HSYK 1. Daire Başkanı Okur: Tutuklu vekilleri serbest bırakırdım

HSYK 1. Daire Başkanı Okur: Tutuklu vekilleri serbest bırakırdım

T24- HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, milletvekili seçilmelerine rağmen cezaevinde tutuklu bulunan Hatip Dicle dışındaki milletvekillerine ilişkin, ''Ben o dosyanın hakimi olsaydım, açıkçası ben tahliyeden yana oy kullanırdım. Aday olmuşlar, belli bir oy almışlar, milletvekili seçilmişler, görüşlerini parlamentoda ifade etmelerinin imkanı sağlanmalıydı. Benim kişisel görüşüm bu ama arkadaşlarımızın yaptığının kesinlikle doğru olduğunu düşünüyorum'' dedi.

 

HSYK ile Türkiye Adalet Akademisinin ortaklaşa düzenlediği ''Yargı ve Medya İşbirliği Kapsamında Basın Sözcülüğü Çalıştayı'' Ankara Vilayetler Evi'nde yapıldı.

 

Çalıştayın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Okur, milletvekili seçilmelerine rağmen cezaevinden tahliye edilmeyen milletvekillerinin durumu hatırlatılarak ''Siz olsaydınız ne yapardınız?'' sorusu üzerine, şu anda bu durumda bulunan 9 kişi olduğunu, bu kişilerden Hatip Dicle'yi ayrı, diğer 8 kişiyi ayrı değerlendirmek gerektiğini belirtti.

 

Okur, ''Bir tanesi ile ilgili YSK'nın aldığı kararın, doğru bir karar olduğunu düşünüyorum ancak geç alınmış bir karar. Geciken adalet adalet değildir, keşke bu konuda haberleri oldukları zaman, seçimden önce bu karar alınmış olsaydı. Çünkü seçilmesine engel şekli de olsa bir durum söz konusu'' diye konuştu.

 

İbrahim Okur, diğer 8 kişi ile ilgili Anayasa'nın 83. ve 14. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde bu kişilerin milletvekili seçilmiş olmasının tahliyeyi gerektirmediğini belirterek, şöyle devam etti:

 

''Doğrudan tahliye edilmeleri sonucu doğurmuyor çünkü dokunulmazlık kapsamı dışında bu suçlar. Burada mahkemelerin takdiri söz konusu. İlgililerin tutuklu kaldıkları süre, delillerin toplanıp toplanmadığı, tüm bunları değerlendirerek mahkemenin, hakimlerin bir değerlendirme yapması gerekiyor, takdir haklarını kullanması gerekiyor, nitekim mahkemeler bunu yapmıştır. Diyarbakır'daki mahkemeler, oy birliği ile -İstanbul'daki mahkemeler sanıyorum bir tanesi oy çokluğu ile diğeri oy birliği ile- kararlarını verdiler. Hem muhalefet hem çoğunluk görüşünün doğru olduğunu düşünüyorum çünkü hakimlerin takdiridir bu. Kişisel olarak ben o dosyanın hakimi olsaydım, açıkçası ben tahliyeden yana oy kullanırdım. Çünkü aday olmuşlar, belli bir oy almışlar, milletvekili seçilmişler, görüşlerini parlamentoda ifade etmelerinin imkanı sağlanmalıydı. Benim kişisel görüşüm bu ama arkadaşlarımızın yaptığının kesinlikle doğru olduğunu düşünüyorum. Vicdani kanaatlerine göre karar vermişlerdir, herkes bu noktada kendi kanaatini ortaya koymuştur.''

 

Hatip Dicle ile ilgili YSK kararının Anayasa Mahkemesine taşınıp taşınmayacağına ilişkin bir soru üzerine Okur, Anayasa'nın 85 maddesi ile ilgili Anayasa Mahkemesine başvuru yapılabileceğini ancak Anayasa'nın bu başvuruyu belli hallerle sınırlı tuttuğunu hatırlattı. Okur, ''Yani bu halle ilgili başvurulamayacağını düşünüyorum. Bu durumla ilgili başvurulamaz, Anayasa'nın 85. maddesindeki fıkralar çok açık'' dedi.

 

Bir başka soru üzerine Okur, Hatip Dicle'ye mazbata verilmesinin başlangıçta hatalı bir uygulama olduğunu belirterek, ''YSK'nin elinde böyle bir dosya varken, YSK'nın incelemesi devam ederken mazbata verilmemeliydi. Kamuoyunda tepki çeken hususlardan birisi de bu oldu. YSK'nin kararı kesinleşmeden il seçim kurulunun mazbata vermesi, kanımca yanlış oldu'' diye konuştu.