Patriyarkal geleneklerin çok güçlü olduğu Hindistan'da evlilikler kutsal sayılıyor ve bir erkeğin karısına tecavüz etmesi yasalara göre suç değil.
Fakat son haftalarda mahkemelerden bu konuda birbiriyle çelişkili kararlar çıkması, evlilik içi tecavüzün suç kapsamına alınması talebini yeniden gündemin ön sıralarına taşıdı.
Perşembe günü Chhattirsgarh bölgesi yüksek mahkemesi yargıcı NK Chandavanshi, baktığı bir davada "Kocanın karısıyla cinsel ilişki kurması ya da herhangi bir cinsel eylemi, karısı istemediği halde zorla gerçekleştirilmiş olsa dahi tecavüz olamaz" kararına vardı.
Davacı kadın kocasını, "doğal olmayan cinsel ilişki" ile ve çeşitli nesneler kullanarak kendisine tecavüz etmekle suçlayarak mahkemeye başvurmuştu.
Hakim, adamın "doğal olmayan cinsel ilişki" nedeniyle yargılanabileceğine karar verdi ama Hindistan yasalarında suç sayılmadığı için onu daha ağır bir ceza gerektiren "tecavüz" suçlamasından akladı.
Karar sosyal medyada büyük tepki ile karşılandı. Toplumsal cinsiyet çalışmaları yapan Kota Neelima Twitter mesajında "Mahkemeler ne zaman kadının hikayesini dinleyecek?" diye sordu.
Neelima'nın mesajına cevaben birçok kişi tecavüzü düzenleyen zamanı geçmiş yasaların değişmesi gerektiğini yazdı. Ama karşı sesler de vardı.
Bunlardan biri "Evlilik içi tecavüzden şikayetçi olan eş nasıl bir eştir?" diye sorarken bir başkası "Kişiliğinde bir bozukluk olmalı", bir diğeri ise "Yalnızca görevini bilmeyen bir kadın böyle şeyler iddia edebilir" dedi.
Sadece sosyal medyada değil, evlilik içi tecavüz konusundaki tartışmalar yargıyı da bölmüş görünüyor.
Daha birkaç hafta önce, ülkenin güneyindeki Kerala eyaletindeki yüksek mahkeme evlilik içi tecavüzün boşanma davası açmak için kuvvetli bir zemin oluşturduğuna karar vermişti.
Yargıçlar Muhammed Mustaque ve Kauser Edappagath 6 Ağustos tarihli kararlarında "Kocanın, eşinin ayrı bir kişi oluşunu gözardı eden seks düşkünlüğü, cezalandırılabilecek bir suç olmamakla birlikte, fiziksel ve ruhsal zulüm kapsamına girer" ifadesini kullandılar.
İki yargıç, kocanın, karısının bedeninin sahibi olduğuna inandığı durumlarda evlilik içi tecavüzün yaşandığını belirterek "böyle bir şeyin çağdaş içtihatta yeri yoktur" dediler.
Evlilik içi tecavüz davasında kadının aleyhine karar veren yargıç Chandravanshi, kararının gerekçesinde bunu Hindistan Ceza Yasası'nin 375. maddesi ile temellendirdi.
Hindistan'ın İngiltere'nin sömürgesi olduğu dönemden kalma 1860 tarihli yasada, seksin tecavüz sayılmadığı durumlar sayılıyor. Bunlar arasında "bir adamın -yetişkin olması kaydıyla- karısıyla cinsel ilişki kurması" da var.
Bu madde, evlilik sözleşmesi ile cinsel ilişkiye zımnen genel rıza verildiği ve bu rızadan kadın tarafından daha sonra vazgeçilemeyeceği anlayışına dayanıyor.
Fakat bu bakış açısına yıllar içerisinde giderek artan bir şekilde dünyanın birçok ülkesinde karşı çıkıldı ve şu anda 100'den fazla ülkede evlilik içi tecavüz suç sayılıyor.
İngiltere de 1991 yılında "zımni rıza", bir başka deyişle rızanın evlilikle birlikte verilmiş olduğu varsayımının artık "ciddi bir şekilde savunulamayacağını" söyleyerek ilgili yasayı değiştirdi.
Fakat yıllardır verilen ısrarlı mücadelelere rağmen Hindistan evlilik içinde tecavüzü suç kapsamına almayan 36 ülke arasında ve bu da milyonlarca kadının şiddet gördüğü evliliklerden çıkamaması anlamına geliyor.
Hükümet tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre Hindistan'da evli kadınların yüzde 31'i, yani neredeyse her üç kadından biri, kocasından fiziksel, cinsel ya da duygusal şiddet görüyor.
Evlilik içi tecavüz suç kabul edilmeyince kadın tarafından boşanma sebebi olarak da ileri sürülemiyorWarwick ve Delhi Hukuk Fakültesi'nden onursal profesör Upendra Baxi "Bu yasa iptal edilmeli" diyor.
Baxi yıllar içinde Hindistan'da ev içi şiddet ve cinsel taciz ile ilgili yasalarda yapılan değişiklikler sayesinde kadına yönelik şiddet konusunda bazı ilerlemeler kaydedildiğini ama evlilik içi tecavüz konusunda hiçbir ilerleme sağlanamadığını söylüyor.
Prof. Baxi 1980'lerde tecavüz ile ilgili yasal değişiklikler konusunda milletvekillerinden oluşan bir komisyona tavsiyelerde bulunan bir grup hukukçudan biriydi.
"Evlilik içi tecavüz dışındaki bütün tavsiyelerimizi kabul ettiler" diyor.
Daha sonraki çabalar da netice sağlamamış. "Zamanı değil" denmiş.
Prof. Baxi "Oysa evlilikte eşitlik olmalı. Bir taraf diğeri üzerinde üstünlük kurmamalı. Eşinizden cinsel hizmet talep edemezsiniz" diye sürdürüyor.
Hükümet, evlilik içi tecavüzü kabullenmenin evlilik kurumunun istikrarını bozacağı ve kadınların bunu erkekleri taciz etmekte kullanabileceği gibi gerekçelerle değişikliğe direniyor.
Fakat son yıllarda çok sayıda mutsuz kadın ve avukatları mahkemelere başvurarak bu yasanın iptalini istediler.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü de Hindistan yetkililerinin direncinden kaygı duyduklarını ifade ettiler.
Ayrıca Hindistan'da çok sayıda yargıç da mevcut düzenlemeyi çağdışı bulduklarını kabul ediyor ve parlamentoya çağrılar yapıyor.
'Umut yargıda'
Toplumsal cinsiyet araştırmaları yapan Kota Neelima mevcut yasanın kadın haklarının açık ihlali olduğunu ve bu yasanın erkeklere sağladığı cezasızlığın kabul edilemez olduğunu ve zaten bu konuda mahkemelere yapılan başvuruların da bu yüzden giderek arttığını söylüyor.
"Hindistan ilk bakışta gayet modern bir ülke izlenimi veriyor ama yüzeyi biraz kazıdığınızda arkasındaki gerçek yüzü görüyorsunuz. Kadınlar kocalarının "mülkü" sayılıyor. Hindistan yasalarında -evlilik dışı- tecavüz kadının hakları ihlal edildiği için değil, başka bir erkeğe ait sayıldığı için suç kabul ediliyor."
Neelima "Hindistan 1947 yılında bağımsız bir ülke olduğunda, nüfusun erkek olan yarısı özgürleşti. Kalan yarısı yani kadınlar hala özgürleşecek. Umudumuz yargıda" diye sürdürüyor.