T24 - Hizbullahçılar kayboldu. Hizbullahçılar kayboldu. Avukatlarından şok bir açıklama geldi, ''Mantıklı olan dönmez tabi''. Kanlı infazlara imza atan Hizbullah sanıkları, her gün karakola imza vermeleri şartıyla serbest bırakılmıştı. Ancak örgütün beyin takımını oluşturan 10 sanık, serbest kaldıktan sonra karakolun yanından bile geçmedi. Kanuna göre imzaya gelmeyenin tutuklanması gerekiyordu. Fakat bu kez de tutuklama kararını verecek merci bulunamadı. Tutuklayacak mahkeme aranırken, Hizbullahçılar sırra kadem bastı! Vatan gazetesinde yer alan haber şöyle:
Tutukluluk sürelerini düzenleyen CMK’nın 102’nci maddesi kapsamında tahliye olan Hizbullah’ın “beyin takımı” kayıplara karıştı. Yasanın 31 Aralık’ta yürürlüğe girmesiyle Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi 10, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 8, Adana Ağır Ceza Mahkemesi ise 1 Hizbullah üyesini tutukluluk süreleri 10 yılı geçtiği için serbest bıraktı. Aralarında askeri kanat sorumluları Hacı İnan, Cemal Tutar ve Edip Gümüş gibi yöneticilerin bulunduğu 19 sanığa yurtdışı yasağı konuldu ve her gün bağlı bulundukları polis ya da jandarma karakoluna imza şartı getirildi. Artık ara ki bulasın! Fakat tahliyelerin üzerinden iki haftaya yakın süre geçmesine rağmen Hizbullah terör örgütü sanıklarının karakola gidip imza atmadıkları ortaya çıktı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin serbest bıraktığı Hacı İnan, Mehmet Varol, İlyas Kurtulman, Sinan Aykut ile Diyarbakır’da serbest bırakılan Edip Gümüş, Cemal Tutar, Fuat Balcı, Abdülkerim Kaya, Mustafa İpek ve Şeyhmus Kinay, serbest kaldıktan sonra karakolun yanına bile uğramadı. Üstelik sanıklardan Gümüş’ün, ikamet yeri olarak kızının adresini gösterdiği ancak oraya hiç uğramadığı belirlendi. Yani 10 Hizbullah sanığı göz göre göre ortadan kayboldu. Tutanaklar Yargıtay’a gitti Bunun üzerine Diyarbakır’da imza vermediği tespit edilen 6 sanıkla ilgili hazırlanan tutanaklar, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne gönderildi. Başsavcılığın, adli kontrol yükümlülüklerine uymayan sanıklar hakkında tutuklama kararı verilmesinin tahliyeye karar veren mercinin yetkisinde olduğu görüşüyle tutanakları Yargıtay’a gönderdikleri ifade edildi. Anadolu Ajansına konuşan savcılık yetkilileri de sanıklar hakkında imza atmadıkları için tutuklama kararı verilip verilmeyeceğinin Yargıtay tarafından değerlendirileceğini ifade etti. ‘Yargıtay tutuklama veremez’ Buna rağmen Yargıtay Başkanı Gerçeker, gazetecilerin tahliye edilen Hizbullah üyelerinin bazılarının adli makamlara imza vermediklerinin belirtilmelerine karşılık “Orada belli bir yasal süreç var. Usul Yasası uyarınca belli bir süreç uygulanıyor. Yargıtayın tahliye kararı verme yetkisi var, ama bundan sonra yeniden tutuklama yetkisi yok. O yerel mahkemenin, ancak uygulayabileceği bir tedbir” dedi. 9. Ceza Dairesi Başkan Vekili Ekrem Ertuğrul ise VATAN’a yaptığı açıklamada, Diyarbakır Başsavcılığı’nın gönderdiği tutanakların dün akşam itibariyle gelmediğini belirterek “Geldiğinde değerlendiririz” demekle yetindi. ‘Yetkili merci’ aranıyor! Yasada, “Adli kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii hemen tutuklama kararı verebilir” hükmü yer alıyor. Maddede yetkili yargı merci denilmesi ve temyiz aşamasında bulunan bir dosyaya ilişkin açık bir hüküm olmaması nedeniyle, adli kontrol kararını veren yargı mercinin tutuklama kararını da vermesi gerektiği şeklinde yorumlanıyor. CMK’nın 110. maddesinde de adli kontrol kararının savcılıklar ve mahkemeler dışında “gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanacağı” hükmü yer alıyor... ‘Kabir ziyaretine gidiyoruz, 10 gün dönmeyiz’ demişler Hizbullah sanıklarının imza vermeye gitmemesi ve belirtilen adreslerde bulunmaması tartışmalara yol açtı. Bazı kişiler Hizbullah sanıklarının yurt dışına kaçtıklarını iddia ederken, sanık avukatları ise sanıkların 10 yıldır cezaevinde tutuklu bulunduklarını hatırlatarak, bu süre içerisinde vefat eden arkadaşlarının mezarlarına taziye ziyaretlerinde bulunduklarını öne sürdü. Sanıkların avukatlığını yapan Mustazaf-Der Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz, “Nerede olduklarını biz de bilmiyoruz. İki gün evlerinde kaldıktan sonra eşlerine ve akrabalarına ‘Bizim yerine getirmemiz gereken görevler var. Hayatlarını kaybeden arkadaşlarımızın mezarlarını ziyaret edip Fatiha okuyacağız. 1 hafta 10 gün bizden haber alamayacaksınız. Daha sonra döneriz’ demişler. Bu konuşmadan sonra kimse haber alamadı. Aileleri bile bizi arayıp soruyor. Bazıları Beykoz’daki baskıda öldürülen liderleri Hüseyin Velioğlu’nun Batman’daki mezarına gitmişti” dedi. Mantıklı olan dönmez tabii! Avukat Hüseyin Yılmaz, sanıkların cezaları onandığı takdirde dönmeyeceklerini söylecek kadar da rahat: “26 Ocak’ta Yargıtay’da görülecek duruşmada karar belli olacak. Bu duruşmada cezaları onaylanıp yeniden tutuklanabilirler veya karar bozulabilir. Ben onların ayın 26’sına kadar ortalarda olmayacaklarını düşünüyorum. Eğer ceza bozulursa dönebilirler ama ceza onaylanırsa geri döneceklerini sanmıyorum. Mantıklı olarak baktığımız zaman 10 yıllarını ceza evinde geçirdiler. Müebbet hapis cezası alırlarsa hayatları cezaevinde sona erecek. Hiçbir insanın, bu şartlar altında kendisinin gidip teslim olacağını sanmıyorum.” CMK MADDE 110
ADLİ KONTROL KARARI VE HÜKMEDECEK MERCİLER Madde 110 -
(1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adli kontrol altına alınabilir.
(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlÓ kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
(3) 109 uncu Madde ile bu Madde hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır.