Sabah… Ahmet Çalık ve ben!..
Sabah'ı Çalık gurubunun alması kesinleşince, yeni patronumuz hakkında bir araştırma yapmaya gerek görmedim. Patronun kim olduğu beni pek ilgilendirmiyordu.. Neden?..
Sabah'ın sahibi bendim çünkü..
Yıllarımı verdim bu gazeteye.. En tepelerde kalması için savaşan ekibin içindeydim yıllarca.. Sonra kriz günleri geldi.. Bu defa "Yaşatmaya çalışanlar"ın başında oldum, gene yıllarca.
Bunca emek verdiği şeye, insanın sahiplenmesi doğal değil mi?.
Okurlarımız ve ben.. Gazetenin sahipleri bizlerdik.
O zaman, (Bu gazeteyi düşünen, kuran ve medyanın tepesine getiren Dinç Bilgin'i kenarda tutarak söylüyorum) patronunun kimliği beni fazla ilgilendirmiyordu. Ben onunla çalışmayacaktım ki. O benimle çalışacaktı. Ben istediğim gibi yazmaya devam edecektim. O, istemediği zaman teşekkür ederdi nasılsa.. Hepsi bu..
Buna rağmen hem de en yakınımda olan, yıllardır tanıdığım, sevdiğim insanlar kutlamaya başladılar..
"Sabah'ı alan Ahmet Çalık'ı yakından tanırım. Çok şanslısınız.."
Bir.. İki.. Beş.. İçlerinde onunla iş yapanlar vardı. Siyaset adamları vardı. Herkes iyi şeyler söyledi, sözleşmiş gibi.. "Şusu da kötüdür" diyen tek kişi çıkmadı, üstelik hemen hepsi de AKP muhalifi bu insanlardan.
Sonra Ahmet Çalık'la tanıştık. Üç defa uzun uzun konuştuk.
İlk defasında "Bu gazeteyi almak için büyük borçların altına girdik. Ödeyemezsek batarız. İktidar borazanı gazete dünyanın hiçbir yerinde satmaz. Yani, sadece mesleğin temel ilkeleri değil, ekonomik koşullar bile bizi tarafsız olmaya zorluyor" dedi.
Bu dediklerini, tüm Sabah ailesine verdiği büyük yemekte tekrarladı.
Ben bildiğimi yazmaya devam ettim.. Sabah ve atv'yi de yeri geldiğinde en ağır şekilde eleştirerek..
Aylar sonra, beni tekrar yemeğe davet etti.. Geçen ay ikinci kez başbaşa buluştuk.
"Gazeteye yönelik eleştirilerinin altına imza atarım" dedi.. "Ben herhangi bir baskı olmasın diye gazeteye bile çok az gelmeye özen gösteriyorum. Asla müdahale etmiyorum.."
"O zaman lütfen daha sık gelin, bu bana söylediklerinizi Yazı İşleri'ne de söyleyin" dedim..
Manzara garip.. Sabah yazarları tüm özgürlükleriyle yazmaya devam ediyorlar. Hiç kimsenin tek kelimesine itiraz edilmiyor. "Şu yazılsın, bu yazılmasın" diye ima dahi yok.. Belki de dünyada benzeri az bir özgürlük içinde çalışıyoruz. Ve de yazarların nerdeyse tümü, Dinç Bilgin tarafından bulunmuş, seçilmiş, zamanında Sabah'ta köşe verilmiş kişiler. İçimizde gökten zembille inmiş, "Yeni patronun adamı" denebilecek tek kişi yok. Mesleği, alfabesinden itibaren Dinç Bilgin'den öğrenen Genel Yayın Müdürümüz Ergun Babahan dahil.
Yani Çalık'tan bu yana "Yeni kadrolaşma" diye bir şey de yok. Yazar kadrosu, aynen Dinç Bilgin kadrosu..
Buna karşılık Yazı İşlerimiz Ahmet Çalık'ın çok açık seçik ilan ettiği "Tarafsız" gazeteyi çıkarmıyor..
Görüntü..
Yazarlar özgür ama haberler değil!..
İktidarın işine gelmeyen haberler görmezden geliniyor. İlle de verilenler çok küçük konuyor. Başbakan ve partisiyle ilgili haberlere ise büyük özen var. Birinci sayfanın tepesinden vermekte AKP Organı gazetelerle yarışıyoruz sanki.. Sabah birinci sayfasıyla, o bizi milyon tirajlara taşıyan halk gazetesi görüntüsünden çıkıp, siyasal parti gazetesine dönüşüyor adeta.. Yazarları değil, haber değerlendirmesiyle..
Yazı İşleri'ne böyle bir talimat verilmediğine göre yapılan "Kraldan fazla kralcılık" mı, bilemem..
Bazıları hiç tanımadıkları, tanışma, konuşma fırsatı bulamadıkları yeni patronları için vehimlere girerek mi bunu yapıyorlar, anlayamıyorum..
Bildiğim şu..
Ahmet Çalık gazeteye gelmeli. Yazarları ve Yazı İşleri'ni toplamalı ve bana özel, Sabah yemeğinde de genel anlattıklarını, bu dar ekibe bir daha, çok açık ve çok net söylemeli. Sabah'ın temel ilkeleri Çalık'ın ağzından, herkesin önünde açıklanmalı ve kulaklara küpe olmalı..
O zaman çok daha mükemmel, çok daha özgür, hepsinden önemlisi, hele ülkemin bugünkü ortamında çok gerekli olan, çok daha saygın, çok daha itibarlı ve çok ama çok daha sevimli, çok ama çok daha "Okunur" bir Sabah'ı her sabah gururla önünüze koyarız.
Ahmet Çalık da kanımca hiç hak etmediği ithamlardan ve hakkındaki peşin hükümlerden büyük ölçüde kurtulur.
Bu gazete yıllardır, hem de ne fırtınalarla dolu okyanusları geçerken, çayda boğulmamalı!.