'Hepimiz Charlie Hebdo'yuz, hepimiz Hrant'ız'

'Hepimiz Charlie Hebdo'yuz, hepimiz Hrant'ız'

Tanınmış aktivist ve yazar Angela Davis, Boğaziçi Üniversitesi’nde bugün (9 Ocak) gerçekleşen Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı’nı vermek için İstanbul'a geldi. Etkinlik öncesinde basınla bir araya gelen Davis, Charlie Hebdo’ya yönelik saldırının ardından gösterilen toplumsal dayanışma manzarasını, 2007’de katledilen Agos Gazetesi Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in kaybının ardından Türkiye’de kamuoyuna yansıyan görüntülere benzetti.

Evrim Altuğ'un Cumhuriyet'teki haberine göre, Davis şunları söyledi:

“Bu korkunç vahşet ve ölümler, içinde derginin editörünün de olduğu bu kayıplar açıkça, insanların empati duyguları ve dayanışma deneyimlerini ortaya koymalarına yol açıyor. Aslında 2007’de Türkiye’de yaşanan ve ellerde taşınan 'Hepimiz Hrant'ız' mesajında da bunu görmüştük. Tabii ki Hrant’ın ölümünün de ardında, tarihsel bir gerçekliği olan ‘jenosit’ mefhumunu beraberinde getirdiğini düşünmemiz söz konusu.

 

'Türkiye'de soykırımı tartışmak bile hayati tehlike'

 

Bu konuda Türkiye’de halen kamusal bir tartışma yapmak bile çok zor; çünkü hâlâ bu konuda yazıp çizmek isterseniz hayati tehlike söz konusu. Ayrıca umuyorum ki, Paris’teki olayın ABD’deki 11 Eylül saldırısına benzetilmesi girişimleri bu kez işe yaramasın.”

1980 ve 1984 yıllarında ABD’de Başkan Yardımcılığı için Komünist Parti’den aday olan Davis, Barack Obama’nın iktidarında izin verilen Occupy hareketinin, eğer Cumhuriyetçi rejim söz konusu olsa hiç yaşanamayabileceğine atıfta bulunarak, Obama’nın iki kez başkan seçilmiş olmasını övdü ve “Yeni zaferlere ihtiyacımız var” dedi.

 

'Liderliği, manifestosu, programı olmayan hareketler'

 

Angela Davis toplantıda ayrıca, son yıllarda yaşanan Occupy hareketi, Ferguson olayları, Gezi Direnişi ve Arap Baharı gibi kitlesel çıkışlara olan bakışını ise şöyle açıkladı:

“Bu tür hareketler, protestolar, Ferguson’daki şiddet vakaları ve New York’taki polis ölümleri, yeni teknolojik aygıtlar ve sosyal medyadan da etkilendi. Bizim bu anlamda yeni bir tarihsel konjonktürden gündeme bakmamız gerekiyor. Sosyal hareketlerin bizleri nasıl etkilediği, Occupy hareketi, Gezi Hareketi, İspanya’daki hareketlere bakınca, buralarda insanların hep, gündemde ne olduğunu birbirlerine sorduklarını, beklentilerini dayanışma halinde ortaya koyduklarını görüyoruz. Liderliği, manifestosu, programı olmayan hareketler bunlar.”