Hesap vermekten kaçmayız ANKARA (A.A)

-Hesap vermekten kaçmayız ANKARA (A.A) - 02.01.2012 - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Birgül Ayman Güler, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun, ifade vermesiyle ilgili olarak, ''Hesap vermek, namuslu görevlerdendir. Dolayısıyla CHP'nin hiçbir mensubu, yargı önünde hesap vermekten kaçmaz. Ancak karşı karşıya kaldığımız şey, yargı ve yargıya hazırlık yapan adil adli kovuşturmalar değildir'' dedi. CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. Güler, toplantının ardından düzenlediği basın toplantısında MYK'da ele alınan konular hakkında bilgi verdi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Birgül Ayman Güler, Gazze'deki Filistin Hükümetinin Başbakanı İsmail Haniye'nin randevu talep ettiğini ve yarın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşeceğini belirtti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun, şüpheli sıfatıyla bugün ifade verdiğini ve serbest bırakıldığını anımsatan Güler, Kılıçdaroğlu'nun, Kocaoğlu'nu aradığını, desteklerini ve her zaman onun yanında olduklarını ifade ettiklerini aktardı. Güler, ''Hesap vermek, namuslu görevlerdendir. Dolayısıyla CHP'nin hiçbir mensubu, yargı önünde hesap vermekten kaçmaz. Ancak karşı karşıya kaldığımız şey, yargı ve yargıya hazırlık yapan, adil adli kovuşturmalar değildir'' diye konuştu. Barbaros Dinçer'in, CHP Gençlik Kolları Genel Başkanlığı görevini üstlendiğini kaydeden Güler, Kadın Kollarında da geçici Merkez Yürütme Kurulu ile çalışmalarını sürdürmeye başladıklarını söyledi. -''Van'da yaraların sarılamadığını gördük''- Van depreminin üstünden yaklaşık 2 buçuk ay geçtiğini ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile MYK üyelerinden bir grubun, yılbaşını Van'da geçirdiğini hatırlatan Güler, oradaki konteynerleri ve çadırkentleri gördüklerini, yetkililerden bilgi aldıklarını belirtti. Güler, depremin üzerinden 2 buçuk ay geçmiş olmasına karşın yaraların sarılamadığını gördüklerini, Van Valisi Münir Karaloğlu'nun verdiği bilgiye göre, nüfusun yüzde 30'unun göçtüğünü ve bunun 180 bin kişi demek olduğunu ifade ederek, ''Bu gerçekten de son derece büyük bir olaydır. Ama bu olayın arkasında siyasi yetersizlik vardır. Zaten bu büyük olayı daha da büyük ve önemli kılan, bu siyasi yetersizlik sorunudur'' dedi. Çadırkent, konteyner ve hasar gören evlerin yeniden yaşanabilir hale getirilmesi bakımından bir eşgüdümsüzlük ve hesapsızlık olduğunu gördüklerini ileri süren Güler, afetzedelerin barınma sorununun, 2 buçuk aya yakın süre geçmesine karşın, kış şartlarında devam ettiğini ifade etti. İşletmeler açısından da çok önemli sorunların bulunduğunu belirten Güler, deprem yaralarının hızla sarılması için kentsel ticaretin hızla iyileştirilmesi gerektiğini, KOSGEB çerçevesinde esnafa sağlanan olanakların ise son derece yetersiz olduğunu saptadıklarını aktardı. Afetzedelerin sağlık hizmetlerinin çok düşük seviyede görülebildiğini savunan Güler, Milli Eğitim Bakanlığının da afet durumunda öğretim yaşamında bir an önce normalleşme çalışmaları yapması gerektiğini gördüklerini belirtti. Van'daki kiracıların durumlarına da değinen Güler, ''Kiracılarının afet sonrasında yaşamlarını sürdürmeleri, ev sahiplerine göre bir kat daha zor. Afet ve imar hukukunda bu düzenlemelerin yapılması gerektiğini saptadık'' diye konuştu. -''Gençler, kaçakçılık şebekelerinin elinde oyuncak haline getirildi''- Uludere'ye gitmek için helikopter tahsis edilmediğini, karayolu ile buraya gidildiğini ve bir trafik kazası yaşandığını anımsatan Güler, ''Bu, hükümetin toplumsal sorunlara dahil olma, çözüm yolunu gösterme, ortak aklı harekete geçirmek isteyen muhalefete ne tür engeller çıkardığının da bir başka göstergesi oldu'' ifadelerini kullandı. ''Uludere olayı, hükümetin bir an önce, hem yaslı ailelere hem Türkiye ve dünya kamuoyuna hesap vermek zorunda olduğu bir olay olarak tarihimize geçti'' diyen Güler, ''Uludere ile ilgili bilgilerin net bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmamasından, başından bu yana rahatsızlık duyduklarını'' aktardı. Güler, hükümetin, Uludere olayıyla ilgili gerçekleri, kamuoyuyla tatmin edici bir şekilde paylaşmasını umduklarını söyledi. TBMM'nin çalışma biçimini değiştiren İç Tüzük değişikliği girişimini de bugünkü MYK toplantısında görüştüklerini bildiren Güler, ''Hükümetin, TBMM'yi baypas etmek istediğini'' ileri sürdü. Güler, ''Şimdi bir iç tüzük değişikliği ile TBMM'nin, arta kalan hareket alanının da daraltıldığına tanık oluyoruz. Öyle görünüyor ki hükümet, TBMM'nin muhalefetinin, öneri sunma, soru sorarak yürütmeyi denetleme yetkilerini kısıtlamak istiyor'' görüşünü savundu. Birgül Ayman Güler, ''CHP MYK olarak, bu çoğunluğun zorbalığı olan girişimi kınıyoruz. Bunun kabul edilmemesi gerektiğini söylüyoruz'' dedi. Irak sınırındaki olayla ilgili olarak, ''18-20 yaşında, okuma isteklisi gençlerin, kaçakçılık şebekelerinin elinde oyuncak haline getirildiğini'' öne süren Güler, ''Biz hükümetin sorumluluğunun, yalnızca Uludere olayının gizlerini açıklamakla sınırlı olmadığı kanısındayız. Uludere olayındaki sorumluluk, hükümetin mevcut iktisadi ve toplumsal politikalarıyla bağlı bir sorumluluktur'' diye konuştu. -Sorular- Bir basın mensubunun ''Helikopter tahsis edilmemesine ilişkin tatmin edici bir açıklamanın yapılıp yapılmadığını'' sorması üzerine, Güler, bu konuda tatmin edici bir açıklamanın gelmediğini belirterek, ''Hükümete, hükümet yetkililerine sormak gerekiyor, bu sorunun cevabını'' yanıtını verdi. ''CHP'nin Uludere olayına ilişkin oluşturduğu araştırma komisyonu''na ilişkin bir soru üzerine ise Güler, CHP'nin, TBMM'ye, Uludere araştırma komisyonu kurulmasını talep ettiğini söyledi. Güler, bunun, CHP Grup Başkanvekilliğinin yönetiminde gerçekleştirilecek çalışmalardan biri olduğunu kaydetti. ''Parti içi muhalefete ilişkin'' bir soruyu Güler, ''Tüzük değişikliği için bir olağanüstü tüzük kurultayı istekleri çeşitli defalar dile getirilmişti. Bu yönde Parti Meclisi'nde de bunun bilgisini vermiştik zaten. İstekler olmuştu. Demokratik haklardan biridir. Belli sayıları olan bir süreç. Elbette bu imzalar toplanabilir. O süreci hep birlikte göreceğiz. Biz, kongre takvimimizi açıkladık. Dolayısıyla olağan kurultay takvimimizi açıkladık. Bütün gücümüz, şimdi bu sürece aslında yoğunlaşmış durumda diyebilirim'' diye yanıtladı. -''Haberal için bir gizli plan yok''- ''CHP'nin, Mehmet Haberal'ı kurtarmak için gizli bir plan üzerinde çalıştığı'' iddialarının sorulması üzerine ise Güler, şunları kaydetti: ''Biz gizli plan yapan siyaset gruplarından değiliz. Yapmak istediğimiz her şeyi açıkça söylüyoruz. Yaparken de her adımda, hatta bazen işler daha mutfaktayken bile galiba basın mensuplarına bunun bilgisini sunuyoruz. Biz tabii ki yalnızca Sayın Haberal'ı değil, aynı zamanda Sayın Mustafa Balbay'ı ve bizi bütün dünyada çok zor duruma düşüren, mazbatasını almış, yani milletvekili olmuş kişinin, hapishanede haksız yere tutulması konusunu, bir an önce çözmek istiyoruz. Bunun için de çok çalışıyoruz. Aylardır çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bir gizli plan yoktur.''