HDP'nin Hrant Dink için araştırma önergesi AKP'lilerin oylarıyla reddedildi

HDP'nin Hrant Dink için araştırma önergesi AKP'lilerin oylarıyla reddedildi

TBMM Genel Kurulu’nda öldürülüşünün 9. yılında Hrant Dink cinayetinde rol alan derin ilişkilerin üzerine gidilmesi ve adaletin sağlanması amacıyla HDP'nin meclis araştırması başlatılmasına ilişkin grup önerisi iktidar oylarıyla reddedildi. TBMM Katip Üyesi ve CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, kürsü konuşmasına “AKP milletvekili arkadaşlarım ve ötekiler; merhaba. Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum, bir öteki olarak”  deyince AKP sıralarından tepki,  CHP ve HDP’den alkış aldı. Konuşması boyunca AKP’lilerle polemik yaşayan Hakverdi, Hrant Dink’in sözlerini hatırlattığı konuşmasında “Son olarak, ben buradan diyorum ki: Faşizme inat, kardeşimizsin Hrant” dedi.

TBMM genel kurulunda tutanaklara  yansıyan konuşmalar şöyle:

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Evet, aleyhte söz aldık ama usulü yavaş yavaş öğreniyoruz, öğreneceğiz.

Öncelikle, Sayın Başkanım, Sayın Divan Kâtibi Üyesi arkadaşlarım, Meclisin emekçisi arkadaşları ve basın emekçisi arkadaşlarım ve AKP milletvekili arkadaşlarım ve ötekiler; merhaba. Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum, bir öteki olarak. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Bir öteki olarak, bütün Genel Kurulu saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Şimdi, AKP'yle başlayalım...

İSMET UÇMA (İstanbul) - AK PARTİ, AK PARTİ!

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - "AKP" dedim ya, hemen… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) - Ayrımcılık yapıyorsun.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Evet, AK PARTİ. Gördünüz mü, hemen öteki oldum. Çünkü "AKP" dediğimizde kötüyüz ama "AK PARTİ" dediğimizde iyiyiz değil mi? Hemen öteki oluyoruz, buradan başlıyoruz. "AKP" dediğimizde kötüyüz ama "AK PARTİ" dediğimizde iyiyiz değil mi?

İSMET UÇMA (İstanbul) - Ama bu kadar ucuz satıcılık olmaz.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Hemen buradan ötekileştiriyorsunuz, hemen buradan. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İSMET UÇMA (İstanbul) - Bu kadar ucuza satılmaz, aşk olsun!

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Devam ediyorum: Şimdi, on üç yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz arkadaşlar, on üç yıldır yönetiyorsunuz ve başta dediğim gibi, "AKP" diyenleri bir ötekileştirdiniz. Sonra, burada Meclis açıldığı günden beri neyi tartışıyoruz, biliyor musunuz? Savaş mı, terörle mücadele mi? Buradan kalkan bir arkadaşım "Savaş." dediğinde hemen otomatik "Terörle mücadele, terörle mücadele." ya da tam tersi, değil mi? Nasıl tarif ederseniz edin, ne derseniz deyin ama şu mevcut, fiilî durumu değiştirebiliyor musunuz? Ülkenin hâlini değiştirebiliyor musunuz? Ben sizin gibi düşünmek zorunda değilim, farklı düşünüyorum. Mesela diyorum ki: Üç aylık Miray bebek öldürüldü Sur'da. Yine, Diyarbakır'da Çınar'da 4 yaşında Mevlüde İrem öldürüldü. Kınıyorum, sorumluları kınıyorum, ülkeyi bu hâle getiren herkesi, herkesi kınıyorum. Bu 2 evladımızı ötekileştirenleri de kınıyorum.

Şimdi, sabahtan beri şunları tartışıyoruz: "Diktatör bozuntusu" değil mi? Arkadaşlar, ben Genel Başkanım gibi düşünüyorum. Ülkenin mevcut getirildiği durum itibarıyla ben böyle düşünüyorum. Burada bağırarak, üzerimize yürüyerek bu düşüncemi değiştiremezsiniz.

OKTAY ÇANAK (Ordu) - Yuh olsun sana!

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Yarın belki kapımıza bir savcı gönderirsiniz, olmadı tutuklatırsınız, olmadı öldürürsünüz ama benim bu düşüncemi değiştiremezsiniz. Neyi değiştirirsiniz, biliyor musunuz? Belki parti içinde terfi edersiniz, hay hay ama benim duruşumu, düşüncemi değiştiremezsiniz. Biz diktatör bozuntusuna "diktatör bozuntusu" deriz, deriz ama burada üzerime yürüyerek bunu değiştiremezsiniz. Ben şöyle bakıyorum olaya, hani bir replik var, Şakir: "Şakir'e çay yok."

ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) - Ben de sana ahlaksız diyorum.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Yani ne diyeyim, hani Mahmut mu diyeyim? Yani Şakir. Bunu değiştirebilir misiniz? Ne diyeyim, Mahmut mu diyeyim? Ben böyle düşünüyorum. Değiştiremezsiniz arkadaşlar, değiştiremezsiniz.

MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Öyle bir derdimiz yok.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Şimdi, bu ülkede…

MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Rahat ol.

(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Lütfen dinleyin arkadaşlar, lütfen dinleyin.

Ben şunu söylüyorum çok net bir şekilde: Ben avukatım ve yıllardır siyasal eleştiri yapanlara dair hiçbir mahkeme ama hiçbir mahkeme bu eleştiriden dolayı ceza vermedi, hele de diktatör eleştirisine dair yüzlerce karar sunarım size. "Bu bir siyasal eleştiridir." dedi bugüne kadar mahkemeler ama bundan sonra birlikte göreceğiz, değil mi? Birlikte göreceğiz bundan sonra bakalım, yargılamaları birlikte göreceğiz.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Hani mahkemeler bizim elimizdeydi?

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Evet, ötekilerden en değerlilerden biri benim için Hrant. Bugün öldü, dokuz yıl oldu, bugün öldü. "Affedersiniz, Ermeni…" diyordunuz. Ötekilerdendi.

İSMET UÇMA (İstanbul) - Sen diyorsun onu.

MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Sen diyorsun.

İSMET UÇMA (İstanbul) - Dersim'de sen öldürdün…

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Ötekilerdendi. "Affedersiniz, Ermeni…" diyen ben değilim, sizlerdiniz arkadaşlar.

İSMET UÇMA (İstanbul) - Yapma, çok ayıp!

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Lütfen inkâr etmeyiniz.

İSMET UÇMA (İstanbul) - Öldüren de sensin, ağıt yakan da sensin.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Ve bugün ölümünün dokuzuncu yılı. Hrant ne diyordu, biliyor musunuz?

OKTAY ÇANAK (Ordu) - Ötekileştirme.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - "Kendimi bir güvercin ruh tedirginliğinde görebilirim ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz." Az önceki vekil arkadaşımızın söylediği gibi.

İSMET UÇMA (İstanbul) - Ayakkabı mağazası gibi, her numara var.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Evet, dokuz yıl oldu, katilleri daha ortaya çıkartılamadı, hâlâ devam ediyor. Çok ciddi, örgütlü bir dosyaydı ama örgütten daha ceza alanlar yok. Bugün kimler, kimler örgütten yargılanıyor? Biz biliyoruz. Evet, Hrant ne derdi, biliyor musunuz? "Hasta iki toplumuz biz, Türkler ve Ermeniler; birbirine yönelik, ilişkilere yönelik. Ermeniler ve Türkler birbirine karşı büyük bir travma yaşıyor. Kim tedavi edecek bizi, kim tedavi edecek? Fransız Senatosu kararı mı, Amerikan Senatosu kararı mı? Asla. Bizim doktorumuz biziz. Diyalog tek çare. Bunun dışında çözüm yok." diyordu ve bizi asla hiçbir yere şikâyet etmedi Hrant, etmedi. Şöyle bir hikâye anlatıyordu: "Fransa'dan Sivas'ın köyüne gelen bir yaşlı, memleketini, geçmişini araştırmak için gelen bir yaşlı bu köyde öldü, bu köyde öldü ve sahipsizdi, o köyün köylüleri oraya gömdüler. Sonra bir vesileyle Hrant'a ulaştılar, Hrant yakınlarına ulaştı ve yakınlarını o köye yönlendirdi. O köye yönlendirdiğinde, yaşlı amcadan orada naaşının tekrar alınmasını ve ülkelerine götürülmesini istediklerinde yaşlı amca ağlayarak dedi ki: 'Ne olur bırakın, kalsın. Su çatlağını buldu. Bırakın kalsın, su çatlağını buldu.' dedi."

Bu ülkede hepimiz ama hepimiz, Laz'ıyla, Kürt'üyle, Türk'üyle, Ermeni'siyle hep beraber yaşamak istiyoruz, yaşamak zorundayız. Bu ülkeyi on üç yıldır yönetemiyorsunuz, bu hâle getirdiniz. Bu kadar ayrılığın üzerine, bu kadar ayrılığın üzerine, bu kadar bir arada koşullarımızı yok etmeniz üzerine ben hâlâ umutluyum. Ben hâlâ bu ülkede bir arada, hep birlikte, omuz omuza, barış içerisinde yaşamayı savunuyorum ve sizler gibi düşünmüyorum, daha farklı bir yöntemle bu işin çözülmesi gerektiğini düşünüyorum. O yüzden şimdiye kadar her barış isteyene bir şekilde "Hayır, savaş; hayır, terörle mücadele; hayır, bu…" gelin şu gerçekliği kabul edelim: Tarif etmek zorunda değiliz ama bu sorunu hep birlikte burada çözmek zorundayız. Lütfen bunu kabul edin, lütfen bunu kabul edin.

Şimdi bitireceğim, Hrant'tan yine… "Acıyı onurla taşıyıp sırtlanmalı, yaygara yapmadan, patırtıya vermeden." Bunu dış dünyaya şikâyetle ilgili söylüyordu ve "Dünyaya, dünya insanına diyorum ki: Senin Ermeni soykırımını tanımış olman veya tanımamış olman benim için beş para etmez; çözüm bu topraklarda." diyordu ve altına imza atıyorum. Son olarak, ben buradan diyorum ki: Faşizme inat, kardeşimizsin Hrant.