Hem can, hem de güvercinlerin derdinde

Bağlar Dörtyol'da kahveye dönüştürülmüş eski bir pasaj. İçerisi tıklım tıklı

Kahvenin bir tarafında içinde onlarca güvercinin bulunduğu kafesler sıra sıra dizimiş.

Avukatından, doktoruna, imamından esnafına, memurundan işçisine her kesimden insan dört gözle biraz sonra başlayacak mezatı bekliyor.

Diyarbakırlı Kanatlı Hayvanseverler Derneği tarafından haftada bir bu pasajda güvercin mezatı yapılıyor.

Derneğin kurucusu Mehmet Batmaz, açık artırmanın açılış ve kapanış fiyatını belirliyor. Önünde duran deftere kimin kaç güvercinle mezata katılacağını yazıyor.

Eski Diyarbakır evleri ve Suriçi'nin iki üç katlı, bahçeli evleri güvecin yetiştirmeye uygundu, fakat şehir hayatı ve apartman kültürü, güvercin yetiştirmenin fiziki koşullarını da ortadan kaldırdı.

Güvercin tutkusuna sahip insanlar da apartmanların damına ve evlerin balkonuna sıkışıp kaldı.

Mehmet Batmaz, "Benim adım Mihem, herkes öyle bilir, siz de öyle hitap edin" diyor ve devam ediyor.

38 yıllık hayatında 25 yıldır güvercin beslediğini söylüyor. 500'e yakın güvercini varmış. Şehir ve apartman koşullarında güvercin beslemenin zorluklarını yaşayarak tecrübe ettiği için bu pasajı güvercin sahiplerinin kuşlarını güvenle bırakabileceği bir otele çevirmiş.

Evinde güvercin yetiştirme imkanı olmayanlar, 30 odalık bu pasajda ayda 150 liraya oda kiralayabiliyor. Her bir güvercin için kafes ya da sepetler koyarak günlük bakımlarını burada yapıyorlar.

Mehmet denmesinden pek hoşnut olmadığı gibi, güvercin yetiştirme jargonuna yabancı olanların kendilerine kuşbaz demesine de içerliyor. Güvercin yetiştirmenin bir sevgi, tutku olduğunu büyük bir aşkla anlatıyor.

"Kuşbazlık bu işin canbazına denir, biz işin canbazı değiliz, aksine sevgisini dağıtıyoruz, baksanıza şu insanlara herkesin inancı, fikri, ideolojisi, işi ayrı ama bir sevgi etrafında bir araya geliyorlar. Bence psikolojiniz bozuksa doktora gitmeyin, güvercin, kuş yetiştirin, ne kadar iyi geldiğini göreceksiniz."

Diyarbakır'ın güvercinlerinin 25 çeşidi olduğunu söylüyor. Elinde küregi (kül rengi) cinsinden iki güvercin tutuyor. Birazdan mezat yapılacak, değerlerinin en az 5 bin lira, ama başlangıç fiyatının 100 lira olduğunu söylüyor.

Çatışmalı süreçten herkes gibi onlar da çok etkilenmiş. Bağlar'da bir hafta sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinde pasaja gelemediklerini söyleyerek o günlerden kalma duvardaki mermi izlerini gösteriyor.

"Kurşunların, bombaların altında bile biz mezatı yapmaya devam ettik. Yasaktan dolayı bize izin vermediler, inancın olsun, güvercinleri almak için canımızı tehlikeye attık. Ben ve arkadaşlar kuşlarımızı defalarca gidip geldik, polis 'Biz can derdindeyiz, siz güvercinlerin derdinde" diyerek izin vermedi. Zar zor, yalvar yakar gelebildik, 200 güvercinimiz açlıktan ölmüştü. Maddi olarak en az 50 bin lira değerindeydiler, ama maddiyattan ziyade maneviyatı bizi çok etkiledi."

Erdal Urak ve Müslüm Bayhan güvercinleri için bu otelde oda kiralayan iki güvercinsever.

Müslüm 20 yıldır güvercin besliyor. 60 güvercini için beş yıldız konforunda bir oda hazırlamış. Aylık 150 lira kira veriyor. Oda yaklaşık 5 bin liraya mal olmuş. Odanın giriş bölümünde raflara kuşların ilaçlarını ve yemlerini koymuş. Duvara da güvercinleriye çektiği onlarca fotoğrafı asmış.

Onun güvercinleri de sokağa çıkma mağduru. Yasaklardan önce Yavuz Sultan Selim civarında evlerinin damında 160 güvercin besliyorumuş. Yasak sırasında onun da 100 güvercini ölmüş.

Karşı odanın sahibi Erdal Uruk da, 14 yaşından beri kuş besliyormuş. Toplumda güvercin besleyenlere yönelik olumsuz bir algıyı yaratan kuşbazlara kızgın.

"Kuşçu dediğinde yok hırsız, yok esrarcı, yok psikopat diye düşünüyorlar. Müslüm abi bir otelde çalışıyor ben de tekstil işi yapıyorum. Ama evimizi, işimizi ihmal etmiyoruz. İş çıkışı kuşlara bakmaya geliyorum, iki saat onlarla ilgileniyorum, yemlerini ilaçlarını veriyorum. Seslerini dinliyorum, uçuruyorum, yavrularını beslemerini izliyorum. Kuşlar beni kötülüklerden uzaklaştırıyor."

Eşlerinin kuş sevgisine tepkilerini soruyorum, ikisi de gülerek "Biz galiba güvercinlerimize aşığız, bu yüzden evlenemedik."

Erdal'ın kuzeni Engin de gülerek "Kız arkadaşım ya beni ya güvercinleri tercih edeceksin dedi, ben tereddüt etmeden güvercinler dedim" cevap veriyor.

Biraz sonra yanlarına yaşı ilerlemiş bir adam geliyor. "İhsan Abi bu işin pirlerinden biridir" diyen gençler ona büyük saygı gösteriyor.

60 yıldır güvercin beslediğini anlatan İhsan Kelekçi, eski Diyarbakır'da güvercin yetiştirme geleneğini anlatıyor.

"Güvercinleri beyler, ağalar beslerdi. Eskiden herkesin evinde bir iki cins güvercin keyif olsun diye beslenirdi. Ama şimdi güvercin yetiştirenlere karşı önyargı var, bu da işini gücünü sorumluluğunu bırakıp güvercinlerin peşinden koşanlar yüzünden gelişti. Bu işin bir adabı, kültürü var, bilmek gerek. Tabi bir de işin ticaretini yapanlar bozdu bu işi..."

Mehmet, Diyarbakır'da güvercin mezatının 45 yıl önce İhsan Bozo ve Kalfa Hasan adlı kişiler tarafından başlatıldığını anlatıyor.

"Yaşını başını alanlar ihale yapılan kahvelere gelirdi, bizim zamanımızda büyüklerin oturduğu kahveye gençleri gelmezdi, şimdi daha çok maddiyat üzerinden gelişiyor ilişkiler. Biz yaşlılar da kahvenin bir köşesine oturup izliyoruz" diyor.

Güvercinlerin satışını gerçekletirecek olan Murat ve Okan adındaki gençler biraz sonra gür bir sesle birkaç saat sürecek açık artırmanın başladığını duyuruyorlar.

"Evvett, Gögala açılış fiyatı 100 TL, küregi 150.."

Güvercinler salonda dolaştırılıyor, izleyiciler ve müşteriler güvercini alıp tek tek inceliyor ve ona göre fiyatı artırıyor. Mezatçılar salonda dolaşmaya devam ediyor.

"Evvvet yok mu artıran, 250, 500, 2500, son fiyat 5 bin, evvett yok mu artıran 5 bine, satıyorum, satt-tım!"