Hindistan'da ateşe verilen 23 yaşındaki bir tecavüz kurbanı Cuma günü kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
Ülkenin kuzeyindeki Uttar Pradesh eyaletinde Perşembe günü yaşanan olayda, kurban iki erkeğe karşı yaptığı tecavüz suçlamasının görüleceği mahkemeye gidiyordu.
Reuters'a konuşan Doktor Shalabh Kumar, genç kadının ani kalp durması sonucu hayatını kaybettiğini açıkladı.
Yeni Delhi'deki hastanenin Yanık ve Plastik Cerrahi Departmanı'nın başkanı Doktor Kumar, "kadının yanıklarının vücudunun yüzde 95'ini kapladığını" ve "zehirli ve sıcak dumanların ciğerlerine dolmuş olduğunu" söyledi.
Olayın ardıdan aralarında, tecavüz suçlaması yöneltilen iki kişinin de bulunduğu beş erkek, kurbanı ateşe verdikleri iddiasıyla gözaltına alındılar.
Genç kadın, silah zoruyla kendisine geçen yıl tecavüz edildiğini söyleyerek, Mart ayında şikayetçi olmuştu ve 2 kişinin ismini polise vermişti.
Ülkede iki hafta içerisindeki ikinci kadına karşı ağır şiddet vakasının yaşanması protestolara neden oldu.
27 Kasım'da 27 yaşındaki bir veteriner, ülkenin güneyindeki Haydarabad kentinde tecavüze uğramış ve ateşe verilmişti.
Geçen hafta ortadan kaybolan kurbanın kömürleşmiş cesedinin bulunmasından sonra, ülke çapında eylemler düzenlendi.
Olayla ilgili olarak dört erkek gözaltına alındı. Ancak polisin BBC'ye yaptığı açıklamaya göre tatbikat için olay yerine götürülen zanlılar, polisin silahını çalıp, kaçmaya çalışınca öldürüldüler.
Ancak bu tecavüz ve cinayet vakaları münferit değil. Sadece geçen hafta en az beş tecavüz vakası, medyada haberlere konu oldu. Bunlardan biri, tecavüz edildikten sonra, okul üniformasının kuşağıyla boğulan altı yaşındaki bir çocuktu.
Hindistan'da kadınlara yönelik tecavüz ve şiddet olaylarının sayısı yüksek.
Hint kadınlar sosyal medyada "korkuyla yaşamaya" devam ettiklerini ve önlerine konulan hakikatle uzlaşmak zorunda kaldıklarını söylüyorlar. Bu hakikat de şu:
"Kendini kurtarmak için düzgün giyin, yanında biri olmadan evden çıkma ya da hep evde kal."
Hint toplumu yoğun derecede ataerkil bir yapıya sahip ve kadınlar sıklıkla cinsel saldırıyı ve tecavüzü kendilerinin davet ettiği suçlamasıyla karşı karşıya kalıyorlar.
Kurbanlar kısa etekler ya da şortlar giymekle, erkek arkadaş sahibi olmakla, gece geç vakitte dışarı çıkmakla ve hatta cep telefonunda konuşmakla suçlanıyorlar.
Bir öğrencinin toplu tecavüze uğrayıp, öldürüldüğü 2012 yılında yapılan gösteriler sonrası, hükümet daha sıkı tecavüzle mücadele yasaları çıkardı.
Asit saldırıları, takipte bulunarak taciz etme ve "röntgencilik" gibi suçlara yönelik cezalar artırıldı. Ancak yasada, bir erkeğin 16 yaşından küçük değilse karısının rızası dışında cinsel ilişkiye girmesi hâlâ tecavüz kapsamında değil.
Yeni yürürlüğe giren yasada, çoğu vakada hapis cezaları artırılıyor ve tekrarlanan tecavüz suçu ya da tecavüzün komayla sonuçlandığı durumlarda ölüm cezası getiriliyor.
Ayrıca tecavüzün tanımına, fiziksel mücadele verilmemiş olmasının rıza anlamına gelmeyeceği de kabul edildi.
İyi haber, şu anda daha çok sayıda kadının, cinsel saldırı suçunu ihbar etmesi.
Hindistan Ulusal Suç Sicil Bürosu'nun verilerine göre, bu sayı 2008'deki 21 bin 467 ihbardan, 2016'ta 38 binin üzerine çıktı.
Ancak kadınlar, hem saldırıları ihbar etmekte hem de adaletin yerini bulduğunu görmekte hala engellerle karşılaşıyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün raporuna göre, Hindistan'da genç kızlar ve kadınlar hala polis karakollarında ve hastanelerde aşağılanıyor. Her zaman iyi hukuki ve tıbbi desteğe de erişemiyorlar.
Peki, tecavüz vakalarını ihbar eden kadınların, adaletin yerini bulduğunu görme şansı arttı mı?
Ülkenin adli yargı sistemi hala siyasi baskılara açık ve zanlıların hiç ceza almadan kurtuldukları, geniş bir şekilde gündem olan vakalar söz konusu.
Bir de adaletin gecikmesi sorunu var. 2018'de yayımlanan bir araştırmaya göre Hindistan'da ihbar edilen her dört tecavüz vakasında sadece biri cezayla sonuçlanıyor. Bu düşük ceza oranı da bitebilen davalarda.
Araştırmada "Son 10 yılda polise bildirilen tecavüz vakalarının sadece yüzde 12 ila yüzde 20'sinde yargılamalar tamamlandı" deniyor.
Birçok tecavüz kurbanı, bazen suç işlendikten yıllar sonra bile adaletin yerini bulduğunu görememiş oluyor.
Geçen yıl hükümet, tecavüz vakalarındaki birikmeyi eritebilmek için bin ek hızlı mahkeme kurulacağını söylemişti.
2012'deki toplu tecavüz ve cinayet vakası da böyle bir mahkemede görülmüştü.
Hindistan Yüksek Mahkemesi 2017'de dört zanlıya verilen ölüm cezasını kabul etti, ancak hukuk uzmanları cezanın infaz edilmesinin aylar, hatta yıllar alabileceğini söylüyor.
Hindistan'a kadına yönelik şiddetin azaldığına dair herhangi bir işaret yok.
Geçen yıl Thomson Reuters Vakfı'nın yaptırdığı bir ankete göre, Hindistan, Afganistan, Suriye ve Suudi Arabistan'ın önünde, kadınlar için en tehlikeli ülke seçilmişti.
Son resmi verilerde, polisin 2017 yılında Hindistan'da 33.658 tecavüz vakasını kayıtlara geçirdiği görülüyor. Bu, günde ortalama 92 vaka demek. Hindistan'da birçok tecavüz vakasının polise bildirilmediğini de unutmamak gerek.
Çocukların hedef alınması da bir büyük endişe kaynağı.
Verilere göre 2012-2016 arasında bildirilen çocuklara yönelik tecavüz vakalarının sayısı iki katından fazla arttı.
Birçok kişi, ataerkil aile yapısı, geleneksel ayrımcı inançlar ve nüfustaki erkek-kadın dengesinin bozulmasının, kadına yönelik şiddetin artmasına katkıda bulunduğuna inanıyor.
Erkek çocukların tercih edilmesi, cinsiyet temelli yasadışı kürtajlara yol açtı. Bu nedenle ülkede her 100 kız bebeğe karşılık, 112 erkek bebek dünyaya geliyor.
Kuzeydeki Haryana eyaleti, cinsiyet eşitsizliği konusunda en kötü orana sahip ve bu eyalet aynı zamanda toplu tecavüzlerin en çok görüldüğü yer.
Güney Asya'daki kadın sorunlarını ele alan Gazeteci Nita Bhalla, "Ülkenin son 20 yıldaki etkileyici ekonomik büyümesi ve 'Batı liberalizmine' maruz kalmasına karşın, kadınlar hala, faydalanılabilecek birer obje olarak görülüyor" diyor.
Birçok kişi, Hint sinema endüstrisinin bu cinsiyetçi klişeleri güçlendirdiğine inanıyor.
BBC'nin Hindistan'daki Kadın Konuları Muhabiri Divya Arya, "Hem Bolywood hem de bölgesel sinemada, kadınların peşine takılanlar yüceltiliyor, toksik erkeksilik normalleştiriliyor ve hatta sarkıntılık meşru bir kur yapma yöntemi olarak meşrulaştırılıyor" diye konuşuyor.
BBC Hindistan Muhabiri Soutik Biswas da halktaki ilgisizliğin de rol oynadığını söylüyor ve "Kadınların hakları ve güvenlikleri hiç seçimlerde konuşulan konulardan biri olmadı. Çoğu siyasi parti, buna Başbakan Narendra Modi'nin BJP'si de dahil bunu bir toplumsal kriz olarak kabul etmiyor gibi görünüyor." diyor.
23 yaşındaki kurbanın ardından eyaletteki üst düzey polis yetkilisi Praveen Kumar "hızlı soruşturma ve kovuşturmayla, gerekli adımların derhal atılacağını" söylemişti.
Hint yasalarına göre adı açıklanamayan diğer kurbanın cesedi, ertesi gün Haydarabad kentindeki bir alt geçitte bulundu.
Olaya yönelik öfke büyüyerek protesto gösterilerine yol açmıştı, bazı yerel yetkililer ise kurbanın neden acil ihbar hattı 100'ü aramadığını sorgulamıştı.
Kurbanın kızkardeşi BBC'ye yaptığı açıklamada "Zaten çok kormuştu, kaygılıydı, gergindi, nasıl arayabilirdi ki?" dedi.
Ülkenin diğer yerlerinde de, kurban için protestolar ve anma gösterileri yapıldı.
Bu arada suçlanan iki erkeğin anneleri de, suçlu bulundukları takdirde oğullarının cezalandırılmasını istedi.
Annelerden biri "Onlara cezası neyse verin. Benim bir kız çocuğum da var." dedi.
Vaka, hızlı mahkemede görülecek.
Ancak şimdilik, kurbanın ailesi evlerinden çıkmıyor ve evlerine "Siyasetçi, medya, polis, yabancı kimseyi istemiyoruz" yazılı bir pankart astılar.
Bütün bunların yerine, harekete geçilmesini istiyorlar.