Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) verilerine göre dünyada her dört günde bir, bir gazeteci mesleki faaliyetleri nedeniyle öldürülüyor.
UNESCO Almanya temsilciliği tarafından Salı günü Bonn'da yapılan açıklamada, 2006 yılından bu yana toplam 1096 gazeteci öldürüldü. Sadece bu yıl içinde öldürülen gazeteci sayının 86 olduğu bilgisi verildi. Açıklamaya göre, 2006 yılından 2017'nin sonuna kadar 1010 gazeteci öldürüldü ve bu cinayetlerin sadece yüzde 10'u aydınlatılabildi.
UNESCO tarafından 2 Kasım Gazetecilere Karşı İşlenen Suçların Cezasız Kalmasının Önlenmesi Günü dolayısıyla yapılan açıklamada, öldürülen gazetecilere ilişkin son veriler yer aldı. Buna göre, 2017 yılında öldürülen gazetecilerin yüzde 55'inin silahlı çatışmaların yaşanmadığı bölgelerden olduğuna dikkat çekti.
2017 yılında Asya-Pasifik bölgesi gazeteciler açısından en tehlikeli yer oldu. Gazeteci cinayetlerinin yüzde 34'ü bu bölgede işlendi. Bunu yüzde 28 ile Latin Amerika ve Karayip bölgeleri izledi. Cinayetlerin yüzde 22'si Arap ülkelerinde, yüzde 7'sı ise Afrika'da işlendi. Gazetecilerin cinayete kurban gittiği bölgeler arasında Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ile Orta Avrupa son sırada yer aldı.
Gazeteciler açısından en tehlikeli olan ülkeler arasında ilk sırada Meksika bulunuyor. Geçen yıl Meksika'da 13 gazeteci öldürüldü. İkinci sırada yer alan Afganistan'da ise 11 gazeteci yaşamını yitirdi. Geçen yıl cinayete kurban giden gazetecilerin yüzde 90'ının da daha önceki yıllarda olduğu gibi yerel düzeyde çalışan gazeteciler olduğu belirtildi.
UNESCO Almanya'nın Başkanı Maria Böhmer, "Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinin herkesi şoke ettiğini" belirterek, özgür basının Avrupa'da bile tehdit edildiğini söyledi.
Malta'da gazeteci Daphne Caruana Galizia'nın ve Slovakya'da Jan Kuciak'ın öldürüldüğünü hatırlatan Böhmer, "toplumda farklı görüşlerin sadece tehdit altında olmayan basın sayesinde yansıtılabileceğini" ifade etti.
Gazetecileri hedef alan cinayetleri "alçakça" işlenen suç olarak nitelendiren Böhmer, "keyfi tutuklamaların, işkencenin, yıldırmanın ve araştırma malzemelerine el koymanın basın ve ifade özgürlüğü açısından kabul edilemez kısıtlamalar" olduğunu belirtti.
DW,KNA/JD,GA © Deutsche Welle Türkçe