HSYK 1. Daire Başkanı Okur: Erdoğan, Şık ve Şener tutuklandığında "Bırak yaptıklarını çeksinler" demişti!

HSYK 1. Daire Başkanı Okur: Erdoğan, Şık ve Şener tutuklandığında "Bırak yaptıklarını çeksinler" demişti!

'FETÖ' soruşturmasında tutuklanan eski HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, Ankara Cumhuriyet savcıları Mehmet Tamöz ve Ahmet Akça’ya verdiği 153 sayfalık ek ifadesinde, Ergenekon, Balyoz, Odatv davaları konusunda açıklamalarda bulundu. "Ergenekon ve Balyoz davalarında uydurma delilerin ortaya çıktığını" söyleyen Okur, ‘Şemdinli savcısı’ olarak tanınan Ferhat Sarıkaya’nın da hükümetin isteği üzerine mesleğe kabul edildiğini belirtti. Okur, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanması sürecinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile gçrüştüğünü belirterek, "AB süreci noktasında bize sıkıntı doğurabileceğini ve bu iki gazetecinin tahliyesinin doğru olacağını söyledim. Kendisi ‘Bırak yaptıklarını çeksinler’ anlamında bir şeyler söyledi" iddiasında bulundu.

Hürriyet'ten Oya Armutçu ve Mesut Hasan Benli'nin haberine göre Okur, özetle şunları söyledi:

 

"Gülen cemaatinin oyunları"

 

“BAŞTA askeri vesayetin kırılacağını ve derin devletin ortaya çıkacağını düşünerek, bu soruşturmaları desteklemiştim. Ancak Nurseli İdiz, Sisi’nin gözaltına alınması, ölüm döşeğinde olan Türkan Saylan’ın evinde arama yapılması ile bu soruşturmaya bakış açım değişmeye başladı. Bu soruşturmanın sulandırılmaya başlandığına inandım. Ayrıca Balyoz soruşturmasında salıverilen tutukluların yargılanma esnasında tümünün tutuklanması ile bu yargılamaların da Gülen cemaati mensuplarının oyunları olduğuna inanmaya başladım. Söz konusu soruşturma ve davalarda uydurma delilerin ortaya çıktığını gördüm.

 

"Okuyunca dehşete düştüm"

 

İstanbul İl Jandarma Alay Komutanı Hüseyin Kurtoğlu’nun dosyasını okuduğumda dehşete düştüm. Baştan sona bir hukuksuzluk vardı. MİT TIR’ları davası sırasında Adana Jandarma Bölge Komutanı Hamza Celepoğlu’nun ismi ortaya çıkınca, Rasim Aytin, benim yanıma geldi. ‘Hamza Celepoğlu kim biliyor musun’ diye sordu. Benbilmediğimi belirttim. Bunun üzerine, ‘Hüseyin Kurtoğlu’na soruşturma açılınca, terfisi engellendikten sonra bu engellemeden dolayı sırası gelen ve paşa yapılan kişi’ dedi. Bu isim ortaya çıkınca amaçlarının ne olduğunu ve bu cemaatin nasıl uzun vadede hesaplar yaparak hamleler yaptığını bu şekilde gördüm.

25 Aralık operasyonu sırasında ben gece yarısı Başbakanlık’a gittim. Burada yapılan toplantıda, çözüm olarak yapılacak tek şeyin Turan Çolakkadı ile görüşülüp soruşturmanın Fetullah Gülen cemaat mensubu savcı Muammer Akkaş’tan alınarak başka bir savcıya verilmesinin sağlanması gerektiğini belirttim. Kurul üyesi Rasim Aytin gece yarısı evinden gelerek Efkan Ala birlikte İstanbul’a gitti. Oktay Erdoğan ve Turan Çolakkadı ile buluşup bizim aldığımız kararı kendilerine iletti. Soruşturmanın Muammer Akkaş’tan alınmasını da bizzat ben istedim ve sağladım.

 

"Güvenmekle hata yaptım"

 

Ferhat Sarıkaya’nın mesleğe kabul edilmesi, hükümetin de bu yönde isteği doğrultusunda HSYK Genel Kurulu tarafından yapılan oyalama ile olmuştur. Ferhat Sarıkaya’nın Ankara’ya atanmasında bakanlığın görüşü etkili olmuştur. Hatta kendisi daha önce bakanlık tetkik hâkimliğini istemişti. Ancak ben, böyle bir atamanın sıkıntı doğrulabileceğini Bakan beye izah ettim. O da uygun buldu. Kendisinin Fetullah Gülen cemaati ile ilişkisini, basındaki kendisine ait demeçler çıkınca öğrendim. Anladığım kadarıyla da Van’da görev yaptığı zaman bu cemaat ile yakınlaşmış.

Biz bu insanları Anadolu insanı ve Anadolu çocuğu olarak görüyorduk. Ancak bu yapıya mensup insanların Anadolu insanını ve Anadolu çocuğunu temsil etmediklerini, başka amaç ve saikler içinde olduklarını gördük ve yaşadık. Yargıda hâkim olan vesayetin kırılmasını sağlamak için de bu kişiler ile birlikte oldum. Bu kişilere güvenmekte hata yaptım.