Hakan Mucuk, Gebze'nin Ovacık köyünde henüz dört yıllık bir öğretmen. Mesleği öğretmen ama o okulun neredeyse tüm işleriyle ilgileniyor. Yeri geliyor hizmetli olarak görev yapıyor yeri geliyor okulun müdürlüğü görevini üstleniyor. İstanbul’a 70 kilometre uzaktaki bu köy okulundaki dört birleştirilmiş sınıfında 19 öğrenciye eğitim veren öğretmen Mucuk, 1, 2, 3 ve 4'üncü sınıf öğrencilerine de ders veriyor.
Hürriyet'ten Esra Ülker'in izlenim haberi şöyle:
Bahçe duvarlarında Scooby Doo, Sylvester gibi çizgi film kahramanlarının resimleri karşılıyor bizi. Sınıf ise ‘u’ düzeninde. 1’inci sınıflar ayrı bir yerde 2, 3 ve 4’üncü sınıflar ‘u’ düzeninin olduğu alanda oturuyor. Sobalı sınıfta bir derslikte olması gereken her şey var. Okuma köşesinde ise kitaplık, bilgisayar ve armut koltuklar yer alıyor. Hakan öğretmen, “Sırada kitap okumayla orada kitap okuma arasında çok fark var” diyor. Aslında bizi onlarla tanıştıran, sosyal medyada yoğun ilgi gören okulun miniklerinin 23 Nisan için hazırladıkları oyunun videosu. Boyasından armut koltuklarına kadar her şey ‘sanal imece’ usulüyle hayata geçiriliyor. Çocuklar
Okulda yapılan bu yenilikler aslında bir ödül. Öğrencilerin bunu nasıl hak ettiklerini de öğretmenlerinden dinleyelim: “İmkânlarımız kısıtlı. Şehirlerdeki okullar gibi laboratuvarımız, ayrı bir kütüphanemiz yok. Hep aklımda olan bazı yenilikler yapmak vardı. Bir gün okula Milli Eğitim’in görevlendirdiği bir rehber öğretmen geldi. Vedalaşırken onlarca okula gittiğini, böyle öğrenci grubuyla karşılaşmadığını söyleyerek, ‘Saygılılar, büyükler küçükler birbirlerine yardım ediyorlar’ dedi. Bunları duyunca ister istemez göğsüm kabardı. Benzer şeyleri sonrasında da duydum. Çocuklara ‘Hepinizin alnından öpüyorum. Beni çok gururlandırdınız. Dileyin benden ne dilerseniz’ dedim. Duvarları boyama gibi fikirler çocuklardan çıktı. Sosyal medyada bu istekleri paylaştım, ‘Biz bunları istiyoruz, mümkünse gönderin’ dedim. İki-üç saat içinde hiçbir eksiğimiz kalmadı.”
Hakan Mucuk köy öğretmeni olmanın kendisini özgürleştirdiğini söylüyor: “Şehirde çalışan öğretmen lerin sıkıntısı, veli ve idare baskısı. Burada veliler şehirdekiler gibi çocukları yarış atına dönüştürmenin derdinde değil. Bu bizi biraz daha özgürleştiriyor. Ben özgürleştikçe çocuklar da özgürleşiyor. Belki iki kelime eksik öğrenirler ama niyetim burada kendilerini tanısınlar, yeteneklerini keşfetsinler, hayvanları sevsinler. İki öğrencim var, büyüyünce çiftçi olmak istiyor. O çocuklar olabilecek en iyi çiftçi olsun. Havalar biraz düzelince kendi sebzemizi, meyvemizi yetiştirmeye başlayacağız.”