Türk Toraks Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Metintaş, dünya genelinde her yıl yaklaşık 2 milyon kişinin tüberkülozdan (verem) dolayı yaşamını yitirdiğini belirterek, "Üstelik tüberküloz basili, ilaçlara direnç kazanarak çok daha ciddi, çözülmesi daha zor bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır" dedi. Verem ölüm nedenleri arasında ilk 10’daVeremde düzenli ilaç kullanımına dikkatVerem 9 bin yıl önce de varmış‘Nüfusumuzun beşte birine verem mikrobu bulaşmış halde’Metintaş, 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, halk arasında verem olarak bilinen tüberkülozun tüm dünyada hala en önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu söyledi. Her yıl 24 Mart'ta tüberküloz hastalığına karşı ilgiyi arttırmak, toplumu bilinçlendirmek ve tüberkülozla mücadelede siyasi otoriteyi harekete geçirebilmek için çeşitli etkinlikler düzenlendiğini anlatan Metintaş, Robert Koch isimli bilim insanının "Mycobacterium tuberculosis basilini" tüm dünyaya 24 Mart 1882'de tanıttığını ve bugünün Dünya Sağlık Örgütü'nce (DSÖ) "Dünya Tüberküloz Günü" olarak kabul edildiğini anlattı. Metintaş, yıllarca bu hastalıkla mücadele edildiğini ve son 50 yıldır etkin şekilde tedavi edilebildiğini ifade ederek, "Buna rağmen günümüzde, hala sorun olma niteliğini sürdürmektedir. Tüm dünyada her yıl yaklaşık iki milyon kişi tüberkülozdan ölmektedir. Üstelik tüberküloz basili, ilaçlara direnç kazanarak çok daha ciddi, çözülmesi daha zor bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır" diye konuştu. "Türkiye'de de yaklaşık 15-20 milyon kişinin tüberküloz ile enfekte olduğunu (mikropla karşılaşmış)" ifade eden Metintaş, "Her yıl dispanserlere kayıtlı yaklaşık 20 bin tüberküloz hastası bulunmaktadır. Bunların 2 bini tedaviyi terk etmiştir ya da sonucu bilinmemektedir" dedi. Sağlık reformunun etkisi Türk Toraks Derneği Tüberküloz Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Serir Özkan da DSÖ'nün ilk defa bir hastalıkla ilgili 1993'de acil durum ilan ettiğini anımsatarak, tüberkülozla mücadele edebilmek için kontrol programı olarak "Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisinin (DGTS)" tüm ülkelere önerildiğini söyledi. Son 20 yıldır dünyanın değişik ülkelerinde uygulanan "sağlık reformunun, gerekli önlemlerin alınmadığı birçok ülkede tüberküloz kontrolünü ciddi anlamda olumsuz yönde etkilediğini" öne süren Özkan, şunları söyledi: "Örneğin, ABD'nin New York kentinde, 1970'lerde veremin artık önemli olmadığı düşüncesiyle bütçesi kısılıp, sistem içerisinde tüberküloz kontrol programı uygulamaları azalınca yüz bin nüfusta 20'nin altında olan tüberküloz insidansı 1990'larda yüz binde 50'nin üzerine çıktı. Rusya'da ise 1990'da yüz binde 34 olan tüberküloz insidansı, 2000'li yıllarda yüz binde 100'ü geçti ve hala tüberküloz kontrolünde büyük sorunlar yaşanmaya devam etmektedir." ‘Hasta yönetiminde temel sorumlu birim VSD olmalı’ Özkan, son yıllarda Türk Toraks Derneği'nin Türkiye'de tüberküloz kontrolüyle ilgili başarılı çalışmalar yaptığını, bu yıl da "Verem ile savaşta en büyük desteğim; Dispanserim" sloganıyla etkinliklere devam ettiklerini bildirerek, "DGTS'nin kabul edilmesi, bu konuda politik kararlılık oluşması sevindirici gelişmelere örnektir" dedi. Verem Savaş Dispanserlerinin, Türkiye'de Cumhuriyet ile yaşıt olduğunu ifade eden Özkan, bu merkezlerin tüberküloz hastalığı konusunda bilgi ve deneyim anlamında özelleşmiş bir kurum olduğunu kaydetti. Özkan, birinci basamak sağlık kuruluşları olan sağlık ocaklarının, Aile Sağlığı Merkezleri'nin ve Toplum Sağlığı Merkezleri'nin ise tüberküloz konusunda deneyimleri olmadığını bildirdi. Verem Savaş Dernekleri dışındaki diğer birinci basamak kurumlarının, tüberkülozlu hasta takiplerinde, doğrudan gözetimli tedavi uygulamalarında, temaslı taramalarında ve tüberküloz tanısı konmasında Verem Savaş Derneği ile beraber çalışması gerektiğini belirten Özkan, şunları kaydetti: "Tüberkülozlu hasta yönetiminde temel sorumlu birim VSD olmalıdır. Bu hizmetlerin bölünerek hastanelere ve VSD dışı birinci basamak sağlık kuruluşlarına dağıtılması durumunda, tüberkülozlu hasta yönetimi ve tüberküloz kontrol programı açısından ciddi zayıflıklar oluşacağından VSD'lerinin varlıklarının güçlendirilerek sürdürülmesi çok önemlidir. Değişen sağlık sistemi içinde eğitimli ve deneyimli VSD çalışanlarının da tüberküloz kontrolüne yaptıkları katkıları sürdürülmelidir. Bunun için ekonomik ve sosyal koşullarının düzeltilmesine ihtiyaç vardır. Verem savaşı personeline geçici görevlendirme yapılmaması ve başka kurumlarda nöbet ya da diğer nedenlerle çalıştırılmaması gereklidir. VSD'de çalışan sağlık çalışanları sertifikasyona sahip olmalı, maddi olarak benzer birinci basamak çalışanlarına göre mağduriyetleri önlenmelidir." Doç. Dr. Serir Özkan, Türk Toraks Derneği'nin Türkiye'de uygulanmakta olan sağlık reformu içerisinde tüberküloz kontrolünün daha başarılı bir şekilde yürütülmesi için öneri paketi hazırladıklarını sözlerine ekledi.
(AA)