HSYK asıl bu sefer Hükümet'in güdümüne giriyor

HSYK asıl bu sefer Hükümet'in güdümüne giriyor

Arif Ali Cangı [email protected]

Eylül 2010’da yapılan referandum ile gerçekleşen Anayasa değişikliği paketinin en çok tartışılan yanı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’na ilişkin değişiklikti. Öyle ki, hayır oyu veren kesimin önemli bir bölümü, “HSYK’ya ilişkin değişiklik olmasa biz de evet oy veririz” demişlerdi. Değişiklikle yargının yürütmenin denetimine girdiği ileri sürüldü ve o günden bu yana yargının beğenilmeyen her işlem ve uygulamasının faturası evet oyu verenlere özellikle “yetmez ama evet” diyenlere çıkartıldı.

Değişikliği kısaca anımsayalım; kurulun üye sayısı beş asıl ve beş yedek üyeden, yirmi iki asıl ve on iki yedek üyeye yükseldi, Adalet Bakanı’nın Kurulun başkanı olması ve Müsteşarının doğal üye olması değişmedi, Adalet Bakanı ve Müsteşarın dışındaki üyelerin tamamı Cumhurbaşkanı tarafından seçilmekteyken değişiklikle üyelerin dördü Cumhurbaşkanı tarafından, üç asıl ve üç yedek üye Yargıtay Genel Kurulunca, iki asıl ve iki yedek üye Danıştay Genel Kurulunca, bir asıl ve bir yedek üye Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca, yedi asıl ve dört yedek üye birinci sınıf adlî yargı hâkim ve savcıları arasından adlî yargı hâkim ve savcılarınca, üç asıl ve iki yedek üye de birinci sınıf idarî yargı hâkim ve savcıları arasından idari yargı hâkim ve savcılarınca seçilmesi kuralı getirildi.

Bu değişiklikten sonra yargıç ve savcılar arasında yapılan seçimde "Bakanlığın listesi" diye adlandırılan listenin kazanmasıyla HSYK yeniden oluştu, bu süreç içinde yargının tartışılan her kararı ile birlikte HSYK da tartıldı. Her seferinde HSYK'nın hükümetin güdümünde olduğu genel olarak kabul edildi.

 

Başbakan HSYK'ya kızdı

 

17 Aralık'ta bakanlara kadar uzanan yolsuzluk operasyonunun ortaya çıkmasına kadar Hükümet’in HSYK ile bir sorunu olmadı. Bu operasyon ve devam eden yolsuzluk iddialı soruşturmalarla birlikte pek çok emniyet müdürünün ve adli kolluk görevlilerinin yerlerinin değiştirilmesi, savcıların elinden dosyaların alınması, Adli Kolluk Yönetmeliği değişikliği ile adli kolluğun görev gereği de idari kolluk amirlerine, oradan yürütmeye bağlanması girişimi, HSYK'dan bunu eleştiren açıklama, Danıştay’ın yönetmelik değişikliğinin yürütmesini durdurması, Başbakan'ın buna öfkelenmesi ve "elimde yetkim olsa HSYK'yı yargılarım" sözleri, Balyoz ve Ergenekon sanıklarını ve mahkûmlarını kurtaracak formül arayışlarıyla belirginleşen olaylar yaşadık. Henüz bir ay geçmedi, gündemin aynı sıcaklığı devam ediyor, günlerin ne gibi olaylara gebe olduğunu kestirebilmek çok güç.

Bugünlerde en sıcak gündemlerimizin başında HSYK'ya ilişkin yasa değişikliği geliyor. Başbakan Japonya ve uzak doğu seyahatine çıktı, bir grup AKP'li milletvekili tarafından 7 Ocak 2014 tarihinde 395 sayısıyla bir torba yasa değişikliği teklifi TBMM Başkanlığına verildi. Teklifle; Yargıtay Kanunu, Hâkimler ve Savcılar Kanunu, Adalet Akademisi Kanunu, Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'da değişiklikler öneriliyor, en çok da HSYK Kanunu'nda değişiklik öngörülüyor.

 

Bütün Yetkiler Adalet Bakanı’na

 

Değişiklik teklifi ile yetkilerin Adalet Bakanlığı'nda doğrudan Bakan’da toplanması hedeflenmiş, hakim ve savcıların yurtdışında görevlendirme, Adalet Komisyonları’nın oluşturulması, hakim ve savcıların meslek içi eğitimine karar verme yetkisi HSYK'dan alınıp Adalet Bakanlığı’na veriliyor, Adalet Akademisi Genel Sekreterliği ve Eğitim Merkezi kaldırılıyor, Yönetim Kurulunun yetkileri daraltılıyor, bütün yetki Adalet Akademisi Başkanlığına veriliyor, başkanın seçimi de Bakanın önerisiyle Bakanlar Kurulu tarafından seçilmesi öneriliyor.

Yasa değişikliğinin asıl hedefinin hükümetin HSYK'yı kontrol altına almak olduğu  HSYK Kanunu'nda önerilen değişikliklerde görülüyor.  Adalet Bakanı başkan sıfatıyla, kurulun görev alanına ilişkin olarak yönetmelik çıkartabilecek, üyelerin hangi dairelerde görev yapacağına, gerektiğinde dairelerin işlerinin başka daireye aktarılmasına karar verebilecek, kurul personelini atayacak, adalet uzman yardımcıları ve uzmanlarını görevlendirecek, genel sekreter yardımcılarını atayacak, görevlerini belirleyecek, genel kurul gündemini belirleyecek, genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırabilecek, toplantılarda gündem dışı görüşme açılmasına karar verebilecek.

Hâkimlerin görevleriyle ilgili suç ve disiplin soruşturması ve kovuşturması konusunda karar vermek anayasa gereğince HSYK'ya ait olmakla birlikte, yasa değişikliği teklifi ile adalet bakanına hâkimlerin, savcıların idari işleriyle, savcıların adli görevleriyle ilgili genelge düzenleme yetkisi tanınıyor, ayrıca Teftiş Kurulu başkanı, başkan yardımcılarını, genel sekreter yardımcılarını atamak, çalışmalarını denetlemek yetkisi de bakana veriliyor.

Değişiklik teklifinde en çarpıcı olan HSYK üyeleri hakkındaki suç soruşturması ile kovuşturmasını yürütmek, gerekli kararları vermek, disiplin soruşturma ve kovuşturması işlemlerini yapmak, soruşturma açılıp açılmamasına karar vermek, soruşturma sonunda işlemden kaldırma ya da ceza verme yetkisi de Bakana tanınmış olması. Bu şekilde Adalet Bakanı sadece HSYK'nın başkanı değil,  üyelerinin de disiplin amiri pozisyonuna getiriliyor.

Anayasa’nın mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen 138. maddesine, HSYK'yı düzenleyen 159.maddesine aykırı yasa değişikliğini öneren bu girişimle Yargıya ve adliyeye ilişkin tüm yetkiler adalet bakanlığın(bakan)da toplanıyor, HSYK bakanlığın bir idari birimi, adliyeler bakanlığın taşra teşkilatı, yargıçlar, savcılar bakanlığa bağlı çalışanlar haline getirilmek isteniyor, zaten sorunlu olan kuvvetler ayrılığı ilkesi tamamıyla yok ediliyor.

Bu yasa teklifi yasalaşırsa 2010 Anayasa değişikliği ile HSYK'nın Hükümetin güdümünde olup olmadığı tartışması, sonra erecek. Artık 2010 referandumu odaklı tartışmaları bitirme zamanı geldi. Hukuk güvenliğinin sağlandığı bir demokratik toplum düzeni için, hakimler, savcılar, avukatlar, yargı bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü önemseyen herkes bu kez  'HAYIR' deme zamanı.