Hıncal Uluç: Foxcatcher'da Mark Schultz'un Reşit Karabacak'ın kolunu kırdığı utanç verici şampiyonluk yok

Hıncal Uluç: Foxcatcher'da Mark Schultz'un Reşit Karabacak'ın kolunu kırdığı utanç verici şampiyonluk yok

Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, 'Foxcatcher' filminde hayat hikâyesi anlatılan Mark Schultz'un 1984 Los Angeles Olimpiyat Oyunları'nda Türkiyeli güreşçi Reşit Karabacak'ın kolunu kırarak kazandığı 'utanç verici' şampiyonluğa yer verilmediğini belirtti.

Uluç, 1988 Seul Olimpiyat Oyunları'nda Necmi Gençalp'in Mark Schultz'u 14-0 yendiği müsabakanın da, filmde Schultz'un sanki bilerek yenildiği izlenimi yaratıldığını söyledi.

Hıncal Uluç'un 'Ben de oradaydım Mark!..' başlıklı yazısı şöyle:

Ben de oradaydım Mark!.. Mark, Mark Schultz.. Amerika'nın sözde efsane güreşçisi.. Amerikalılar efsane yaratmayı iyi bilirler.. İşte bu Mark Schultz'un, özel tarafı fevkalade esrarengiz yaşam öyküsü, beş dalda Oscar adayı olan Foxcather filmiyle beyaz perdeye taşındı. Film, Mark'ın altın madalya aldığı 1984 Los Angeles oyunlarının arkasından başlıyor. 1984 filmde yok. Dolayısıyla o utanç verici şampiyonluk da yok. Mark, Reşit Karabacak ile yaptığı güreşte açık ara geride giderken ve elenmek üzereyken, yasak bir oyun yapmış, yapmakla da kalmayıp, devam ederek, Reşit'in kolunu kırmıştı. İyi biliyorum, çünkü o gün oradaydım. Reşit'in kırılan kolunun çatırtısını duyacak kadar yakınındaydım.. Mark, güreşi kazanmasını sağlayacak tek şeyi yapmış ve Reşit'i devam edemez hale getirmişti. Bile bile.. "O oyunun, rakibin kolunu kıracağını bilmiyor muydun" sorularına utançla cevap verememişti. O zaman Dünya Güreş Federasyonu Başkanı, Uluslararası Güreş Hakemi olan Milan Ercegan "Bu utanç verici bir olaydır. Mark Schultz derhal diskalifiye edilmelidir" dediği halde, ev sahibi Amerikalılar ağır bastı. Mark, devam edip Olimpiyat altınını aldı.

Film, 1988 Seul Oyunları'nın arkasında sona eriyor.. Bu defa, Mark'ın, Necmi Gençalp ile yaptığı güreş, filmde var. Gençalp, Reşit'in intikamını göstere göstere aldı o gece.. Rahatça tuş edebilecekken, sürenin sonuna kadar oynayıp, Mark'ı yerden yere vurdu, perişan etti ve 14-0 kazandı. İyi biliyorum. Çünkü gene orada, minder kenarındaydım. Yanımdaki Attila Gökçe ile nasıl havalara sıçrıyorduk, Necmi kedi fare oyunu oynarken, Mark'la.. Mark elendi. (Filmde sanki Mark, patronundan intikam almak için kasten yenildi havası veriliyor.) Necmi devam etti. Ama sonunda o da ev sahibine madalya vermeye azimli hakemlere kurban oldu. Altını Güney Koreli'ye verdiler. Necmi Gümüş aldı.. Foxcather (Tilki Avcısı demek) asil sporu dediği sürek avı meraklısı annesinin kurduğu av atları ve köpekleri barındıran ve mevsim geldiğinde tilki avları düzenleyen annesinin (Vanessa Redgrave) aksine, kadının "Köylü sporu" dediği güreşe meraklı oğlunun (Steve Carell) Amerika'ya olimpiyat şampiyonu kazandırmak, Rusları geçmek için kurduğu güreş takımının ayni çiftlikte geçen öyküsü. Amerika'nın zenginliğini iç savaşta barut imal ederek sağlayan ünlü kimya şirketi Dupont'un (Mutfaklarımızdaki teflon, kadınların ayaklarındaki naylon çorap, onların icadıdır.) vârisi olan genç John, aslında karanlık biri.. Hayatında kadın yok. Sadece güreşçiler var. Filmde, gene hayatında kadın olmayan Mark Schultz (Channing Tatum) ile karanlık ilişkiler içinde olduğu imaları var. Eşcinsellik dahil. Schultz filmi izledikten sonra çok ağır bir protesto yayınladı ve Dupont ile eşcinsel ilişkisinin söz konusu olmadığını açıkladı. Ne var ki, ortada en azından bir sadomazoşist durumların olduğu açık. Dupont, Mark'ı önce kendisine köle yapmak için yanına alıyor. Aralarına mesafe girince de, bu defa da ezmek, işkence etmek için çırpınıyor. Onu hayat boyu ezen annesinden gelen ezikliği böyle gideriyor. Arada olan da, Mark'ın aile babası, iyi insan, o da Olimpiyat Şampiyonu ağabeyi Dave Schultz'a (Mark Ruffolo) oluyor. Dave, kardeşini Dupont'un baskı ve işkencelerinden kurtarmasının bedelini ağır ödüyor. Dupont, Dave'i öldürüyor ve 2010 yılında hapishanede ölüyor. Mark bugün, hiç sıkılmadan ve utanmadan Amerikan gençlerine, sporun ve sportmenliğin anlamı üzerine seminerler düzenleyerek geçimini temin ediyor. En İyi Oyuncu Adayı Steve Carell, harika makyajı ile (film makyajda da Oscar adayı) müthiş oynuyor. Yardımcı Oyuncu Oscar adayı Mark Ruffolo da, olağanüstü. Channing Tatum, başarılı.. Oscar adayı senaryo da sürükleyici.. Peki bunca adaylık arasında "En İyi Film" niye yok?. Üstelik akademi iki adaylık hakkını da kullanmazken?. Çünkü film çok ağır tempolu.. Çok yavaş gidiyor.

Gene de, Foxcather, hele bizimle yakın ilgisini de katarsanız, merakla izlenen bir film..