Hikmet Şimşek ölümünün 10. yılında unutuldu!

Hikmet Şimşek ölümünün 10. yılında unutuldu!

HÜLYA KARABAĞLI / ANKARA T24 Yaşamı boyunca klasik müzik alanında ilklere imza atan,  uluslararası festivaller ile orkestraları yöneten, ölümünden sonra kadavrasını bilimin incelemesine açan Hikmet Şimşek ölümünün 10. Yılında dün unutuldu.  Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara Devlet Opera ve Balesi ‘ADOB) ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO)’nın dünkü resmi programlarında Hikmet Şimşek’le ilgili bir gündem yer almadı. Şimşek’in ressam eşi Nihal Şimşek T24’e,  “ Eşim Hikmet Şimşek’in anılmaya ihtiyacı mı var? Ama, Türkiye kendi değerlerini unutuyor. Unutturuyor. Hikmet Bey gibi bir değeri yaşatmak devletin kendi onurudur” dedi.

'Yaşarken müziğiyle ülkesine, ölümünde kadavrasıyla bilime'

2001 yılında vefat eden dünyaca ünlü müzik adamı, orkestra şefi Hikmet Şimşek’le ilgili başkentte bir anma etkinliği düzenlenmedi.  T24’ün sorularına Nihal Şimşek,  “Ülkesine yaşarken müziğiyle, ölümünde ise kadavra olarak bilime hizmet etti” dedi. Hikmet Şimşek’in son nefesine kadar  ‘Ülkeme borcumu ödeyemedim” dediğini anlatan Nihal Şimşek, eşini yaşatmak için kendi olanaklarıyla son 9 yılda sergiden konsere kadar bir dizi etkinlik düzenledi.  Eşine ithaf ettiği fırçasından düzenlediği resim sergileri açtı. Eserlerini satışa sunmadı.

 Kadavrasını bilime açtı, hastane hatırlanması için bir köşe düzenlemedi

Hikmet Şimşek, ölümünden sonra bedenini kadavra olarak bilime açtı.  Ancak, hastane sanatçıyla ilgili bir’ anı köşesi’ düzenlemedi. Hastaneye gelenler Hikmet Şimşek’in bu cesur tavrını bilmiyor.

TRT’de çocuklar için yıllarını verdi

Türkiye, onu pazar günleri TRT-1 ekranında yönettiği Pazar Konseri’ ile daha yakından tanıdı. Programda, çocuklara ve her yaş gurubuna çalacağı parçaları anlatarak sevdirdi. Ankara Radyosu Oda Orkestrası ile Çok Sesli Korosu'nun ve televizyon müzik bölümünün kurulmasına hizmet etti. İzmir, Çukurova ve Bursa Devlet Senfoni Orkestralarını kurdu.

Nihal Şimşek: 9 yıldır etkinlik yaptım. Artık yoruldum.

Ölümünden sonra eşiyle ilgili anma etkinliklerini Nihal Şimşek üstlendi.  Eşini yaşatmak için bir dizi programlar yaptı. Devletten bir kuruş talepte bulunmadı.  Resmi anma programları olup olmamasına aldırmadan ünlü eşi için mücadele etti. “ 9 yıldır konser programları yaptım. Sergiler açtım.  Broşürler hazırladım,  onunla ilgili şeyleri sergilemeye çalıştım. Artık yoruldum” diyen Nihal Şimşek, “Hikmet Şimşek’in anılmaya ihtiyacı mı var. Hikmet Bey gibi bir değeri yaşatmak devletin onurudur. Ama Türkiye, kendi değerlerini unutuyor. Unutturuyor”.

'Devlet düşünecek'

“Anma etkinlikleri, programı, bir değeri yaşatmak devletle ilgili bir şey. Ben, niye teklif edeyim” diyen Şimşek, “ Sonuçta,  onların bana söylemesi  ve etkinliklere davet etmesi lazım” diyor.

Nihal Şimşek’i eşi konusunda kimse durduramadı.  İki yıl önce eşinin doğduğu  Siirt’in Pervari İlçesi’nde sergi düzenlendi.  Şimşek, “ Mayın var gitme dediler. Ama geri adım atmadım. Sergiyi düzenledim”.

 ‘Sesiz sedasız evde baş başayız’

 “Bu yıl artık evdeyiz.  Evimizdeyiz. Sessiz sedasız baş başayız” diyen Nihal Şimşek, “10. Yılda baş başa kaldık”.

 

Nihal Şimşek’in,  “ Devlet Çok Sesli Korosu”na  “ Hikmet Şimşek”  adının verilmesine ilişkin başvurusu kayboldu. ‘Hikmet Şimşek Haftası’ düzenlenmesi,  bir sokak ya da  caddeye isminin verilmesine ilişkin  önerileri  karşılık bulmadı.

1924 yılında Siirt'in Pervari ilçesinde doğan hikmet Şimşek, müziğe ilgisi nedeniyle 1946 yılında Harp Okulu'ndan ayrılarak Ankara Devlet Konservatuarı'nın kompozisyon bölümüne girdi. E.Zuckmayer ve Ferit Alnar ile çalıştıktan sonra Adnan Saygun'un öğrencisi oldu. 1953’te mezun olan ünlü sanatçı aynı konservatuara öğretmen olarak atandı. Konservatuar orkestra ve korosunu yöneterek şefliğe ilk adımını atan Şimşek, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nı (CSO) başarılı bir şekilde yönetince dikkatleri üzerine çekti ve yurt dışına kursa gönderildi. 1959 yılında yurda döndü ve 25 yıla yakın bir süre boyunca CSO’daki şeflik görevinin yanı sıra, Ankara Devlet Konservatuarı'nda öğretmenliğe de devam etti. Evrensel müziğin yayılmasında öncülük  yaptı. Yurtdışında 200 kadar konserin büyük çoğunluğunda Türk eserlerinin   tanınmasını sağladı. Yurtdışında plak kaydı yapan ilk orkestra şefi olarak biliniyor.