Hrant için 6. yıl, Buradayız Ahparig!

Hrant için 6. yıl, Buradayız Ahparig!

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in ölümünün altıncı yılı dolayısıyla Dink’in arkadaşları tarafından düzenlenen ve bir hafta sürecek “Buradayız/ Ahparig!” etkinliklerinin ilki  sempozyumla başladı.

“Dink davasını unutturmayacağız” sloganıyla Cezayir Toplantı Salonunda dün(13 Ocak 2013) düzenlenen sempozyumda “Dink’in öldürülmesinin üzerinden geçen altı yılda neler oldu?”, “Yargılama süreci nasıl işledi?”, “Dink neden öldürüldü?”, “Kolluk kuvvetleri ve hükümetin tavrı”  başlıkları tartışıldı. Etkinliğe Hrant için adalet mücadelesi veren dostları, meslektaşları ve insan hakları savunucularının yanı sıra CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu katıldı. 

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Hayko Bağdat, son süreçte yaşanan Ermeni cinayetlerine dikkat çekerek, “Dink davasında adalet tesis edilmediği sürece bize dokunma tehdidi olduğunu biliyoruz. Artık Hrant için adalet talep etmek bunun üzerinde bir gereklilik içeriyor” dedi.

1915’ten süre gelen devlet sırrı geleneğinin devam ettiğini ifade eden Bağdat, “Bu devlet geleneği 1915 sırrına yeni sırlar eklendiği sürece bizim de mücadele etmekten başka çaremiz yok” diye devam etti.

Üç oturumdan oluşan sempozyumun  birinci oturumu “Operasyon başlıyor. 19 Ocak öncesi” başlığıyla yapıldı.

Çiğdem Mater’in moderatörlüğünde başlayan oturumda  ilk sözü Dink davası avukatı Fethiye Çetin aldı. Hrant Dink’in öldürülmeden önceki süreçte devlet-meyda eliyle ciddi bir saldırı kampanyasına maruz kaldığını ifade eden Çetin, “2007’nin sonunda misyonerliği iç tehdit olarak kabul edildiği haberleri yanında MGK’da ‘Asılsız soykırım iddialarına karşı  komisyon’ kuruldu. Mecliste bütün siyasi partiler çıkıp misyonerlik tehdidi var diyordu. Rahşan Ecevit bunun başını çekiyordu. Bu sırada Hrant, Sabiha Gökçen’in Ermeni olduğu yönünde  haber yaptı. Genel Kurmaydan, ‘Böyle haberler yapamazsınız. Bu hainliktir” diyerek bütün kişi ve kuruluşları mücadeleye çağırıyordu. Bu çağrıyı duyanlar Agos önüne gitmeye başladılar” diye anlattı.

 

Hrant neden hedef oldu?

 

Hrant hakkında açılan davalardan beraat çıkması gerekirken açıktan ve gizli olarak yürütülen linç kampanyaları yüzünden yargı sürecinin uzatıldığını ve ceza kararları çıktığını hatırlatan Çetin, Türkiye’de Hrant’ın derin devlet tarafından hedef haline getirildiğini kaydetti.  Derin devlet yapısı içerisinde stratejik planın  MGK’da, operasyon bölümünün özel harekat birimiyle yapıldığına dikkat çeken Çetin, “Bu kuruluşlar Hrant’tan ne istedi. Bir gazetesi olan, sesini kamuoyuna duyurmaya çalışan bir insan. Devlet bu örgütleriyle neden bu kadar Dink’i öldürmek için seferber oldu” diye sordu. Dink’in öldürülmesinde iki ana nedenin aklına geldiğini aktaran Çetin, “Birincisi AB süreci içerisinde bir batı düşmanlığı ve misyonerlik tehdidiyle hafızalardaki geçmiş korkuların üretilmesi olabilirdi. Diğer nedeni de Dink bu devlete hep 1915’i hatırlatıyordu. Özellikle Gökçen yayınıyla gözlerinin içine soktu. Dink bulunduğu ortamda, çıktığı televizyon programlarında insanları o kadar etkiliyordu ki bütün bunların bileşiminden Hrant çok tehlikeli oluyordu” diye özetledi.

 

Genel Kurmay hedef gösterdi

 

Hrant Dink’le beraber Sabiha Gökçen haberini yapan gazeteci Ersin Kalkan da o dönemde Genel Kurmay tarafından hedef haline getirilmek istendiklerini aktardı. Gökçen’in Ermeni olduğu konusunda çok fazla somut delil bulduklarını dile getiren Kalkan, “Ben Hrant’a ‘Bırak bu haberi ben yapayım’ dedim. Çünkü o dönemde çok fazla hedef gösteriliyordu ama o istemedi” dedi. Haberi yaptıktan sonra ilk anda askerlerden “Atatürk’ün büyüklüğünü gösteriyor” şeklinde olumlu yönde yorumlar yapıldığını ancak daha sonra Genel Kurmay’dan “Bu söylentileri çıkaranlar, bu sembol isimleri elimizden almak isteyenler hepsi vatan hainidir” açıklaması geldi” diye konuştu.

 

‘Dink davasının kara kutusu 1915’tir’

 

“Sempozyum “ 6 yıllık müsamere: Hrant Dink cinayeti davası” ve “Devletin dehlizleri: Polis ve jandarma” başlığıyla devam eden ikinci oturumunda Karin karakaşlı 2007’de saldırı ve tacizlerin yoğunlaştığı süreci anlattı.

\

AGOS önünde sürekli olarak İstiklal Marşı okunduğunu söyleyen Karakaşlı, “Bir keresinde kapının önüne çelenk bırakılmış. Hrant ‘Çelengi içeriye getirelim. Çelenk geldikten sonra aşağıdaki esnafa da ayıp oldu’ ” dedi. Bunlar öldürülmeden önce ağzından dökülen son birkaç sözünden biri” diye konuştu.

Hrant’ın umut dolu olduğunu ifade eden Karakaşlı, “Hrant’la beraber gelecekten çalınan bir şey olduğunu düşünüyorum. Sadece Ermeniler için  değil herkes için” dedi. Dink davasından geriye açılmayı bekleyen bir karakutu kaldığını dile getiren Karakaşlı, “Dink cinayetinin kara kutusu 1915’tir aslında. Pandoradan kalan son şey umuttur biliyorsunuz” diye ekledi.

 

‘Soruşturma genişletilmiyor’

 

Sempozyumun ikinci oturumunda Dink davası avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu da Dink davasının soruşturma sürecinden bahsetti.Cinayetten önce  Dink’e suikast olacağı yönünde gönderilen istihbarat bilgisine rağmen İstanbul Emniyet Müdürlüğünün cinayeti engellemediğini söyleyen Bakırcıoğlu, cinayetten sorumlu olan kamu görevlileri, polis ve jandarma kuvvetleri hakkında etkili soruşturma yürütülmediğini bu yüzden AİHM’e başvurduklarını aktardı. Yargıtay Başsavcılığının kararını değerlendiren Bakırcıoğlu, “Varolan iddianame 20 sanık üzerinden kurulu. Örgütün üst kademesinin çıkarılmadığını özellikle buradaki kamu görevlilerinin ortaya çıkarılmadığını söyledik. Burada birbirinden haberdar ya da birbirinden bağımsız bir refleksle karşı karşıyayız” dedi.

 

‘Yeni bir derin devlet tarifi yapmalıyız’

 

Bir gazeteci gözüyle gözlemlerini aktaran Timur Saykan, “Cinayetten bir yıl gibi kısa bir süre sonra bir kitap hazırladık davayla ilgili. Bizim kafamızda bir derin devlet yapısı var. İşte  İbrahim Şahin, Veli Küçük gibi isimler. O profili arıyorduk doğal olarak. Bugün altıncı yılda bildiğimiz derin devlete benzemeyen sorumlular görmeye başladık dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek gibi” dedi.

 Devletin memurunu koruma tavrı yüzünden cinayetten sorumlu kamu görevlilerinin yargılanmadığını kaydeden Saykan, “Kilit nokta orası. Onlar yargılanmadığı sürece buradaki örgütü ortaya çıkartamayacağız. Bu yüzden yeni bir derin devlet tarifi de yapmamız gerekiyor” yorumunu yaptı. Medyanın da cinayetin aydınlatılması için ciddi bir çalışma yürüttüğünü söyleyen Saykan, ancak bazı gazetecilerin ve medya kuruluşlarının  kamu görevlilerini, polisi ve jandarmayı koruyarak haber yaptığına dikkat çekti.

 

‘Yargıtay’da ne oldu?

 

Sempozyumunun soru cevap bölümünde Yargıtay Başsavcılığının son kararını değerlendiren Avukat Fethiye Çetin, “Altı yıl önce iddianameyi hazırlayan savcılarda burada örgüt var demişti. Ama örgüt bundan ibaret değil. Onların arkasındaki derin güce ulaşalım. Altı yıl önce nerdeysek şimdi bir biçimde yeniden baştan başladık” dedi. Türkiye’nin yargısal pratiğinde örgütsel suçların yalnızca Kürtler için, ‘bölücülük’, solcular için ‘Anayasl düzeni tehdit etmek’ şeklinde sınıflandırıldığını söyleyen Çetin, “Dink’i öldüren örgütü de devletin birliğini bozmaya sokmuş. Bu yargısal alışkanlık” yorumunu yaptı.

 

Hrant Dink haftasının etkinlikleri

 

Hrant Dink ’in öldürülmesinin üzerinden 6 yıl geçti ve  “Biz bitti demeden bu dava bitmez” diyen Hrant’ın Arkadaşları “Buradayız Ahparig” (Buradayız Kardeşim) adını taşıyan bir hafta düzenliyorlar. Önceki akşam Hrant’ın arkadaşları düzenledikleri etkinliklerle ilgili bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

 

Sanatçılardan 6 yılın hafızası

 

Çiğdem Mater 12-19 Ocak tarihleri arasında yapılacak olan etkinlikleri açıkladı. ‘2 Ocak’ta ‘Operasyon başlıyor: 19 Ocak öncesi’, ‘6 yıllık müsamere: Hrant Dink cinayeti davası’, ve ‘Devletin dehlizleri: Polis ve Jandarma’ başlıklarını taşıyan sempozyumlarla başlayacak olan etkinlikler Pazar günü de Tütün Deposunda devam edecek. Bir çeşit hafıza koridoru oluşturduklarını belirten Mater “Ümit Kıvanç ve Kemal Gökhan Gürses ‘Tanıklık ve Operasyon’ adı altında bize 6 yılı hatırlatacak bir hafıza koridoru yaptılar. Her gün seanslar halinde Tütün Derposu’nda küçük sinema salonunda Hrant Dinkle ilgili üretilmiş filmleri göstericeğiz. Tütün Deposu’nun ana salonunda sanatçı dostlarımızın hazırladığı bir sergiyle karşılaşacaksınız. Buranın duvarlarında Nar Photos’un 6 yıllık süreci takip ettiği oluşan bir sergi de yine 19 Ocak’a kadar burada olacak” dedi.

 

Sanatçılar ermeni yazarların öykülerini okuyacak