Türkiye “yargısız infaz” kavramı ile esas olarak 80 sonrasında tanıştı. Başlangıçta “sol” örgüt evlerine yapılan baskınlar için kullanıldı bu kavram.Daha sonra Türk siyaset ve hukuk literatüründe oldukça geniş bir kullanım alanı buldu. Son günlerde de sıkça gazetelerin birinci sayfalarında devlet yetkililerinin, dini cemaat liderlerinin, spor kulübü yöneticilerinin yargısız infaza hedef olduklarına ilişkin açıklamalarına rastlanıyor. Bunlar arasında şu üç açıklama özellikle dikkat çekiyor: GENELKURMAY BAŞKANLIĞI /(20 Ocak): Evinde ölü bulunan emekli Albay Abdülkerim Kırca’yı hedef alan yayınlarla ilgili olarak: “Yargılama sürecinde sorumlu ve duyarlı olması gereken kesimlerin özen ve hassasiyeti göstermesi gerekirken, kişi ve kuruluşların adeta “YARGISIZ İNFAZ EDİLEREK” suçlu ilan edilmesi, temel insan haklarına aykırı olduğu gibi hiç bir hukuki ve ahlaki kuralla da bağdaşmamaktadır.” BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN/ (23 Ocak): Emekli Albay Kırca’nın ölümünden sonra çıkan haberleri ve bazı Ergenekon haberlerini ima ederek: “Devam eden bir yargılamayla ilgili olarak görüş ve yorumda bulunmak, insanları suçlu veya suçsuz ilan etmek açık bir hukuksuzluktur ve ciddi bir suçtur. Özellikle medyada “YARGISIZ İNFAZ” görüntüsü veren haber ve yorumların çıkmasını son derece yanlış bulduğumu başından itibaren söylüyorum.” FETHULLAH GÜLEN/24 Ocak): Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın polis örgütünde Fethullahçı yapılanma olduğu yolundaki açıklaması üzerine avukatı Orhan Erdemli’nin Zaman gazetesine yaptığı açıklamadan: Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin en son oybirliğiyle aldığı beraat kararının Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca onaylandı. Bu çerçevede söz konusu yayınlar tamamen hukuka aykırı olduğu gibi, kesinleşmiş bunca karar karşısında ‘YARGIYA RAĞMEN İNFAZ” anlamına gelmektedir.”