Hidayet Karaca'nın tahliye talebi reddedildi

Hidayet Karaca'nın tahliye talebi reddedildi

El-Kaide ile bağlantılı olduğu öne sürülen Tahşiye örgütüne kumpas kurdukları iddiasıyla yargılanan polislerin ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın yargılandığı davada tahliye talepleri reddedildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, aralarında Yurt Atayün, Ömer Köse, Ali Fuat Yılmazer, Ertan Erçıktı gibi emniyet müdürlerinin olduğu 9’u polis ve Hidayet Karaca ile tutuksuz polis ve avukatlar hazır bulundu.

Cihan Haber Ajansı’nın haberine göre, 333 sayfalık iddianamenin okunmasının ardından tahliye talepleri alınmaya başlandı. Karaca’nın avukatlarından Fikret Duran, “Tahşiye iddianamesini yazan savcı Hasan Yılmaz'ın, iddianamede Karaca lehine delilleri bilinçli olarak sakladığını anlatıyor. Biz Anayasayı, kanunları Hidayet Karaca için bir türlü uygulatamadık. Başka bir kanun veya mevzuat varsa oraya başvuralım. Biz kanunların Hidayet Karaca için de uygulanmasını ve tahliyesini talep ediyoruz" dedi.

Avukatların savunmalarının ardından söz alan Emniyet Müdürü Ahmet Öztürk ise "Hakimlik sorgum yapılmadan tutukladım. Yalnızca emniyette ifade verdim ve tutuklandım. Eşim bir yıl önce vefat etti. 7 yaşındaki oğlum psikiyatrik tedavi görüyor. Eşimin üvey annesinin yanında kalıyor. 'Kaçma şüphesi var' deniyor. Siz bu durumda olsaydınız kaçar mıydınız hakim bey?" diye sordu.

Daha sonra söz alan Hidayet Karaca, “Eğer terör örgütü kurup yönetmişsem, eşim, çocuklarım burada, Allah bütün sülalemle canımı alsın. Polis fezlekesi, savcı iddianamesini görünce korktum. Bir gizli tanıkla Türkiye'de tutuklanmayacak kimse yoktur. Başbakanla, bakanlarla ya aile dostuyum ya da yakın ilişkim var. Yüzlerce sahneden bir sahnede geçen tek kelime ile mi terörist oldum. Yapılan operasyonlar beni ilgilendirmez. Doğru veya yanlış, polisler yapmış. Kaçma şüphem yok. Hadi Salihoğlu arkadaşımdır. Çok defa görüştüm. Adliyeye gelip ‘Hadi abi benimle ilgili birşey varsa geleyim’ dedim. Aradı başsavcı vekilini ‘hayır seninle ilgili yok’ dedi. Yalan benim için küfür sıfatıdır. Bu şuurla söylüyorum. Ben bir yalanın küfür sıfatı olduğunu biliyorum ve bundan dolayı da ahirette hesap vereceğimi bilerek yaşıyorum. Tahşiye davasında talimat alan da veren de var. Oğuz Kaan Köksal, TV'de 'talimatı ben verdim' dedi. Bizi medya haberleriyle mi yargılıyorsunuz. Medya doğru da yanlış da yapabilir. Hakimler ana dosyadan sorumludur. STV haftalık 5 dizi yapıyor, bunlar yaklaşık 2000 sayfa yapar. Ben bütün bunları incelesem, geriye kalan binlerce işi nasıl yapacağım?” şeklinde konuştu, 

 

Duruşmaya 23.30 sıralarında ara varan mahkeme, daha sonra açıkladığı kararında tahliye taleplerini reddettiğini belirtti.