HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, Balyoz darbe planı kararlarının Yargıtay'a gelmesinden sonra ne kadar süre içinde sonuçlanacağına ilişkin olarak "Gerekçeli karar ne zaman yazılır bilemem, ama Yargıtay’a gidişinden itibaren 3-4 ay içinde sonuçlandırılabilir diye düşünüyorum. Yıllarca bekletmezler" dedi.
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer'in "Okur: Yargıtay Öne Almazsa Yıllarca Sürer" başlığıyla yayımlanan (24 Eylül 2012) yazısı şöyle:
Balyoz davası boyunca sanıklar, Özel Yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin davayı yürütüş tarzı hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na yüzlerce şikâyette bulundu. Bu başvurulardan bir sonuç çıkmazken geçen cuma günü sonuçlanan davada sanıkların 325’ine 20, 18 ve 16’şar yıl hapis cezaları verildi.
Sanıkların hâkimlerden şikâyetçi oldukları temel konular nelerdi? Delil değerlendirme aşaması atlanarak karar aşamasına geçilmesi, sanıklar lehindeki delillerin değerlendirme dışı bırakılması, üzerinde dijital olarak oynandığı raporlarla belirlenen belgelerin delil kabul edilmemesi, dönemin Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenmesi taleplerinin reddedilmesi ve sanık avukatları olmadan karar açıklanması.
HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, sanıkların ve avukatlarının dava süreci boyunca bu konularla ilgili kendilerine ilettikleri şikâyetlerin akıbetinin ne olduğunu sorunca şu yanıtı verdi:
“Dava süresince çok sayıda, belki yüzlerce şikâyet geldi. Bunların çoğu hakkında inceleme de başlattık. Ama şikâyet konularının tümü ‘hâkimin yargılama yetkisine ilişkin’ oldukları için soruşturulmasına yer olmadığı sonucuna vararak reddettik. HSYK’nin yetkileri belli. Ancak disiplinsizlik ve görevi tarafsız yapamayacağının anlaşılması durumunda bize geliyor. Dosyaların içeriğine karışamayız.”
Son olarak 3. yargı paketiyle getirilen adli kontrol mekanizmasından yararlanarak tahliye edilmeleri talepleri reddedilince Balyoz sanıklarının tümü HSYK’ye telgraf çekerek hâkimlerin tutumundan şikâyetçi olmuş. Henüz çıkmamış, ama çıkacak sonuç belli: Hâkimin yetkisi.
Okur, şikâyetlerin adresi olarak ise Yargıtay’ı gösteriyor:
"Lehte delilin değerlendirilmediğini, deliller üzerinde oynanmış olduğunu HSYK bilemez, çünkü yetkisinde değil. Ama Yargıtay bilir. Temyiz mekanizması bunun için var zaten. Mahkeme heyeti deliller konusunda bir kurumdan aldığı raporla yetindiyse bu yeterli mi, değil mi; mahkemenin elindeki rapor ne kadar doğru? Bunları saptayacak makam Yargıtay. Delil aşamasını atlayarak karara geçilmesi hukuka uygun mu, değil mi ona da Yargıtay karar verecek.”
Avukatlar olmadan sanıklar hakkında karar açıklanmasında kim haklı? Bu konudaki itirazlar da Yargıtay’da ele alınacak, ama Okur’a göre “Hukuk, hakkın kötüye kullanılmasını korumaz. AİHM’nin bu yönde lehte kararları da bulunuyor.”
Okur ile davanın bundan sonraki safahatını da konuştuk. Öncelikle mahkeme heyetinin gerekçeli kararının açıklanması beklenecek. Ardından sanıklar temyize gideceklerini açıkladıkları için Yargıtay aşaması başlayacak. Başsavcılık görüş yazarak bir daireye gönderecek. Büyük olasılıkla örgütlü suçlara bakan Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne gidecek. Türkiye’de davaların Yargıtay aşaması yıllarca sürebiliyor. 300’den fazla tutuklu bulunan bu tartışmalı davanın yıllarca beklemesi daha fazla hak mağduriyetine yol açacaktır. Okur da aynı görüşte:
“Normal sıraya konursa bitmesi yılları bulabilir. Ama Yargıtay’ın bu davaya öncelik vereceğini tahmin ediyorum. Bildiğim kadarıyla zaten tutuklu dosyalarını öncelikle ele alıyorlar. Ama 325 tutuklu bir davaya daha büyük bir hassasiyet gösterirler diye düşünüyorum. Geçmiş uygulamaları da hassasiyetleri gözetir niteliktedir. Gerekçeli karar ne zaman yazılır bilemem, ama Yargıtay’a gidişinden itibaren 3-4 ay içinde sonuçlandırılabilir diye düşünüyorum. Yıllarca bekletmezler.”
Sanıkların itiraz ve şikâyetleri haklı bulunur ve karar Yargıtay tarafından bozulsa dahi HSYK’nin yapacağı bir şey yok mu? Hayır var. Okur, “Eğer Yargıtay bu kararı bozarsa, hâkimlerin siciline işlenir ve ilerideki terfi ve atamalarını olumsuz etkiler” diyor.
***
Anlaşılan o ki Balyoz davası, bugüne kadar olduğu gibi Yargıtay aşaması boyunca da Türkiye’de adalet sisteminin tartışılacağı bir platform olmaya devam edecek. Kamu vicdanını daha fazla yaralayacak haksız mağduriyetlere neden olunmaması için en başta gerekçeli karar yazımı olmak üzere bu sürecin hızla sonuçlandırılmasında yarar var.