Her şey daha iyi bir fotoğraf içindi!

Her şey daha iyi bir fotoğraf içindi!
T24 - Dünya basınının son dönemdeki en yetenekli foto muhabirleri arasında gösterilen Tim Hetherington ve Chris Hondros Libya’da hayatını kaybetti. Son yılların en yetenekli isimleri arasında gösterilen iki fotomuhabirinin Libya’da hayatını kaybetmesi dünya basınını yasa boğdu. Oscar’a aday gösterilen savaş belgeseli Restrepo’nun yönetmenlerinden ve Vanity Fair dergisinin muhabiri olan Tim Hetherington ile Pulitzer Ödülü’ne aday gösterilen Getty muhabiri Chris Hondros, önceki gün Muammer Kaddafi güçleriyle isyancılar arasındaki çatışmaları belgelerken öldü. Milliyet gazetesinde yer alan haber şöyle:Haberin peşinde öldülerSaldırı, Libya rejiminin sekiz haftadır Ortaçağ tarzı bir kuşatma uyguladığı Misrata kentinin Trablus Caddesi’nde meydana geldi. Tim ve Chris, arkasına saklandıkları duvara havan topu isabet etmesi sonucu yaralandı. İsyancılar tarafından kaldırıldıkları çadır hastanede, Tim kalp mesajına cevap vermeyerek 15 dakika içinde hayatını kaybetti, başından yaralanan Chris ise birkaç saat komada kaldıktan sonra öldü. Aynı saldırıda iki yabancı gazeteci daha yaralandı. Tim, hayatını kaybetmeden sadece bir gün önce Twitter’da “Libya’nın kuşatılmış kenti Misrata’dayım. Kaddafi güçleri ayrım yapmaksızın ateş açıyor. NATO’nun izi yok” demişti. İki gazetecinin ölümünün ardından Beyaz Saray, Başkan Barack Obama’nın “çok üzgün” olduğunu açıkladı. Vanity Fair dergisi ise Tim için yayımladığı başsağlığı mesajında şu ifadeleri kullandı: “Tim bulabileceğiniz en mükemmel savaş fotoğrafçısıydı. Şeytani derecede yakışıklı görüntüsü ve imkânsız gibi görünen cesaretiyle, hem kadınların hem erkeklerin gözdesiydi. 'Onun gibisi çok zor bulunur' Libya’da daha önce de El Hurra televizyonunun kurucusu Muhammed el Nabbus ve El Cezire kanalından Ali Hasan el Cabir hayatını kaybetmişti. ‘Fotoğraf için her şeyini verirdi’ ABD’nin gazetecilik alanında en saygın ödüllerinden Pulitzer’e aday gösterilmiş bir savaş muhabiri olan Chris Hondros, ‘fotoğraf için her şeyini veren’ bir gazeteci olarak tanınıyordu. Son olarak Getty Images için çalışan Chris, Kosova’dan Angola’ya, Sierra Leone’den, Afganistan, Keşmir, Batı Şeria, Irak ve Liberya’ya kadar neredeyse bütün savaş bölgelerinde çalıştı. Chris, Irak’taki ‘sıradışı cesareti ve girişimleri’yle, 2006’da dünyanın en prestjli savaş fotoğrafçılığı ödülü sayılan Robert Capa Altın Madalyası’na layık görülmüştü. Getty Images, dün Chris hakkında yayınladığı açıklamasında “Mükemmel kariyeri sırasında dünyanın en önemli ihtilaflarını fotoğraflarken hiç korkmadı ve Libya da bir istisna değildi” dedi. Chris, kariyerine yerel Fayetville Observer gazetesinde başlamış, daha sonra hayallerinin peşinden büyük gazetelerin ofislerinin bulunduğu New York’a taşınmıştı. Fayetville Observer gazetesinde  dün “Konu fotoğraf olduğunda her şeyini verirdi. Bazı insanlar tuttuğunu koparır, Chris de öyleydi” ifadesi kullanıldı. Chris evlenmeye hazırlanıyordu. Tim saldırıdan birkaç saat önce isyancıların yanında böyle görüntülenmişti.  Gerçek diye bir şey varsa ona en çok Tim yaklaştı Liverpool doğumlu ve Oxford Üniversitesi edebiyat bölümü mezunu olan Tim Hetherington, Darfur, Afganistan ve Liberya’da çektiği savaş fotoğraflarıyla birçok ödüle layık görülmüştü. Son olarak Vanity Fair dergisi için çalışan 41 yaşındaki Tim’in, Sebastian Junger’le birlikte çektiği ve Afganistan’ın en ölümcül vadilerinden Korengal’daki ABD askerlerinin hayatını konu alan ‘Restrepo’ adlı filmi bu yıl Oscar’a aday gösterildi. Tim, Sundance Film Festivali’nde de Büyük Jüri Ödülü’nü almıştı. ‘Dev gibi bir kalbi vardı’ Tim festivalde “Bu kadar çok çatışmaya tanık olduğunuz zaman duygusal bir dürüstlük arıyorsunuz. Bu dürüstlüğün sağ veya sol siyasetle alâkası yok. Mesele bu insanları oldukları gibi göstermek” diye konuşmuştu. BBC’nin fotoğraf editörü Phil Coomes,  Tim’i “Eğer gerçek diye bir şey varsa Tim ona herkesten daha çok yaklaşmıştı” ifadesiyle uğurladı. Tim’in ardından en yürek burkucu açıklama ise yakın arkadaşı Peter Bouckaert’tan geldi. “Tim’in muazzam bir saygınlığı ve dev gibi bir kalbi vardı” diyen Bouckaert, “Daha iki hafta önce Bingazi’de beraberdik. Somalili kız arkadaşıyla ne kadar harika bir ilişkileri olduğunu ve artık yavaşlayıp, çocuk yapmak istediğini anlattı” diye konuştu.