Henry teklifi doğruladı

Henry teklifi doğruladı
Fransa futbolunun yetiştirdiği en önemli golcülerden biri olan Thierry Henry Sabah gazetesine verdiği röportajda Fenerbahçe'den teklif aldığını doğruladı.

Aralık ayının ilk günü. Barcelona'nın mabedi Nou Camp'ta küçük bir suni çim sahada inanılmaz soğuk bir hava. "Şimdi geliyor.. 10 dakika sonra burada" denilirken, Henry verilen süreden bir saat sonra geliyor. Konuşmak için oturduğunda Gilette'in davetlisi olarak benimle birlikte bu etkinliğe katılan yabancı meslektaşlarıma acıyarak bakıyor: "Ne kadar şanssızsınız. Barcelona'da normalde böyle soğuk olmaz" diyor.

"Thierry, tüm yaz boyunca Türkiye'de birçok gazetede manşet oldun. Fenerbahçe'ye geleceğine dair birçok haber çıktı" diyorum. F.Bahçe'den teklif yapıldığını doğruluyor, ancak, "Ben kariyerime ya Barcelona'da ya da İngiltere Ligi'nde nokta koyacağım. Güzel bir ülkeniz ve gelişen bir futbolunuz var. Bunu Euro-2008'de bir kez daha gösterdiniz. Ama Türkiye'ye gelmeyi düşünmüyorum" ifadesini kullanıyor. Suudi Arabistan'dan meslektaşlarımın da "Bizim ülkemizde oynar mısın?" sorusuna yanıtı benzer şekilde: "Ben hep büyük liglerde ve büyük takımlarda oynamak istiyorum. Kariyer planım böyle ve değiştirmeyeceğim. İspanya, İngiltere gibi ülkelerin büyük takımlarında oynayamadığım zaman da futbolu bırakırım." "HAKAN ŞÜKÜR BİR EFSANE" Henry, "Türk futbolu denilince aklına ilk gelen isim kim?" sorusuna gülümseyerek "Hakan Şükür'den başka kim olabilir ki?" yanıtını veriyor. "Tekniğine ve beklenmedik anlarda attığı gollere hayranım. UEFA Kupası finalinde inanılmaz oynamıştı. Galatasaray'ın kupayı almasında en büyük pay onundu. Finalden önce Arsene Wenger defansı en az 100 kere "Hakan Şükür'e dikkat edin" diye uyarmıştı. Futbolda böyle birinci sınıf oyunculara her zaman rastlanmaz. Futbolu bıraktığını duyduğumda çok üzüldüm. O, efsane bir futbolcu, müthiş bir golcüydü." Hakan'dan sonra Hasan Şaş'a da hayran olduğunu belirten Henry, "2002 Dünya Kupası'nda onu izlemek büyük bir keyifti. Türkler'in ne kadar yetenekli, inatçı ve savaşçı oyuncular çıkarabileceğini göstermişti. Yüzündeki hırsı, kaybettiği topu tekrar almak için gösterdiği çabayı çok az oyuncuda bulabilirsiniz." "Bu iki ismi saymanda 2000 UEFA finalinin payı var mı?" diyorum. "O gün karşı karşıya oynadık. Ama ikisini de önceden biliyordum. Sonrasında da üst düzey performanslarını sürdürdüler. O finalle ilgili şunu gayet açık söyleyebilirim: Biz, Arsenal olarak favoriydik. Ama Galatasaray bizden daha çok istedi. Futbolda kadro kalitesi önemli ama istek, arzu, hırs da belirleyici faktörlerdir." "ANELKA SİZE BORÇLU" Anelka ve Ribery'nin Türkiye ve eski kulüpleri Fenerbahçe ile Galatasaray hakkında neler anlattığını Henry'e soruyorum: "Anelka'nın Fenerbahçe'de en sevdiği şey maç öncesinde tribünlerin kendisini çağırmasıymış. 'Tribünlere çağırıyorlar. Gidiyorum. Sonra taraftar 'Oooooooo' derken ben kolumu yumruk yapıp ileri geri hareket ettirince 'Oleeey oleeey oleeey' diye bağırıyorlar. Acayip keyifli' derdi. Ribery ise seyircinin muhteşemliğinden bahseder, 'O seyirciyi gördüğünde beşinci vites oynamak zorundasın. O destek dünyada tektir diyebilirim' diye anlatırdı. Bugün çok iyi iki takımda oynamalarında futbolun çok sevildiği Türkiye'de kendilerini bulmuş olmalarının çok önemli payı var."