'Heyecansız, samimiyetsiz ve sahiplenilmeyen bir program'

'Heyecansız, samimiyetsiz ve sahiplenilmeyen bir program'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı ekonomik paketin hiçbir yenilik taşımadığını söyledi. Böke, “Heyecansız, samimiyetsiz ve sahiplenilmeyen bir program” dedi.

Paketin özünde 13 Haziran 2013’te Resmi Gazete’de yayınlanmış olan 10. Kalkınma Programının aynen tekrarından ibaret olduğunu söyleyen Böke, Davutoğlu’nun sunumu için de, “Heyecansız, samimiyetsiz ve sahiplenilmemiş” yorumunu yaptı.

Türkiye’nin ihtiyacının 25 maddelik değil, tek maddelik program olduğunu vurgulayan Böke, “Bu tek madde de iktidarın ve sergilediği zihniyetin değişmesi ve yerine CHP iktidarının gelmesidir” dedi.

Böke programa ilişkin şu tespitleri yaptı:

10. Kalkınma Planı’nın tekrarı: Sayın Başbakanın açıkladığı program için en genel çerçevede, ‘hiçbir yenilik içermediği’ söylenebilir. 13 Haziran 2013’te Resmi Gazete’de yayınlanmış olan 10. Kalkınma Planı’nın aynen tekrarını sundu da denilebilir. Söylenebilecek en önemli şey; heyecansız, samimiyetsiz ve sahiplenilmeyen bir sunumdu. Bunun arkasındaki neden de programın sahiplenilmemiş olmasıdır.

AKP’yi AKP’den kurtarma temennisi: 12 yıldır iktidar olan bir siyasi iradenin kendi tercihleriyle ortaya çıkan sorunlar demetinin sergilendiği ve bir bakıma ‘kendilerini kendilerinden kurtarmayı’ temenni ve vaat eden bir program ile karşı karşıyayız. Bu da kendi içinde başlı başına bir çelişkidir zaten. Başbakanın ‘biz zaafımızı biliyoruz’ demesi de zaafın kendileri tarafından yaratılmasının bir sonucudur.

Tek samimi nokta, ‘Ekonomi kurtarılmaya muhtaç’ itirafı: Belki de Davutoğlu’nun sunumundaki tek samimi nokta; zaman daraldığı için gazetecilerden soru alırken, ‘Türk ekonomisini kurtaracak soruyu soracaksınız’ demesiydi. Bu da Türk ekonomisinin kurtarılmaya ihtiyacı olduğunun zımni kabulüdür. Ayrıca birkaç kere ‘bu bir temenni dokümanı değildir’ vurgusu yapması da bunun aslında bir temenni belgesi olduğunun kendilerince de bilindiğinin göstergesidir.

İnsansız program: ‘Reel Sektör’, ‘Makro Ekonomik Politikalar’ ve ‘İnsani Kalkınma’ şeklindeki üç ayağa dayandırılan programın bir bütünsellik taşıdığı tezi de geçerli bir yaklaşım değildir. Eğer bütünsel bir program ise niçin ayrı ayrı günlerde açıklanıyor? Ayrıca insani kalkınmayı barındıran bir program açıklandığı söylemi de gerçekçi değildir. Çünkü program sunumunda insani ögeler yoktu. Dikkat edilirse sunumun içeriğinde ne kadın ne de gençler vardı.

İhtiyaç tek madde, iktidarın değişmesi: Programı toplam bin 250 maddelik eylem planı olarak açıkladılar. Bunun başka ülkelerce de yapıldığını ifade ettiler. Oysa bilindiği gibi; böylesine çok alt başlıklı eylem planlarıyla yola koyulan ülkelerin hiçbirisi ekonomik başarıya ulaşamamıştır. Bugün Türkiye’nin de asıl ihtiyacı olan böyle 25 tane değişim programı değil, tek maddelik bir programdır: Bu da iktidarın ve sergilediği zihniyetin değişmesi; yerine de gerçek sosyal devleti yaşatacak olan CHP’nin iktidar olmasıdır. Karşı karşıya olduğumuz asıl mesele de budur.