"Hilmi Özkök, Gülen için ne demişti?"

"Hilmi Özkök, Gülen için ne demişti?"

Hürriyet yazarı Sedat Ergin, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün, darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan Fethullah Gülen ve cemaati ile ilgili olarak “(F. Gülen grubunun) Bu gelişmeler paralelinde mevcut sistemle barışık görünerek, Devletin tüm kademelerinde kadrolaşıp, sistemi içten içe ele geçirmek suretiyle laik, demokratik, sosyal hukuk devletini yıkarak, yerine dini esaslara dayalı bir devlet düzeni kurma amacını gerçekleştirmek yönündeki faaliyetlerini hiçbir önlem alınmadığı takdirde arttırarak devam ettireceği değerlendirilmektedir" dediğini hatırlattı.

Sedat Ergin'in "15 Temmuz ve istihbarat 8: Hilmi Özkök, Gülen için ne demişti?" başlığıyla yayımlanan (6 Temmuz 2017) yazısı şöyle:

Finali en başta söyleyelim. “Önlem alınmadığı takdirde...” olacaklara daha o yıllardan işaret eden bir finali var metnin.

Bundan tam 13 yıl önce 24 Haziran 2004 tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nda “Fethullah Gülen” konulu gündem maddesi üzerindeki görüşmeler sırasında Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı tehdit değerlendirmesinden söz ediyoruz.

Genelkurmay Başkanlığı takdimi aynen şu ifadelerle son buluyor:

“(F. Gülen grubunun) Bu gelişmeler paralelinde mevcut sistemle barışık görünerek, Devletin tüm kademelerinde kadrolaşıp, sistemi içten içe ele geçirmek suretiyle laik, demokratik, sosyal hukuk devletini yıkarak, yerine dini esaslara dayalı bir devlet düzeni kurma amacını gerçekleştirmek yönündeki faaliyetlerini hiçbir önlem alınmadığı takdirde arttırarak devam ettireceği değerlendirilmektedir...”

20 günü doldurmadan yumurtayı kırmayın

Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün katıldığı MGK’da yapılan bu sunumda kuvvetle vurgulanan hususlardan biri, Gülen grubunun devletin bütün birimlerinde, özellikle de Milli Eğitim Bakanlığı, Emniyet teşkilatı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nde kadrolaşma hedefidir.

Gülen cemaatinin niyetlerini saklamaya, yanıltmaya dönük stratejisine özellikle şu iki paragrafta dikkat çekiliyor:

“Söz konusu grup, bu stratejisi doğrultusunda ‘Hoşgörü ve Barış’ mesajları vermekte ve hiçbir kuvvet tarafından geri adım atmaya zorlanamayacağı bir duruma ulaştığında, mevcut rejimi yıkarak, yerine dini esaslara dayalı bir rejim kurma amacını ılımlı görünümü altında gizlemektedir.

Devlete karşı savaş vererek amaçlarına ulaşmanın yıpratıcı olduğunu bilerek sistemle ters düşmek yerine, onunla barışık ama onu içten içe ele geçirici bir politikayı yeğlemektedir.”

Bu çerçevede Fetullah Gülen’in muhtelif vaazlarından çemaatin nihai hedefine dönük pek çok çarpıcı alıntıya da yer veriliyor Posta gazetesi yazarı Nedim Şenertarafından TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’na sunulan bu Genelkurmay belgesinde. Bu alıntılardan biri de Gülen’in şu sözleri:

“Tam özümüzü bulacağımız, kıvama ereceğimiz, dünyayı sırtımıza alıp taşıyabilecek güce ulaşacağımız, o kuvveti temsil eden şeyleri elimize alacağımız, Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephemize çekeceğimiz ana kadar, her adım erken sayılır. Daha önce atılacak her adım 20 günü doldurmadan yumurtayı kırmak gibi bir şeydir.”

Daha sonra AK Parti’nin resmi söylemi haline gelecek olan “paralel devlet” kavramı da karşımıza çıkıyor Genelkurmay’ın tespitlerinde: “Söz konusu grubun örgütlenme yapısı, devlete alternatif bir yapılanmadır. Bu yapılanma zirvede Fethullah Gülen olmak üzere silsile yolu ile bireye kadar iner... Grup örgütlenme ve faaliyetleri ile ‘Devlet İçinde Devlet’ özelliği göstermektedir.”

ABD'nin Gülen için biçtiği rol

Aynı MGK’da MİT’in yaptığı sunumda yer alan ABD’nin “Ilımlıİslam” ve “Büyük Ortadoğu Projesi”çerçevesinde Gülen cemaatine atfedilen role ilişkin tespitler büyük ölçüde Genelkurmay’ın değerlendirmesinde de tekrarlanıyor.

Metinde, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında model arayışında olduğuna ve “Ilımlıİslam” kavramına destek verdiğine dikkat çekilerek, bu bakışın Gülen’e dönük sonucu şöyle anlatılıyor:

“Bu çerçevede; 1980’li yıllarla birlikte ABD tarafından “Yeşil Kuşak” teorisi kapsamında sosyalist bloğun güneyden İslami bir kuşak ile çevrilmeye çalışıldığı, günümüzde ortaya atılan Büyük Ortadoğu Projesinin ise bazı Afrika ve Asya ülkelerini kapsamakla birlikte aynı teori üzerine oturtulduğu göz önüne alındığında, Fethullah GÜLEN’in bu projenin amaçları doğrultusunda ılımlı İslam için bir örnek kabul edilerek destekleneceği kıymetlendirilmektedir.”

Genelkurmay takdiminden, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın 1 Nisan 2004 tarihinde Türkiye’den bir “İslam Cumhuriyeti” olarak söz etmesinin ciddi bir tedirginlik yarattığı anlaşılıyor. Powell’ın bu sözleri hatırlatıldıktan sonra Fetullah Gülen için (ABD tarafından) “planlanmış olabilecek” bir role atıf yapılıyor:

“Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında kilit bir yere sahip olan Türkiye açısından, İran’da şartlar hazırlandıktan sonra Humeyni’nin dönüşünün sağlanmasına benzer bir rolün Fethullah Gülen için de planlanmış olabileceği, ABD Dışişleri Bakanı’nın ‘Türkiye İslam Cumhuriyetidir’ yönündeki ifadesinin bir ABD politikası olması durumunda Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Türkiye’ye biçilmeye çalışılan bu rol ile gündeme getirilen ılımlı İslam anlayışının mevcut din ve devlet anlayışımızla bağdaşmayıp, büyük çelişkiler taşıdığı kıymetlendirilmektedir.”

Ve Genelkurmay’ın sunumu “Ilımlı İslam” temasının ardından bu yazının girişindeki “Önlem alınmadığı takdirde...” ifadesinin bulunduğu paragrafla son buluyor.

Belgelerin, takdimlerin tarih karşısında kazandığı değer, taşıdıkları öngörüler daha sonra meydana gelen olaylarla sınandığında daha net anlaşılıyor.