Van’da gözaltına alındıktan sonra işkence gördükleri ve helikopterden atıldıkları iddia edilen Osman Şiban ve Servet Turgut’a dair bilgi almak üzere kente gelen HDP heyeti polis engeliyle karşılaştı. Van Bölge Araştırma Hastanesi önünde heyet adına konuşan HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, "Şimdi biz buradan soruyoruz: Bu işkence emrini kim verdi? Süleyman Soylu’ya soruyoruz. Milli Savunma Bakanlığı mı sorumludur? Hulusi Akar’a soruyoruz. Emri kim verdi? Özel Harekat mı yaptı bu işkenceyi? Emniyet mi yaptı? Kolluk mu yaptı? Sizin yeni JİTEM’iniz mi yaptı? Kim yaptı bu işkenceyi?" diye sordu"
bianet'in aktardığına göre heyette, HDP Gurup Başkanvekili Saruhan Oluç, Van Milletvekili Muazzez Orhan, Murat Sarısaç, Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, PM üyeleri, MYK üyeleri, HDP, DBP, İnsan ve Özgürlükler Partisi il yöneticileri de yer aldı.
HDP il binasından heyeti karşılamak üzere havaalanına gitmek isteyen partililer, zırhlı araçlı çevik kuvvet polisi tarafından engellendi. Valiliğin yasak kararını gerekçe gösteren polis ile partililer arasında sözlü tartışmalar çıktı. Görüşmelerin ardından partililer, Ferit Melen Havalimanı’nda gelen heyeti karşıladı. Burada da polis engelliyle karşılayan partililer ile polis arasında yeniden tartışma yaşandı.
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ile polis arasında yapılan görüşmenin ardından engelleme kaldırıldı. Van Bölge Araştırma Hastanesi başhekimiyle görüşen heyet, ardından hastane kapısında açıklama yapmak istedi. Alanı kapatan polisler, heyetin açıklamasına izin vermeyeceklerini söyledi. Partilileri gözaltına almak isteyen polis ile milletvekilleri arasında kısa süreli arbede yaşandı.
Heyet sonunda basının alınmadığı polis ablukasında basın açıklaması yaptı. Heyet adına Van Bölge Araştırma Hastanesi önünde konuşan HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, özetle şunları söyledi:
"Bugün iki vatandaşımıza işkence yapıldığına dair iddiaları araştırmak için buradayız. Önce bir yurttaşımızın bulunduğu hastaneyi ziyaret ettik ve başhekimle görüşme yaptık. Başhekim, hazırlanmış olan raporlar ve şu anda yoğun bakımda yatmakta olan yurttaşımızın sağlık durumuyla ilgili bize bilgi verdi. Maalesef bilgiler son derece olumsuz.
"Tabii ki Allah’tan umut kesilmez ama tıbbi açıdan durumunun çok olumsuz olduğunu söylediler. Aileye de gereken bilgiler verilmiş. Bu yurttaşımızda hem vücut hem kafa travması var. Çok sayıda kırığı var. Dediğim gibi durum tıbbi açıdan son derece olumsuz.
"Diğer yurttaşımız bu hastaneden çıkarılmış vaziyette. Fakat yeni aldığımız bilgiye göre diğer hastanede bir tür gözetim altında. İfadesinin alınıp alınamayacağı kontrol ediliyor. Onda da travma olduğu bilgisini aldık. Ailesiyle görüştük. Üzüntülerimizi, bir an önce şifa bulması için dileklerimizi ilettik.
"Son derece acı bir olay ve bu olayın peşini bırakmayacağız. Bu olaya baktığımız zaman Van Valisi, aynı zamanda atanmış kayyım olan Vali, yaptığı yazılı açıklamada şu anda yoğun bakımda bulunan yurttaşımız da dahil iki yurttaşımızın usule uygun şekilde alındığını söylüyor. Yani vücut travması, çok sayıda kırık, iç kanama, beyin kanaması, kafa travması bir diğerinde hafıza kaybı bütün bunlar usule uygun şekilde gözaltına alındığı şeklinde laflarla gizlenmeye çalışılıyor.
"Usule uygun alınmamışlar, çok açık. İşkence yapılmış ve Van Valisi'nin görevi yapılmış olan işkenceyi gizlemek değildir. Van Vali’sinin görevi yapılmış olan işkenceyi, bu insanlık suçunu açığa çıkarmak, bunu yapmış olanların bunun emrini vermiş olanların hukuken soruşturmaya uğramalarını sağlamaktır. Ama Van Valisi ne yapıyor, olayı örtmeye çalışıyor.
"Şimdi biz buradan soruyoruz: Bu işkence emrini kim verdi? Bu işkence emrini kim uyguladı? Bu işkence emrini kimler örtbas etmeye çalışıyor? Kimler yaptı? İçişleri Bakanlığı mı sorumludur? Süleyman Soylu’ya soruyoruz. Milli Savunma Bakanlığı mı sorumludur? Hulusi Akar’a soruyoruz. Emri kim verdi? Özel Harekat mı yaptı bu işkenceyi? Emniyet mi yaptı? Kolluk mu yaptı? Sizin yeni JİTEM’iniz mi yaptı? Kim yaptı bu işkenceyi? Yurttaşlarımıza bu davranışı kim yaptı bunu öğrenmek istiyoruz?
"Bu işin hukuken de politik olarak da peşini bırakmayacağız. Kürte zulmetmek serbest. Kürte zulüm edene hiçbir şey yapılmıyor. Ne yapılıyor? Ödüllendiriliyor. Cezasızlık uygulanıyor.
"Cezasızlık uygulanarak Kürt'e zulmeden ister kolluk gücü olsun, ister özel odaklar olsun onlar ödüllendiriliyor. Yani bu ülkede Kürtler hakka, hukuka sahip değilmiş gibi davranılıyor. Kürtler bu ülkenin insanı, yurttaşı değilmiş gibi davranılıyor. Burada bir basın açıklaması yapmamız dahi engelleniyor. Bir milletvekilimiz yaptığımız açıklamayı çekebiliyor. Basın mensupları buraya alınmıyor. Neden? Çünkü bu iktidar firavunlaştı"
Ne olmuştu?
Van’ın Çatak ilçesinde operasyona çıkan askerler tarafından 11 Eylül’de gözaltına alınan ve iki gün sonra Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde oldukları ortaya çıkan 50 yaşındaki Osman Şiban ve 55 yaşındaki Servet Turgut’un helikopterden atıldıkları iddia edilmişti.
Mezopotamya Ajansı'ndan Cemil Uğur, Osman Şiban’ın hasta epikriz raporuna ulaşmıştı. Raporda, Şiban’ın “Helikopterden düşme sonrası yaralanma” şikâyetiyle Van Eğitim Araştırma Hastanesi’ne getirildiği belirtiyordu.
Servet Turgut’a dair hazırlanan darp raporunda da askerler tarafından önce özel bir hastaneye ardından Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldüğü belirtilerek, “İsimsiz hasta yüksekten düşme sebebiyle getirildi. Entübe hasta” notuna yer verilmişti.
Van Valiliği’nin konuya ilişkin açıklamasında, "S.T. isimli şahsın, 'dur' ihtarına uymayarak kaçmaya çalıştığı esnada kayalık alanda düştüğü ve yaralandığı gözlemlenmiş, şahıs, mukavemet göstermesine rağmen yakalanıp usulüne uygun olarak muhafaza altına alınmıştır. O.Ş. isimli şahıs da aynı bölgede mukavemet göstermesine rağmen usulüne uygun olarak muhafaza altına alınmıştır" ifadeleri kullanılmıştı.
Açıklamada 11 Eylül tarihiyle adli süreç ve eş zamanlı olarak idarece idari soruşturma başlatıldığı kaydedilmişti.