‘Talep canlanmadan hükümetler desteği çekerlerse, krizin başlangıcından bugüne kadar tüm yapılanlar boşa gidebilir; işsizlik daha da artar’ Sabancı Vakfı’nın Birleşmiş Milletler Temsilcilikleri ve İçişleri Bakanlığı ile birlikte “Kadın Dostu Kentler” yaratmak amacıyla 6 pilot ilde yürüttüğü Hibe Programı’nın deneyim-paylaşım toplantısı için Nevşehir’deyiz.
Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın çağrısıyla 3 yıl önce izlemeye başladığım bu müthiş projenin Urfa, Kars, İstanbul ve Trabzon’daki toplantılarının hiçbirini kaçırmadım. Ve son 1 yıl içinde yapılanları Nevşehir’de dinledikten sonra iyice ikna oldum ki, kentlerde cinsiyet ayrımcılığını azaltmayı hedefleyen bu program, Türkiye’de sosyal sorumluluk adına bugüne kadar yapılmış, en kapsamlı ve sonuç alıcı uygulamadır. Ayrıntılarını yarın anlatacağım.Projenin ruhuna uygun olarak sadece kadın gazetecilerden küçük grubumuzla Nevşehir’e giderken uçakta, Güler Hanım’ı Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı şapkasıyla da konuşturduk.Dünyanın en güçlü 5 kadını arasında yer alan Sabancı’nın, küresel krizle ilgili değerlendirmelerini dinlerken, onun IMF’nin yeni görevi olan “G-20 ülkeleri koordinatörlüğü”ne büyük önem verdiğini farkettim.
Sabancı’nın en büyük kaygısı, borsalardaki yükselişe aldanarak, ekonomiye sağlanan devlet desteklerinin zamanından önce çekilmesi. 10 bin metre yükseklikteki sohbetimizden önemli satır başlarını, Güler Sabancı’nın kendi cümleleriyle aktarıyorum:
G-20 birlik oldu
“Bir yıl önce küresel finans sisteminin çökmesine tamamen yolaçacak, bugüne kadarki en büyük kriz mi diye düşünüyorduk. G-20 ülkeleri, bu korkunun da etkisiyle iyi çalıştı. Kimi hükümet krize daha hızlı müdahale etti, kimi hükümet geç harekete geçti; ama G-20, ana politikalarda birlik olmayı başardı.
Fazla kapasite sorunu
Dünya büyük bir felaketi önledi, ama ciddi bir daralma yaşandı. Ciddi fazla kapasiteler var. Asya’nın ağırlığı ve dünya ekonomisindeki belirleyici rolü arttı. Arz-talep dengeleri yeniden kurulacak...
Toparlanma yok
Şimdi daha hassas bir döneme giriliyor. Hiçbir yerde toparlanma yok. Toparlanma başladı demek için henüz çok erken. Borsaların toparlanmış olması, ülkelerin toparlanmış olduğu anlamına gelmez.Amerika borsanın toparlanmasıyla moral buluyor, çünkü borsası derin. Bizim gibi ülkelere de moral veriyor, ama ekonomiye etkisi olmaz. Çünkü bizim borsanın derinliği yok.
Krizden çıkış farklı
ABD ve Çin devasa paketler açtı. İngiltere’de ve Avrupa’da devletleşen bankalar ve birçok ekonomide gördüğümüz ciddi paketlerle, finansal sistemin çökmesi önlendi. Şimdi bu devlet desteklerinin ne zaman sona ereceğine ilişkin hararetli bir tartışma var. Bütün ülkelere uyan tek tip bir model yok. Nasıl ki krizle mücadele için ülkeler bazında farklı destekler sağlandıysa, destekler çekilirken de farklı uygulamalar olacak.
IMF’nin yeni rolü önemli
G-20 ülkelerinde exit stratejilerinin (devlet desteklerinin geri çekilmesi) koordinasyonunu IMF yapacak. Bugüne kadar yapılanların heba olmaması için, exit stratejilerinin zamanlaması çok önemli. G-20 içinde her hükümet, kendi ülkesinin koşullarına göre krizde verdiği destekleri farklı zamanlarda çekecek, farklı reçeteler uygulayacak. Ama bunlar, koordineli biçimde yapılmalı. Bunu izleme görevi IMF’ye verildi. IMF’nin yeni görevi, küresel krizden çıkış için çok önemli.
Talep canlanmadan asla
Exit stratejilerinin uygulanması için henüz çok erken. Mütevazı oranlarda da olsa önce büyüme gerçekleşmeli ve hatta istikrar kazanmalı. Reel canlanmanın inandırıcı göstergeleri ortaya çıkmadan, talep harekete geçmeden hükümetler desteği çekerlerse, bugüne kadar tüm yapılanlar sıfırlanır. Dünya zaten anormal bir işsizlikle karşı karşıya; o takdirde işsizlik daha da artar.” Destek toplam 10 trilyon TL
IMF-Dünya Bankası’nın İstanbul toplantılarını izlemiş bir gazeteci olarak, Sabancı’nın değerlendirmelerini destekleyecek birkaç noktayı belirtmek istiyorum:
Bu kriz ilk kez, kalkınmış ülkelerin kriziydi. Küresel finansal sistem tümüyle çökmesin diye, devletler tarafından sisteme toplam 10 trilyon dolar pompalandı. Bu arada G-20 ülkeleri de belli politikalarda anlaştılar. Şimdi her ülke IMF’ye 6 aylık periyotlarda belli veriler gönderecek; IMF de hepsini altalta koyup G-20 kararlarından sapma olduğu takdirde hem ilgili ülkeyi, hem de G-20 üst yönetimini uyaracak.