Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan ‘istihdam seferberliği’ çerçevesinde başlatılan ve 4 ay süren ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Hedef Sıfır’ kampanyası sona erdi. Hükümet hedef sıfır dese de geçen sürede en az 753 işçi can verdi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) tarafından yapılan açıklamada Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun da katılımıyla 13 Mayıs’ta 3.Havalimanı’nda ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Hedef Sıfır Deklerasyon’ imza töreni düzenlendiği hatırlatıldı. Eksenini inşaatların oluşturduğu ve dört ay sürecek olan kampanya çerçevesinde Bakanlık bürokratlarının her şehre 2-3 kez gidecekleri ve sosyal taraflarla görüşecekleri ve AKP döneminde iş kazalarının yüzde 40 azaldığı yönünde beyanlarda bulunulduğu belirtilen açıklamada, gerçeklerin ise tam tersi olduğuna dikkat çekildi.
İSİG’den verilen bilgilere göre 13 Mayıs ve 12 Eylül arasını kapsayan kampanya dönemi boyunca en az 753 işçinin yaşamını yitirdi. Bu rakama göre her gün en az 6 işçinin iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirdiği ifade edilen açıklamada, “13-31 Mayıs arasında en az 104 işçi, Haziran ayında en az 170 işçi, Temmuz ayında en az 207 işçi, Ağustos ayında en az 217 işçi, 1-12 Eylül arasında ise en az 55 işçi yaşamını yitirdi” dendi.
Sıfır kaza kampanyasının eksenindeki inşaat sektöründe dört ayda en az 167 inşaat işçisinin yaşamını yitirdiği belirtilen açıklamada, “Hedef sıfır kaza kampanyası sürecinde inşaatlardaki iş cinayetlerinin nedenlerine bakarsak yüksekten düşmeler ve ezilme/göçükler yüzde 66’sını oluşturuyor” bilgisi verildi.
Yeni Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı milli istihdam seferberliğine övgüler yağdırdığı, iş sağlığı ve güvenliğinin asla taviz vermeyecekleri yönünde açıklamalar yaptığı hatırlatılan açıklamada Bakan Jülide Sarıeroğlu’ye şu sorular yöneltildi:
- Eski Bakan Müezzinoğlu’nun başlattığı ‘Sıfır Kaza Deklerasyonu’ndan haberiniz var mı? Haberiniz var ve kampanyaya devam ediyorsanız bu konuda neden açıklama yapmıyorsunuz ya da yapacak mısınız?
- Kampanya sürecinde hem genel olarak hem de kampanyanın ekseni ilan edilen inşaat işkolunda kaç işçi yaşamını yitirmiştir?
- Bu kampanya çerçevesinde işçi ölümlerinde geçmiş yıllara göre bir azalma meydana gelmiş midir?
- Bu kampanya için ayrılan bütçe ne kadardır? Ne kadarı hangi işler için kullanılmıştır?
- Bu dönemde inşaatlardaki ne gibi önlemler alınmış ve hangi şehirlerde kaç denetim yapılmıştır? Sonuçları nelerdir?
İSİG raporunda kentsel dönüşüm ile asbest ve hafriyat kamyonları ekseninde halk sağlığı konusuna da dikkat çekildi. 12 Mayıs 2016’da Kadıköy’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait hafriyat kamyonunun çarpması sonucu yaşamını yitiren 23 yaşındaki Şule İdil Dere anısına hazırlanan raporda, Türkiye ekonomisinin bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5,1 büyüdüğü, inşaat ve imalat sanayinin büyümenin başını çektiği, sektörün puanının yüzde 6,8 arttığı belirtildi. İnşaat sektörü rant-komisyon ilişkileri içinde büyümeye devam ederken, işçilerin ve halkın zararlı çıktığı vurgulanan açıklamada, “İnşaattaki büyümeden hiçbir pay alamadığı gibi daha kötü koşullarda ve daha düşük ücretlerle çalışmaya mecbur bırakılan işçilerin iş kazası geçirme oranları daha da arttı. Bunun yanında bir taraftan işçi sömürüsü ve ölümleri üzerinden büyüyen inşaat sektörü diğer taraftan da halkın sağlığına zarar vererek hatta kimi zaman canını alarak, toplum kaynaklarını talan ederek ve büyük ölçüde de halk borçlandırılması üzerinden büyümeye devam etti” dendi.
Kentleri büyük bir şantiyeye çeviren projelerin, hafriyat kamyonları ve beton mikserlerinin de kenti işgal etmesine neden olduğu dile getirilen açıklama şöyle devam etti: “İstanbul’da faaliyet gösteren kayıtlı toplam hafriyat kamyonu sayısı 8494 iken, beton mikseri sayısı 2500. Ankara’daki hafriyat kamyonlarının sayısı ise belediye otobüslerinden daha çok. Beton mikserlerin ve hafriyat kamyonlarının sabah saat 06.00 ile 10.00 akşam saat 16.00 ile 22.00 arası trafiğe çıkması yasak olmasına rağmen bu araçlar ana trafik akslarını kullanarak gün boyunca sokak aralarında bulunuyor. Sadece Ankara’da 2016 yılı içinde hafriyat kamyonları 20 bin kez denetlenmiş, 1227 tanesine park cezası verilmiş. Sorun ise bu denetlemelerin göstermelik olması. Dahası betonun iki saatte donması ve prim usulüyle şoför çalıştırma nedeniyle bu araçlar kent trafiğinde yüksek hız yapıyor. 2016 yılından beri sadece İstanbul’da hafriyat kamyonları ve beton mikseri nedeniyle yaşanan kazalar 33 kişinin canını aldı. Üstelik hayatını kaybedenlerin ailelerinin, suçluların cezalandırılması girişimlerine de yargı eliyle ket vuruluyor.”
Kentsel dönüşüm sonucunda şantiye haline gelen mahallelerin toza, gürültüye ve asbeste bağlı sağlık riskleri taşıdığı bilgisi verilen açıklamada “Örneğin, Ankara’daki 350 ton asbest bulunduran havagazı fabrikasının hiçbir önlem alınmadan yıkılması üstelik bu zararın doğrudan bir şirket eliyle de değil Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğu ve kararı ile yapılması bunun örneklerinden biridir. Kanserojen olduğu tıbben kanıtlanmış olan asbestin doğru söküm yapılmadığı ve gerekli önlemler alınmadığı için hem burada çalışan işçilerin hem de en başta asbest alanının yakını olmak üzere Ankara halkının sağlığına vermesi muhtemel ciddi zararın telafisi yoktur. Bu süreçte yapılan tüm başvuru ve uyarılara rağmen asbestli alanın çevresi kapatılmamış, bu şekilde halk sağlığını tehdit edecek şekilde kalmasına izin verilmiştir. 2004’ten bu yana 6,5 milyon konutun yıkıldığı kentsel dönüşüm sürecinde asbest ve açığa çıkan diğer zararlı maddelerin tespitinin yıkımlardan önce ne kadar yapıldığı konusunda bir bilgi yok Ancak, örneğin 39 ilçeli İstanbul’da yalnızca 6 belediyede asbest ölçümü ve denetimi yapılıyor. Soruyoruz, rant için yıkılan binaların yıkımı sonucunda ortaya çıkan asbest sonucu oluşabilecek binlerce kanser vakasının sorumluluğunu kim alacaktır? Halk sağlığı kimin korumasındadır?” sorularına yanıt istendi.