Sabah yazarı Hilal Kaplan, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından gazetelerde çıkan haberlerle ilgili olarak "Yani bazılarının 'yandaş' dediği medyanın darbeye 15 gün kala yer verdiği konularabaksanız, Bizans yıkılırken meleklerin cinsiyetini tartışan ruhban sınıfıyla dalga geçmekten imtina edersiniz. Bugün de benzer bir yaklaşım söz konusu. Sanki iki ay önce FETÖ'nün gerçek yüzününinkâr edilemez biçimde ifşa olduğu bir darbeyi atlatmamışız, vatanın işgalinin kıyısından dönmemişiz gibi bir hal üzere yazılıp çiziliyor. Ya FETÖ'cülerin Gülen'in sümüklü mendiliyle ne yaptığı tartışılıyor ya da yine aynı kısım yazar tayfası, FETÖ'ye yönelik temizlik operasyonlarını toptan zan altında bırakmaya girişiyor" dedi.
Hilal Kaplan'ın "Devletin en büyük desteği sizsiniz" başlığıyla yayımlanan (19 Eylül 2016) yazısı şöyle:
17-25 Aralık operasyonundan kısa süre sonra, paralel yapıya dair savunma kalkanı tedricen indirilmişti. Açık bir yargı darbesi girişimi, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yakın görünen kâlemler eliyle sulandırılmaya, 'halk yolsuzluğu görüyor' gibi hedefi belirsiz ithamlarla tahfif edilmeye ve en sonunda 'her şeyi de paralele bağladılar' ucuzluğuna indirgenmeye başlanmıştı ki FETÖ darbe yaptı.
Aynı kâlemlerin, devleti tekeline aldığını iddia ettikleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da aynı darbeyle nerdeyse suikasta kurban gideceğini, sözde hâkim olduğu 'devlet'ten kendisine hiçbir uyarı gelmediğini de hatırlatalım. Ayrıca darbeye bir ay kala, aynı yazarların, Erdoğan'ın Ak Parti Kongresi'ne hitabı yayınlanırken topluluğun ayağa kalkmasını ülkenin en büyük meselesi yaptıklarını, kendileri gibi Cumhurbaşkanı'na 'bir adım geride durmasını' tavsiye etmeyenlere de 'Erdoğan'ın sizin korumanıza ihtiyacı yok' diyerek 'aşırı Reisçi' dedikleri bir yaftayla saldırdıklarını da not edelim. Yani bazılarının 'yandaş' dediği medyanın darbeye 15 gün kala yer verdiği konularabaksanız, Bizans yıkılırken meleklerin cinsiyetini tartışan ruhban sınıfıyla dalga geçmekten imtina edersiniz. Bugün de benzer bir yaklaşım söz konusu. Sanki iki ay önce FETÖ'nün gerçek yüzününinkâr edilemez biçimde ifşa olduğu bir darbeyi atlatmamışız, vatanın işgalinin kıyısındandönmemişiz gibi bir hal üzere yazılıp çiziliyor. Ya FETÖ'cülerin Gülen'in sümüklü mendiliyle ne yaptığı tartışılıyor ya da yine aynı kısım yazar tayfası, FETÖ'ye yönelik temizlik operasyonlarını toptan zan altında bırakmaya girişiyor. Devlet, 40 yıldır 'kılcal damarları'na sızmış bir virüsten kurtulmaya çalışıyor. Bünyedeki cerahati temizlerken, devletten bir cerrah titizliği ile çalışmasını beklemek elbette vatandaşın hakkıdır. Bu minvalde hataları düzeltecek telafi mekanizmalarının hayata geçirileceğinin sözünün verilmesi önemli bir gelişmedir. Ancak azınlıktaki yanlışlar, bütüne teşmil edilemez. Son kertede, ABD Kongresi'nde Gülen'i kahramanlaştıran toplantıların yapıldığı, Hollanda'da, Avusturya'da, Belçika'da insanlarımızın 'Erdoğan destekçisi' diye baskı altına alındığı, Alman basını başta olmak üzere tanklara karşı duran halkımızın FETÖ'cüler lehine aşağılandığı bir süreçten geçiyoruz. Devletin bu konudaki en büyük desteği sizsiniz. O yüzden sizin hassasiyetlerinizi değil de, kendi girift ajandalarını önceleyenlere aldırmayın. 17 Aralık'tan beri aklımızla alay edercesine suyu bulandıran kimselerse onları iyi tespit ve teşhis edin. 15 Temmuz şehitlerine, hiç değilse borçluyuz.