'HSYK, darbecilere biat ediyor'

'HSYK, darbecilere biat ediyor'

T24 - Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can, Anayasa değişikliğini, yetersiz olmasına karşın mevcut Anayasa'nın "kötü" olması nedeniyle desteklemek zorunda kaldıklarını söyledi.

Can, Adana'da Seyhan Belediyesi Kültür Merkezi'nde "Anayasa Değişikliğine Evet Platformu" tarafından düzenlenen "Anayasa Değişikliği Paketi ve Referandum" konulu konferansa katılarak görüşlerini dile getirdi.

Anayasa değişikliğinin ülke gündeminde ciddi gürültü kopardığını, değişikliğin AK Parti mutfağında hazırlandığı iddialarının olduğunu ifade eden Can, "Ama bu değişikliği biçimlendiren, katkı sağlayan, fikirleriyle destek veren, raporlarıyla katkı sağlayan çok sayıda sivil toplum örgütü var. Bunları bir araya getirdiğinizde sırf bir 'parti mutfağı' diyemezsiniz" dedi.

Can, Anayasa paketinde grev hakkı yasağıyla ilgili değişikliklerin bulunduğunu belirterek şöyle devam etti:

"Grev hakkı, sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir partinin iktidar olduğu 1995 yılında sosyal haklar konusunda oldukça değişiklikler yapılmıştır. Dayanışma yasağı kaldırıldı. Ama, 30 yıl içinde hiç bir zaman grev hakkına dokunulmadı. 16 tane Anayasa değişikliği yapıldı, hiç birinde buna değinmedi. Kim koydu bunları AK Parti mutfağında olan insanlar değil. Bir siyasi gelenekten gelen parti ve bazı kuruluşlar bu Anayasa değişikliğine çok ciddi şekilde karşı çıkıyor.

Biz de bu Anayasa değişikliğini oldukça yetersiz, ancak, karşımızda 12 Eylül Anayasası olduğunu bildiğimizden dolayı desteklenmesi gerektiğini söylüyoruz. Türkiye bu Anayasayı hak etmiyor. Hiç bir şekilde hak etmiyor. Mevcut Anayasa'nın bu kadar kötü olması nedeniyle, yetersiz bu Anayasa değişikliğini desteklemek zorunda kalıyoruz."

Paketle ilgili eleştiriler

Bazı kişilerin değişikliği "bu meclis yapmasın, bundan sonraki Meclis yapsın" yönünde açıklamaları olduğunu, değişiklik iyiyse bir sonraki Meclis'in yapmasının bir anlam ifade etmeyeceğini belirten Can, başka birisinin de bu değişikliğin "bu parti tarafından yapılmasına" karşı çıktığını vurguladı.

Can, bunun Anayasa değişikliğinin hiç bir şekilde yapılmaması anlamına geleceğini savunarak, "Çünkü sizin karşı olduğunuz siyasal düşünce genelde, halkın yüzde 50'sinden fazlasını temsil ediyor" dedi.

Can, değişiklik paketiyle Anayasa Mahkemesinin AİHM'in yaptığından daha fazlasını yapma hakkına kavuşacağını, yargıya karşı halkın temel hak ve özgürlüklerini korumak gibi bir ödev yükleneceğini söyledi.

Bunun Türkiye Cumhuriyeti Anayasa tarihine yabancı bir konu olduğunu anlatan Can, "Çünkü, Anayasa Mahkemesi temel hak ve özgürlükleri korumak için kurulmuş bir kurum değil. 27 Mayıs darbesi tarafından üretilmiş bir kurum" diye konuştu.

"Üniformalı beyefendiler öyle buyuruyor"

Can, Anayasa değişikliğiyle Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla ordudan atılanlara da yargı yolunun açılacağını vurgulayarak, "Bu insanlar, adeta sivil bir ölüme mahkum edilirdi. Kimler bunlar? Bölücük gerekçesiyle ihraç edilmiş olanlar. Hakikaten bu insanların bölücü olup olmadığını bilmiyoruz. Üniformalı beyefendiler öyle buyuruyor, biz de kabul ediyoruz. Kimisi de irtica nedeniyle ihraç ediliyor. İrtica nedeni neydi? Namaz kılıyordu. Bilmiyoruz, belki de hakikaten irtica yapıyordu. Şimdi bu insanlar yargı yolunu seçebilir" dedi.

Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları, Anayasa, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin yargılanamadığını ifade eden Can, şöyle devam etti:

"Kuvvet Komutanları ve Genelkurmay Başkanlarının yargılanamazlığına ilişkin bir kural yok. Ama yargılanmaları için şart var. Nedir? Bir asker kendisiyle eş düzey ya da kendisinden daha rütbelilerden oluşan bir mahkemede yargılanabilir. Genelkurmay Başkanından daha üst rütbede olunamayacağı için bu kişiler hakkında fiili olarak işlemeyen bir yargı bir sistemi vardır. Yüce Divanda Cumhurbaşkanını yargılayıp, gerekirse müebbet hapis cezası verirsiniz. Ama generalleri yargılayamazsınız.

Anayasa, Yargıtay ve Danıştay üyelerini de aynen generallerde olduğu gibi fiili olarak yargılayamazsınız. Pratikten biliyoruz. 1960'dan bugüne kadar bir tane yargılanan yüksek yargıç yoktur. Ancak, yüksek yargıçlarla ilgili ayyuka çıkan o kadar çok iddia vardır ki, ama bunların hiç biri yargısal sürece intikal ettirilmez. Çünkü bir takım oyunu vardır."

Anayasa Mahkemesi

Can, Anayasanın temel haklara ilişkin kısmının yargıyı ilgilendirmediğini savunarak, çünkü yüksek yargının başka bir oluşum içinde olduğunu ileri sürdü.

Yüksek yargının 1960 darbesiyle ortaya çıkmış bir oluşum içinde olduğunu iddia eden Can, şöyle konuştu:

"Siyasi parti kapatma davalarının sonuçlarına, iddianamelerine bakın, hepsinde ortak nokta, başlangıç hükümlerine aykırılık vardır. Ne vardır başlangıç hükümlerinde? Başlangıç kısmında demokrasi dışında her şeyin olduğunu ancak demokrasinin olmadığını görürsünüz. Yargıçlar, yüksek mahkemeler Türkiye'de temel haklara bakma gibi bir kültüre sahip değiller.

Yüksek yargı, kendi içinde kendi kendilerine yetkilendiren ve yükselten bir sisteme sahiplerdir. O yüzden belli bir ideoloji muhafazasını bugüne kadar sürdürebilmişlerdir. Problem buradan kaynaklanıyor."

Can, değişiklikle Anayasa Mahkemesi'nin "ideolojik bir kurum olmaktan çıkacağını" ifade ederek, "Bu Anayasa Mahkemesi artık, neredeyse toplumun yüzde 80'ini temsil edecek olan siyasi partileri kapatma gibi davranış içinde olmayacaktır. Çünkü bunun gerekçesi yoktur. Böyle bir Anayasa Mahkemesi 367 gibi dünya tarihine geçmiş bir kararın altına artık imza atmayacaktır. Tayvan'da, Kore'de, Avrupa'da, 'Dünya tarihinde hiç bir endişe taşımaksızın partizanca karar aramak istiyorsanız, Türkiye Anayasa Mahkemesinin 367 kararına bakınız' diyorlar" diye konuştu.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu

Can, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun adında olduğu gibi hakimler ve savcılar tarafından oluşmadığını, 3 tane Yargıtay, 2 tane Danıştaydan gelen üyelerin bulunduğunu, bunların yargılama yapan üyeler olmadığını ifade etti.

Can, bu kişilerin, hakim ve savcılar hakkında kararlar aldığını ancak hakim ve savcılar tarafından seçilmediğini de söyledi.

HSYK'nın oluşumunda halkın da her hangi bir tasarrufa sahip olmadığını ifade eden Can, "HSYK'da olanları kim belirliyor? 1960 darbesinden bu yana belirlenmiş, 12 Eylül darbecilerince bir yıl sonra üretilmiş kurumlar. Bu kurumlar bir tek kültür üretmiştir, darbecilere biat etme kültürü" dedi.