HSYK 1. Daire Başkanı Okur: BDP'liler çıkar, MHP'li Engin Alan kalır

HSYK 1. Daire Başkanı Okur: BDP'liler çıkar, MHP'li Engin Alan kalır

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, Anayasa Mahkemesi’nin CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay için verdiği ‘seçilme hakkının ihlali’ yönündeki kararın, KCK davasından yargılanmakta olan tutuklu 5 BDP’li vekil için ‘yol gösterici’ olacağına dikkat çekti.

İbrahim Okur, “KCK davasına bakan hâkimler de, ‘Yarın başvuru yapılırsa Anayasa Mahkemesi bu davayla ilgili de benzer kararlar çıkaracak’ diyerek tutuklu milletvekillerine yönelik ihlali şimdiden sonlandırmayı seçebilir. Böyle düşünürlerse tabii ki doğru da yapmış olurlar” dedi.

“Balyoz Darbe Planı” davasında aldığı 18 yıl hapis cezası Yargıtay tarafından onanan MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan’ın durumunu da değerlendiren İbrahim Okur, kararın kesinleştiğine dikkat çekerek, “KCK davasındaki BDP’li vekiller sadece tutuklu oldukları için çıkabilir. Engin Alan hakkındaki hüküm ise kesinleşti. Onun bir başvuruda bulunduğunu duymadım ancak bana göre Anayasa Mahkemesi kararı sadece yargılaması sürmekte olan tutuklu vekillerle ilgili. O yüzden Sayın Alan’ı kapsamadığı düşüncesindeyim” dedi.

Anayasa Mahkemesi’nin “seçilme hakkı ihlal edildi” kararından sonra Ergenekon davasını gören 13. Ağır Ceza Mahkemesince tahliye edilen, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın ardından gözler, diğer tutuklu vekillerin durumuna çevrildi.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Utku Çakırözer, KCK davası kapsamında tutuklu bulunan 5 BDP milletvekili ile “Balyoz Darbe Planı” davasında aldığı 18 yıl hapis cezası Yargıtay tarafından onanan MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan’ın durumunu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’a sordu.

Utku Çakırözer’in Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, “HSYK 1. Daire Başkanı Okur: BDP’liler Çıkar, Engin Alan Kalır” başlıklı yazısı şöyle:

 

‘BDP’liler Çıkar, Engin Alan Kalır’

 

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, yargı camiası içinde tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmesi gerektiğini ilk söyleyen isimdi. 11 Haziran seçimlerinden hemen sonra seçilen milletvekilleri henüz yeminlerini bile etmeden verdiği “Ben olsam tutuklu vekilleri tahliye ederdim” demeci gündemi sarsmış ancak mahkeme heyeti üzerinde hiçbir etki yaratmamıştı.

Okur, Anayasa Mahkemesi’nin İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın bireysel başvurusu üzerine geçen hafta verdiği ihlal kararının ardından arkadaşımız İlhan Taşcı’ya verdiği mülakatta da tutumunu daha güçlü ortaya koyarak “Bu ihlalin derhal giderilmesi lazım. Bu saatten sonra tutuklu kalması ihlalin sürmesi anlamına gelir” uyarısında bulunmuştu.

 

Keşke iki buçuk yıl beklenmeseydi

 

Ergenekon davasına bakan heyetin, beklentiler doğrultusunda verdiği tahliye kararı sonrasında görüştüğümüz Okur, 29 Haziran 2011’de verdiği ilk mülakatı anımsattığımızda şu değerlendirmeyi yaptı: “Sayın Balbay’ın önceki akşam eşi ve çocukları ile duygusal buluşma anını izlerken ‘Keşke bu karar iki buçuk yıl önce alınmış olsaydı’ diye içimden geçirdim. Yapılması gereken şey çok basitti. Milletvekili seçildiği için yargılaması tutuksuz devam edecekti.”

 

Hesaplaşmaya götürmediler

 

Kendisine iki buçuk yıllık bu gecikmeden doğan mağduriyet konusunda HSYK’nin resen ya da şikâyet üstüne mahkeme heyeti konusunda bir yaptırımı olup olmadığını sorduğumuzda değerlendirmesi şöyle oldu:

“Tutukluluğa karar verme konusu hâkimlerin takdir hakkına giriyor. Onların bu hakkını sorgulamak müdahale olarak algılanır. Burada sevindirici olan mahkeme heyetinin sürtüşme yolunu seçerek ‘Ben kararımı verdim, dava benden çıktı. Bu işi Yargıtay’da çözün’ deyip çekilmemesidir. O psikoloji ile davranmadılar. İyi ki de davranmadılar. Hatta Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı dahi gelmeden tahliyeyi verdiler. Orada da bir tek şu denebilir: Madem gerekçeli kararı beklemeden tahliye edilecekti neden 5 gün beklendi? Keşke mahkemenin kararı çıkar çıkmaz verselerdi denebilir.”

 

BDP’liler için örnek olur

 

Balbay ve Haberal için verilen ‘seçilme hakkının ihlali’ yönündeki karar, KCK davasından yargılanmakta olan tutuklu 5 BDP’li milletvekiline özgürlük getirebilir mi? Milletvekillerinin avukatları Balbay ile ilgili karar sonrasında hemen Diyarbakır’daki mahkemeye başvurdu. Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurularla ilgili kararlarının ‘Yargıtay içtihadı’ gücüne sahip olmadığının ve sadece bireysel başvurular üzerine karar alındığının altını çizen HSYK yetkilisine göre, Balbay kararı yine de ‘yol gösterici’ olacak:

“KCK davasına bakan hâkimler de, ‘Yarın başvuru yapılırsa Anayasa Mahkemesi bu davayla ilgili de benzer kararlar çıkaracak’ diyerek tutuklu milletvekillerine yönelik ihlali şimdiden sonlandırmayı seçebilir. Böyle düşünürlerse tabii ki doğru da yapmış olurlar çünkü Balbay ve Haberal kararlarıyla, o başvurular içinde ‘ihlal’ kararı çıkacağı kesinleşmiştir.”

 

Alan’ın durumu değişmez

 

Peki Balyoz davasında aldığı 18 yıl mahkûmiyet kararı Yargıtay tarafından da onanan Engin Alan’ın durumu ne olacak? Alan’ın mahkûmiyet kararının kesinleştiğine dikkat çeken Okur, “KCK davasındaki BDP’li vekiller sadece tutuklu oldukları için çıkabilir. Engin Alan hakkındaki hüküm ise kesinleşti. Onun bir başvuruda bulunduğunu duymadım ancak bana göre Anayasa Mahkemesi kararı sadece yargılaması sürmekte olan tutuklu vekillerle ilgili. O yüzden Sayın Alan’ı kapsamadığı düşüncesindeyim” değerlendirmesini yaptı.

***

Okur’un beklentisi doğrultusunda Diyarbakır’daki mahkemeden BDP’li 5 vekil hakkında tahliye kararı çıkarken MHP’li Engin Alan cezaevinde yatmaya devam edecek olursa Türkiye çok derin bir sarsıntı geçirecektir. Bu sarsıntının merkez üssü ise artık yargı değil, siyaset kurumu olacak gibi gözüküyor.