T24 - Uluslararası hukuk gözardı edilerek serbest bırakılan, bırakıldıktan sonra takibe alınmayan Hizbullah’ın beynini oluşturan sanıklar, kayıplara karıştı. Davaları 10 yılda bitirilemeyen, tahliyelerine yol açacağı söylenen CMK’nın 102. maddesinin yürürlük tarihi ertelenmeyen, tahliye edilmeleri riskine rağmen dosyaları hızlandırılmayan, AİHM kararlarına göre tahliye edilmeyebilecekleri görüşüne rağmen, uluslararası hukuk gözardı edilerek serbest bırakılan, bırakıldıktan sonra takibe alınmayan terör örgütü Hizbullah’ın beynini oluşturan sanıklar, kayıplara karıştı. Sanıkların İran’a kaçmış olabilecekleri belirtiliyor. Milliyet gazetesinde yer alan haber şöyle:
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, tahliye edilmelerine rağmen imza vermeye gitmediklerini belirterek 12 Ocak gecesi sanıkların yeniden tutuklanmalarına karar verdi ancak Diyarbakır ve Batman’daki onlarca eve yapılan baskında, sanıkların bir tanesine bile ulaşılamadı. Hizbullah ve PKK sanıklarının tahliyelerden hemen sonra kayıplara karıştığı anlaşıldı. 188 cinayetten sorumlu tutulan isimleri göz göre göre serbest bırakan Türkiye, şimdi yeniden bu isimleri aramaya başladı.CMK’nın uzun tutukluluğu sınırlayan 102. maddesinin, 31 Aralık’ta yürürlüğe girmesinin ardından, Yargıtay 9. Ceza Dairesi, davaları 10 yılda bitirilemeyen Hizbullah ana davası sanıklarının tahliyesine karar vermişti. Daire, bu sanıkların adli kontrol altına alınarak, hergün polise giderek imza atmalarına da hükmetmişti. Daire, sanıklara yurtdışına çıkış yasağı da koymuştu.
İŞTE BÖYLE HALAY ÇEKTİLER! TIKLAYINIZ...İsimler de gitti onlar da gitti Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin önce ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edip, sonra cezalarında iyi hal indirimi yaptığı sanıkların cezalarının kesinleşeceğine kesin gözüyle bakılıyordu. Bu nedenle, ilk günden itibaren kamuoyunda, serbest bırakılan isimlerin kaçabileceği endişesi doğdu. Endişenin gerçeğe dönüşmesi de uzun sürmedi. 3 Ocak 2011’de serbest bırakılan Hizbullah sanıklarının 12 Ocak’a kadar imza vermeye gitmemeleri nedeniyle, Diyarbakır Başsavcılığı, adli kontrol hükümlerine uymayan sanıkların isimlerini 12 Ocak’ta Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne gönderdi. Daire, Gerçeker’den gizledi Daire, tutanağı işleme koymayı geciktirmedi ve aynı gün geç saatlerde, 9 Hizbullah sanığı ile 3 PKK’lı hakkındaki tahliye kararını kaldırdı. Bu karar da hemen uygulanması için Diyarbakır’a gönderdi. Polis, Diyarbakır ve Batman’daki adreslere ardı ardına baskınlar düzenlemesine rağmen sanıklardan hiçbirine ulaşamadı. Diyarbakır’daki kaynaklar, bu isimler dışında, aralarında farklı Hizbullah sanıklarının da bulunduğu 5 isimle ilgili daha yakalama kararı çıktığı ancak bu kişilere de ulaşılamadığı bilgisini verdi.
Gerçek tabloyu ise dün yine 9. Ceza Dairesi Başkanvekili Ekrem Ertuğrul açıkladı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Mahmut Acar’ın, Aralık ayı sonundan bu yana izinde olmasından dolayı dün basın mensuplarının karşısına çıkan Ertuğrul, gizlilik nedeniyle durumun Yargıtay Başkanı’ndan bile gizlendiğini belirterek, sanıklar için tutuklama kararı çıkartıldığını açıkladı. Ertuğrul, “Adli kontrol tedbirine uymayan tüm sanıkların, bu yükümlülüklerine uymamaları nedeniyle saklanacakları veya kaçacakları şüphesi doğduğu da gözetilerek CMK ’nın 112. ve 100. maddelerinin amaç, kapsama ve gerekçesi de nazara alınarak tutuklama kararı verilmiştir” dedi. Van üzerinden İran’a iddiası Ortadan kaybolan Hizbullahçıların İran’a kaçmış olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.İstihbarat birimlerinin ulaştığı bilgilere göre, aralarında örgütün üst düzey yöneticileri Cemal Tutar ile Edip Gümüş’ün de bulunduğu Hizbullahçıların önce gizlice Van’a geçtikleri, buradan yasa dışı yoldan İran’a ulaştıkları değerlendiriliyor. Van’da da etkili oldukları belirtilen Hizbullahçıların, İran sınırındaki Özalp, Saray veya Başkale ilçelerinin kırsal kesiminde kaçakçıların kullandığı güzergahı kullandıkları sanılıyor. Önce saldılar şimdi arıyorlar Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 102. maddesinin yürürlüğe girmesinin ardından, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından 3 Ocak’ta tahliyelerine karar verilen ve aynı gece geç saatlerde serbest bırakılan Hizbullah liderleri ve tetikçileri, 10 günde buhar oldu. Göz göre göre kaçan Hizbullah sanıkları, 188 kişinin ölümünden sorumlu tutuluyor. Hizbullah iddianamesi ve gerekçeli kararına göre, eylemlerinde, Türkiye’yi dehşete sokan domuz bağı ile sorgu, enseden tek kurşunla cinayet gibi yöntemleri uygulayan firari sanıklardan bazılarının profilleri şöyle...
EDİP GÜMÜŞ: Gümüş, Hizbullah’ın en etkili isimlerinden birisi. Örgütün bölgeye korku saçan neredeyse tüm eylemlerinin planlayıcısı ve siyasi sorumlusu olarak bilinen Gümüş’ün, çok sayıda kişinin ölüm emrini verdiği iddia ediliyor. Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun ölü olarak geçirildiği İstanbul Beykoz’daki evde, çatışmadan sonra ele geçirilen Gümüş’ün, tutuklu bulunduğu sırada da cezaevinden verdiği talimatlarla örgütü yönettiği öne sürülüyor. Gerekçeli kararda, 42 kişinin ölümünden doğrudan sorumlu gösterildi.
CEMAL TUTAR: Velioğlu’nun öldüğü Beykoz’daki çatışmada, Gümüş’le birlikte polisle saatlerce çatıştıktan sonra yakalanan Tutar, Güneydoğu’da acımasızlığı ile tanınıyor. Örgütün kanlı eylemlerinin neredeyse tamamından sorumlu tutulan Tutar, Hizbullah ile ilgili haber yapan, bilgi sızdıran herkesin cezalandırılması talimatını veren isim olarak biliniyor. Yargılaması sırasında mahkemeyi, “Sonunuz Gaffar Okkan’a benzemesin” diye tehdit etmesine rağmen iyi hal indirimi alan Tutar, 100’ün üzerinde eylemden sorumlu gösteriliyor. Gerekçeli kararda, 73 kişinin ölümünden doğrudan sorumlu gösterildi.
FUAT BALCA: Hizbullah arşivinde bulunan özgeçmişinde, “1989 yılında örgüte girdim. “1- Birini sopayla dövdük, 2- Ben ve Musa, A. Vahap’ın aracını yaktık” gibi madde madde verdiği ifadeyle tanınıyor. Balca, zamanla, eylem talimatlarını veren bir isim haline geldi.
ABDÜLKERİM KAYA: Örgütün tepe noktasındaki isimlerden doğrudan talimat alan tetikçilerden olduğu iddia ediliyor. Gerekçeli kararda, 15 kişinin ölümünden doğrudan sorumlu gösterildi.
MEHMET VAROL: Örgütün tetikçilerinden olduğu iddia ediliyor. Gerekçeli kararda, 13 kişinin ölümünden doğrudan sorumlu gösterildi.
MUSTAFA İPEK: Hizbullah’ın bölgede korku saçan adam kaçırma ve yaralama eylemlerini gerçekleştiren isimlerden olarak gösteriliyor. Gerekçeli kararda, 10 kişinin ölümünden doğrudan sorumlu gösteriliyor.
MAHMUT DEMİR: Ankara’da, Şerif Uprak, Bayram Ali Uprak ve Hüseyin Bayburt’un sorgulanarak domuz bağı yapılıp, gömülmesinden sorumlu tutuluyor. Gerekçeli kararda, 26 kişinin ölümünün sorumlusu olarak gösterildi. KEMAL GÜLŞEN: Örgütün, Diyarbakır ve Batman’daki silahlı eylem talimatlarını veren ve bazı eylemlere bizzat katılan isimler arasında gösteriliyor. Gerekçeli kararda 16 kişinin ölümünden sorumlu tutuldu. Zaten iyi halliler! Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Hizbullah sanıklarına verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında “iyi hal” indirimi yapılmıştı. Diyarbakır Başsavcılığı’nın, sanıkların cezasının müebbet hapse dönüşmesine ve yakalansalar bile bu aşamadan sonra 20 yıl yatıp tahliye edilmelerine neden olacak bu indirimi Diyarbakır Başsavcılığı’nın temyiz etmediği de biliniyor.