlerinden oluşan heyet başta AKP olmak üzere diğer partileri de nezaket gereği karşılamışlardır. Tabii bu problem yapılmadı.

 

'Siirt'te yapılan baskınlarda 40 kişi gözaltına alındı, 17'si tutuklandı'

 

Aynı şekilde dini program ve etkinliklere AKP’den milletvekillerini ve parti temsilcilerini davet edenler hakkında herhangi bir soruşturma açılmazken HDP’li milletvekillerini davet edenler cezalandırılıyor. Bunun son örneği yine Siirt’te yaşandı. Daha HDP adaylığım söz konusu değilken davetli olduğum Kutlu Doğum Haftası etkinliğinden sonra iki imam hakkında soruşturma açılmış ve bu imamlar uzak yerlere sürgün edilmişlerdir. Bu kapsamda Zübeyir Çiftçi Karabük Eskipazar Sofular Köyüne; Abdülhakim Şendül de Ordu Mesudiye’ye sürgün edilmiştir. Bütün bunlar, toplumun yalnızlaştırılması ve siyasal örgütlenmeye yönelik saldırılardır. Biz de soruyoruz, ey Diyanet neredesiniz? Hani Hz. Ömer’in adaleti? Ülkede bunca zulüm yapılırken, gencecik fidanların kanı dökülürken neden sesiniz çıkmıyor?

Bugün “Seni başbakan yaptık ama başkan yaptırmayacağız” diyen Siirt cezalandırılıyor. İki aylık süreçte İHD verilerine göre; Siirt’te 1 polis memuru, 8 asker ve 1 sivil hayatını kaybederken 23 polis de yaralandı. Yapılan baskınlarla 40 kişi gözaltına alınmış ve bunlardan 17 kişi tutuklandı. İHD Şube Başkanına halkı askerlikten soğutmak suçlamasıyla soruşturma açıldı. Eruh Belediyesi eş başkanı gözaltına alındı, sonrasında da denetimli serbestlik çerçevesinde serbest bırakıldı

Yerel kaynaklar, gözaltılar sırasında kapıların çalınmadığını, bizzat kırılarak içeri girilip fiziksel şiddet uygulandığını aktarıyor. Bölgede halkın haberleşme hürriyetine yönelik baskıların da olduğu belirtilirken internette sıkıntılar yaşanıyor. Bununla birlikte Eruh’a bağlı Savaş köyü mevkiinde Karadağ kırsalında 50 dönümlük arazinin askerlerce ateşe verildiğini sözlerine ekleyen yerel kaynaklar, Siirt cezaevinde 3’ü kadın, 7’si erkek 10 kişinin 10 günü aşkın süredir açlık grevinde olduğunu söylüyor. Siirt’te gözaltı furyası sonucunda gözaltına alınan çocukların ailelerinden de uzaklaştırıldığını biliyoruz. Siverek Cezaevi'ne sürgün edilen çocuklar burada adli tutukluların yanına konulmuş ve kamuoyunun tepkisiyle Mardin E Tipine gönderilmiştir. 

Buradan uyarmak istiyorum. Anayasa ve hukukun hiç edildiği bu ortamda işler kontrolden çıkabilir. Çünkü bilanço ağırlaşmaktadır. Partimizin Hukuk Komisyonu tarafından kamuoyuna deklare edilen verilere bakıldığında, 24 Temmuz’dan bu yana 1628 gözaltı, 298 tutuklama ve 76 sivil ölüm gerçekleşmiştir. Artık tek bir insanımızın bile ölmediği bir yaşam için biz siyasilerin bir araya gelip çözüm bulması şart. Halkımızın mutluluğu ve çocuklarımızın geleceği için egolar bir kenara bırakılarak partiler ve STK’lar barış etrafında buluşmalı."