Hindistan'da kürtaj olmasına izin verilmeyen tecavüz sonucu hamile kalmış olan 10 yaşındaki kızın hikâyesi

Hindistan'da kürtaj olmasına izin verilmeyen tecavüz sonucu hamile kalmış olan 10 yaşındaki kızın hikâyesi

Hindistan'da 10 yaşında bir kız çocuğunun tecavüz sonucu hamile kalması hem ülkeyi hem de dünyayı ayağa kaldırdı. Ülkede sonu gelmeyen tecavüz haberlerine karşı tepki giderek büyüyor. BBC'den Geeta Pandey, Hindistan'ın kuzeyindeki Çandigargh bölgesine giderek 10 yaşındaki son kurbanın hikâyesine dair parçaları birleştirdi:

Mutlu bir çocuk. Çok kolay gülümsüyor. Biraz utangaç ve pek de konuşkan değil. Altı öğrencisi olan sınıfında en sevdiği dersler matematik ve İngilizce. Resim yapmayı da seviyor ve çok da yetenekli.

Küçük Anandi adlı çizgi filmi ne kadar izlese bıkmaz. En sevdiği yemeklerse tavuk, balık ve tabii ki dondurma.

10 yaşında bir akrabası tarafından tecavüze uğrayan kız işte böyle bir çocuk. Zanlı şu anda tutuklu. Yargılanmayı bekliyor.

28 Temmuz'da Hindistan Yüksek Mahkemesi'ne küçük kız adına bir başvuru yapılmıştı. Kürtaj talebinde bulunuluyordu. Ancak mahkeme talebi reddetti. Gerekçe ise hamileliğin 32. Haftasına girmiş olmasıydı. Mahkeme 'kürtaj için artık çok geç' diyordu.

Doktorlardan oluşan bir panel, mahkeme heyetine gönderilmek üzere hazırladığı raporda "Hamileliğin bu aşamada sonlandırılması son derece riskli olur" yazıyordu. Hem kız çocuğu hem de bebeğin sağlık durumları iyiydi.

Mahkeme kararı kızın ailesi için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Herkes, kürtaja izin verilmesini bekliyordu.

10 yaşında tecavüz sonucu hamile kalan kızın içine düştüğü durum sadece Çandigargh bölgesini değil tüm Hindistan'ı derinden etkilemişti.

BBC'ye konuşan Çandigargh Hukuk Danışmanlığı Dairesi üyelerinden Mahavir Singh, "Daha önce 14-15 yaşlarında hamile tecavüz kurbanlarıyla çok karşılaşmıştık. Ancak ilk kez karşımızda 10 yaşında bir kurban vardı" diyor.

Hindistan yasaları, hamileliğin 20. Haftasından sonra kürtaja izin vermiyor. Ancak doktorlar annenin hayatının tehlikede olduğu yönünde mahkemeye rapor sunarsa kürtaj yapılabiliyor.

Son yıllarda ise başta tecavüz kurbanı hamile çocuklar adına olmak üzere pek çok kişi mahkemelere imza dilekçeleri gönderildi.

Özellikle çocuklar söz konusu olduğunda hamileliği zamanında fark edebilmek kolay olmuyor. Çünkü çocuklar kendi vücutlarındaki değişimin ayırdına kolay kolay varamıyorlar.

Son olayda da 10 yaşındaki kız çocuğunun hamile olduğu ancak üç hafta önce anlaşılabilmişti. Kız karın ağrılarından şikayet edince, annesi doktora götürmüş ve hamile olduğu ortaya çıkmıştı.

Tecavüz kurbanı küçük kızın günlük yaşantısının bir parçası olan birisi "Çok masum bir çocuk. Ne olup bittiği konusunda dahi en ufak bir fikri yok" diyor.

Anne ve babası da 10 yaşındaki kızlarının hamile olduğuna rüyalarında görseler inanmazlardı.

Çocuğa hâlâ hamile olduğu söylenmedi. Kızla iletişimde olanlar çok hassas dengeleri gözeterek konuşmak zorundalar. Sadece karnında büyükçe bir taş olduğunu ve şişkinliğin nedeninin de bu olduğunu biliyor.

Bir süredir, yumurta, süt, meyve, balık ve tavuk ağırlıklı bir beslenme düzenine geçirilmiş. Son zamanlarda kendisine gösterilen ilave ilgi konusunda da oldukça memnun.

Ancak bir yandan da polis, sosyal hizmet görevlileri ve psikolojik danışmanlar eve gidip geliyor. Kapının önündeyse bir medya ordusu birikmiş durumda.

Kimileri kızın ne olup bittiğine dair fikir sahibi hale geldiğini düşünüyor.

BBC'ye konuşan bir yetkili, "Belki sorunun tam olarak ne olduğunu, ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu bilemiyor. Ama bence artık bir sıkıntı olduğunu anladı" diyor.

Aile de bu olay karşısında ayakta kalmaya çalışıyor. Maddi imkanları oldukça kısıtlı. Tek odalı bir evde yaşıyorlar. Baba memur, anne ise evlerde temizliğe yardım ediyor.

Vakayı soruşturan polis memuru Pratibha Kumari, "Çok iyi niyetli bir aile. Bu adamın kızlarına ne yaptığı konusunda en ufak bir şüpheleri dahi yoktu" diye anlatıyor durumu.

Kumari, "Ancak şimdi hepsi yıkılmış durumda. Kızın annesi konuşurken sürekli ağlıyor. Babaysa 'kızım öldürülmüş gibi hissediyorum' diyor" diye ekliyor.

Durumlarını iyice içinden çıkılmaz hale getirense, tecavüz ve hamilelik haberinin duyulmasından bu yana çok sayıda gazetecinin ablukasında yaşamak zorunda kalmaları.

Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan Neil Roberts, BBC'ye konuşurken "Kızın babası beni görmeye geldiğinde en büyük sıkıntısının basın olduğunu söylemişti. Evinin önünde gece gündüz gazetecilerin beklediğini, özel hayatlarının kalmadığını anlatıyordu" diyor.

Belki de basının bu denli yoğun ilgisi sayesinde kızın en iyi sağlık hizmetlerine erişmesi mümkün olacak. Aynı zamanda hükümetten de maddi destek alacaklar.

Ancak toplumun bu kadar gözü önünde olmak aileye büyük bir acı da yaşatıyor. Pek çok gazeteci baba işteyken, kendilerini sosyal hizmetler çalışanı olarak tanıtıp gizlice eve girmeyi başardı.

Tecavüzle suçlanan kişi ise kızın annesinin kuzeni. Bazı gazeteciler kıza yaşadığı istismardan haberdar olup olmadığını dahi sormuş. Anneye ise "Nasıl oldu da kızının hamile kaldığını 7 ay boyunca anlayamadın" diye sorulmuş.

Tüm bu olan bitenler nedeniyle baba son derece öfkeli.

BBC'ye telefonda verdiği röportajda "En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. İdam edilmeli ya da müebbet hapis cezasına çarptırılmalı. Suçunu da itiraf etti. Ama bizden bir kez bile özür dilemedi" diyor.

Telefonu kapatmadan önceyse soruyor: "Kızımın durumunu neden bu kadar reklam yaptınız? Basın bu işi bir sektöre dönüştürdü."

Öfkesi son derece anlaşılır. Her ne kadar kanunlar açık bir şekilde tecavüz kurbanlarının kimliklerinin açıklanmasını yasaklasa da, pek çok kişi parçaları birleştirerek aileyi tespit etmiş durumda.

Ne de olsa tecavüzcünün adı tüm gazetelerde yer almıştı. Şimdi ailenin komşuları ve hem annenin hem de babanın iş arkadaşları durumdan haberdar. Çocuğun okul arkadaşlarının da olan biteni biliyor olması güçlü ihtimal.

Yerel bir gazeteci, ailenin kızlarının geleceği için çok endişelendiğini anlatıyor. Büyüdüğünde üzerine yapıştırılan yaftayla yaşamak zorunda kalmasından endişe ediyorlar.

Baba ise psikolojik sorunların yanı sıra kızının sağlığından da endişe duyuyor.

Her ne kadar kızın sağlıklı olduğu belirtilse de, yapılan testler hafif düzeyde anemi yaşadığını gösteriyor.

Bir diğer sorun ise küçük kızın kalbi.

Kalbi delik olarak dünyaya gelen kız, 2013'te yapılan ameliyatla tedavi edilmişti.

Doktorlar bu durumun hamileliğe etki etmeyeceğini söylüyor. Ancak ne olursa olsun doğum yapmak için çok ama çok küçük yaşta.

Hindistan'da her yıl 45 bin kadın doğum yaparken hayatını kaybediyor. 15 yaş altı kız çocuklarının doğum esnasında hayatlarını kaybetme riski ise iki buçuk kat daha yüksek.

Doktorlar 10 yaşındaki bir çocuk için risklerin çok daha yüksek olacağı konusunda uyarıyor.

Yüksek Mahkeme bu endişeleri göz önünde bulundurduğunu ifade etse de hamileliğin bitirilmesi taleplerine olumsuz yanıt verdi.

Bebeğin Eylül ayında doğması bekleniyor. Doktorlar sezaryen doğum olması gerektiği konusunda hemfikir. Herhangi bir komplikasyon durumunda doğumun erkene çekilmesi de ihtimaller dahilinde.

Kızın ailesi bebeğe bakmak istemediklerini söylüyor. Bu durumda bebek doğar doğmaz çocuk esirgeme kurumuna gönderilecek ve evlat edinecek birisi aranacak.

Uzmanlar, 10 yaşında bir kızın doğum yaptıktan sonra travma yaşamasının kaçınılmaz olduğu görüşünde. Yıllar sürecek bir psikolojik destek gerekecek.

Bir çocuk hakları savunucusu "Nefesimizi tuttuk bekliyoruz. 10 yaşında bir kız doğum yapabilir mi? Hayati tehlike söz konusu olabilir mi? Kötü bir şey olmaması için dua etmekten başka çaremiz yok" diyor.