Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkan Vekili Ahmet Hamsici, HSYK'nın yapısında değişiklik öngören düzenleme ile ilgili olarak 66 sayfalık açıklama yaptı. Açıklamada "Anayasa değişikliği ile birlikte HSYK Adalet Bakanlığından bağımsız, yargının ayrı bir erk olması kuralına uygun bir düzenlemeye kavuşturulmuş iken, yapılmak istenen Kanun değişikliği ile Kurulun fiilen Adalet Bakanına bağlı ve bağımlı, ayrı bir erkten daha çok yürütmenin emir ve gözetimi altında görev yapan bir yapı haline getirilmesi söz konusudur. Bu durum yapılan Anayasa değişikliği ile kurulan bağımsız bir Kurulun oluşumuna aykırıdır" denildi. Diğer yandan, HSYK tarafından yapılan açıklamada Açıklamada, "HSYK Başkanvekili Sayın Ahmet Hamsici Bey’in 6087 Sayılı HSYK Kanunu değişikliğine ilişkin kişisel görüşlerini içeren rapor sizlere gönderilmiştir. Bu değerlendirme HSYK adına kurumsal bir açıklama değildir" ifadesi yer aldı.
HSYK'dan yapılan açıklamanın satırbaşları şöyle:
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkan Vekili Ahmet Hamsici, HSYK'nın yapısında değişiklik öngören düzenleme ile ilgili olarak 66 sayfalık açıklama yaptı. Açıklamada "Anayasa değişikliği ile birlikte HSYK Adalet Bakanlığından bağımsız, yargının ayrı bir erk olması kuralına uygun bir düzenlemeye kavuşturulmuş iken, yapılmak istenen Kanun değişikliği ile Kurulun fiilen Adalet Bakanına bağlı ve bağımlı, ayrı bir erkten daha çok yürütmenin emir ve gözetimi altında görev yapan bir yapı haline getirilmesi söz konusudur. Bu durum yapılan Anayasa değişikliği ile kurulan bağımsız bir Kurulun oluşumuna aykırıdır" denildi.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkan Vekili Ahmet Hamsici'nin Kanun teklifi ile ilgili değerlendirmeleri şöyle;
"12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği ile birlikte HSYK Adalet Bakanlığından bağımsız, yargının ayrı bir erk olması kuralına uygun bir düzenlemeye kavuşturulmuş iken, yapılmak istenen Kanun değişikliği ile Kurulun fiilen Adalet Bakanına bağlı ve bağımlı, ayrı bir erkten daha çok yürütmenin emir ve gözetimi altında görev yapan bir yapı haline getirilmesi söz konusudur. Bu durum yapılan Anayasa değişikliği ile kurulan bağımsız bir Kurulun oluşumuna aykırıdır."
"Anayasanın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (Kurul) düzenlendiği 159. maddesine bakıldığında dikkati çeken ilk husus Kurul'a Adalet Bakanlığından ve dolayısıyla siyasi iradeden bağımsız ayrı özerk bir irade verilmesinin amaçlandığı ve tüm maddenin bu temel amaçtan hareketle düzenlendiğidir. Nitekim bu amaç 159. maddenin ilk fıkrasında “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar." denilerek tereddüde yer bırakmayacak açıklıkta ifade edilmiş ve Kurul'un organizasyon yapısı ve işleyişine ilişkin tüm kuralların klasik bir kamu kurumundan farklı olarak “mahkemelerin bağımsızlığıö ve “hâkimlik teminatı" ilkelerine uygun olması gerektiği belirtilmiştir. Madde metni bütünüyle incelendiğinde; anayasa koyucunun öncelikle Kurulu, yerine getirdiği hassas fonksiyon nedeniyle, klasik bir kamu kurumu olarak görmediği ve olağan bürokratik hiyerarşiden ayırdığı, ardından da Kurula Adalet Bakanlığı ve siyasi iradeden bağımsız kendi inisiyatifi ile kullanabileceği özerk bir irade tanımayı amaçladığı görülmektedir."
"Anayasa koyucu bu amaçtan hareketle ilgili maddenin ilk fıkrasında, Kurulun organizasyon yapısı ve işleyişine ilişkin yapılacak düzenlemelerin "mahkemelerin bağımsızlığı" ve "hâkimlik teminatı" ilkeleri çerçevesinde yapılacağını belirterek Meclisin sahip olduğu takdir yetkisini bu ilkeler ile sınırlamış ve bu anlamda Kurulun özerk iradesinin varlığını anayasal güvenceye kavuşturmuştur. Bu sebeple Kurulun organizasyon yapısı ve işleyişine ilişkin tüm kuralların ihdasında Meclis'in kullanabileceği takdir yetkisi, klasik kamu kurumlarının organizasyon yapısı ve işleyişine ilişkin kullanılabilecek olağan takdir yetkisinden farklıdır/farklı olmak zorundadır, zira bu farklılığın gerekliliği ilgili maddenin ilk fıkrasında “mahkemelerin bağımsızlığı” ve "hâkimlik teminatı" ilkelerine atıf yapılarak açık bir şekilde ifade edilmiştir. Bu noktada Anayasanın 159. maddenin son fıkrasında Meclis'e tanınan, kurul üyelerinin seçimini, dairelerin oluşumunu ve işbölümünü, Kurulun ve dairelerin görevlerini, toplantı ve karar yeter sayılarını, çalışma usul ve esaslarını, dairelerin karar ve işlemlerine karşı yapılacak itirazları ve bunların incelenmesi usulü ile Genel Sekreterliğin kuruluş ve görevlerini kanunla düzenleyebilme yetkisi, tamamen sınırlı bir yetki olup ancak ilk fıkrada belirtilen “mahkemelerin bağımsızlığı” ve "hâkimlik teminatı" ilkeleri çerçevesinde kullanılabilecek bir yetkiyi ifade etmektedir. Oysa Meclis'e sunulan teklif metni incelendiğinde; Kurul'un organizasyon yapısı ve işleyişine ilişkin düzenlemelerde 159. madde uyarınca riayet edilmesi gereken "mahkemelerin bağımsızlığı" ve "hâkimlik teminatı" ilkeleri hiçe sayılmış ve bir yandan Kurul adeta Adalet Bakanının emrinde, Bakanın iradesi dışında irade kullanamayan sıradan klasik bir kamu kurumuna dönüştürülürken, diğer taraftan seçimle gelen üyeler de Bakanın emrinde, Bakanın izni dışında karar alamayacak konuma getirilmiştir. Teklif metninde öngörülen aşağıda belirtilen değişikliklerin büyük bölümünde “dönüştürme/siyasallaştırma" çok açık bir şekilde görülebilmektedir. Buna göre belirtilen düzenlemelerin Anayasa'nın 159 ncu maddesi ile 2 nci maddesinde ifadesini bulan 'hukuk devleti' ilkesine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmektedir."
"Anayasa'nın 138. maddesine göre hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar. Doğrudan ve dolaylı olarak Kurul üzerinden hâkim bağımsızlığına ve tarafsızlığına yönelik getirilecek düzenlemeler, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesi ile çelişecek ve Anayasaya aykırılık teşkil edecektir."
"Anayasamızda kuvvetler ayrılığı esası benimsenmiştir. Teklifte yer alan düzenlemeler incelendiğinde yargıya ilişkin en temel ve önemli yetkilerin doğrudan veya dolaylı olarak Kurul Başkanı sıfatıyla Adalet Bakanı'na verilmiş olduğu görülmektedir. Bu durumun da yargı bağımsızlığına, kuvvetler ayrılığına ve HSYK'nın mahkemelerin bağımsızlığı ile hâkimlik ve savcılık teminatı esaslarına göre hareket etmesi prensibine aykırılık teşkil ettiği açıktır."
"Mevcut Teklifteki düzenlemelerin birçoğu, yüksek yargı kurumlarının oluşumuna ilişkin kural ve ilkelerin yer aldığı uluslararası belge ve raporlara (Venedik Kriterleri, İlerleme ve İstişari Ziyaret Raporları, Avrupa Hâkimleri Danışma Konseyi (CCJE, 10/2007 Sayılı Görüşü), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Hâkimlerin Bağımsızlığı, Verimliliği ve Rolü Hakkında 94/12 Nolu Tavsiye Kararı, Avrupa Yargı Kurulları Ağı (ENCJ) Raporları) aykırılık teşkil etmektedir."
"Teklifteki düzenlemeler Hükümet tarafından benimsenen ve uygulanan Yargı Reformu Stratejisi Belgesi, Eylem Planları, Katılım Ortaklığı Belgesi, Ulusal Program ile bağdaşmamaktadır. Hükümet bu belgelerde öz olarak HSYK'nın objektiflik, tarafsızlık, şeffaflık ve hesap verebilirlik temelinde geniş tabanlı temsil esasına göre yapılandırılacağı ilkesini benimsemiştir."
"Teklifteki düzenlemeler ayrıca Adalet Bakanı ve Müsteşarı hakkında söylenen ve yazılan ulusal ve uluslararası raporlarda ifade edilen hususlara da tamamen aykırıdır. Bu raporlarda Bakan ve Müsteşarın yetkilerinin sınırlandırılması hatta kaldırılması tavsiye edilirken, bunun aksine Teklifte özellikle Bakanın yetkileri olağanüstü bir şekilde arttırılmış, tartışmasız şekilde Kurulda tek otorite haline getirilmiştir."
"Teklifin Genel Gerekçesinde belirtilen "geçen 3 yıllık süre içindeki uygulama dikkate alınarak Kurulun daha etkin ve verimli çalışması amacıyla" bu değişikliklerin ifade edilmektedir. Kurulun yeni yapısıyla 3 yılda ortaya koyduğu uygulamalar getirilen bazı kısmi eleştirilen dışında, gerek kamuoyunda ve gerekse başta AB olmak üzere uluslararası camiada takdirle karşılanmıştır. Soyut ve genel bir gerekçe, Kurulun yürütme organına bağımlı hale getirilmesine dayanak yapılmaktadır."
"Teklifin 48. maddesi ile düzenlenen Geçici 4. madde, Teftiş kurulu ve Sekretarya da tüm çalışanların yasama faaliyeti ile görevine son vermek suretiyle bu kişilerin yasama tasarrufuna dava açma hakkı bulunmadığından hak arama özgürlüklerini ortadan kaldırmak suretiyle yargı denetimini engellemektedir. Bu açıdan Anayasa'nın 2 ve 36. maddelerine açıkça aykırıdır (Anayasa Mahkemesinin 6.4.2006 tarihli ve 2003/112 Esas 2006/49 Karar sayılı Kararı, Bkz., Resmi Gazete Tarih-Sayısı : 29.11.2006-26361). Bu atamaların Anayasa'nın 159. maddesine dayanılarak HSYK Genel Kurul tarafından yapılmış olmasına karşın, görevden almaların yasa metni ile yapılması idare hukukuna hâkim olan yetkide ve usulde paralellik ilkesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Teklif kanunlaşır ve yürürlüğe girerse HSYK'nın tüm çalışanların görevi sona erer. Üyelerin dairelerdeki görevleri iptal olur. Bakan 2-3 gün içinde yeni Kanuna göre atama, tayin, seçme gibi yetkilerini kullanarak kurulu yeniden dizayn eder. Bu arada kanun anayasa mahkemesine götürülür. Anayasa Mahkemesi kısa süre içinde yürütmeyi durdurma verebilir ve ardından da iptal edebilir. Ancak bunun bir anlamı olmaz. Zira iptal sonrası eski kanun hükmü yürürlükten kaldırıldığı için uygulanamaz. Yeni kanun hükmü de iptal edilmiştir. İptal edildiği gün itibariyle yeni kurulan yapı ise o şekliyle kalır. Ta ki yeni bir kanunla düzenleme yapılıncaya kadar. İktidar Partisi de bu düzenlemenin anayasaya aykırılığını ve sonuçlarını bilerek bu düzenlemeyi yapmak istemektedir."
"Teklifte yer alan ve aşağıda ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi ve eleştirisi yapılan, Anayasaya aykırı olduğu düşünülen bazı düzenlemeler şunlardır:
-Teklifin 2. maddesi ile 2802 sayılı Yasa'nın 49 ve 50. maddesinde yapılmak istenen hâkim savcıların uluslararası kurum ve kuruluşlarda görevlendirilmesi, yurt dışına yüksek lisans, doktora veya bilgi görgü amacıyla gönderilmesine ilişkin tüm işlemlerin Adalet Bakanının iznine tabi kılınmasına dair düzenlemeler hem hukuk devletinde belirlilik (keyfi davranmama) ilkesine hem de mahkemelerin bağımsızlığına aykırıdır (Anayasa'nın 2. ve 138. maddelerine)
-Adalet Komisyonlarının yeniden şekillendirilmesini içeren Teklifin 4 ve 25. maddeleri hukuk devletine, yargı bağımsızlığına, soruşturmaların gizliliği prensibine aykırı olup, yürümekte olan dava ve soruşturmalar yürütmenin müdahalesine açık hale getirilmektedir. (Anayasa'nın 2, 138 ve 159. maddelerine aykırıdır).
-Teftiş Kurulunun yapısının yeniden oluşturulmasını düzenleyen Teklifin 27, 35 ve 36.maddeleri Teftiş Kurulu'nu tamamen Bakana bağlamaktadır. Anayasada yer almayan bir yetki kısıtlamasına gidilmektedir. Bu şekilde Anayasa'nın 2, 138 ve 159. maddelerine aykırıdır.
-Kurulun bağımsız şekilde çalışmasına müdahale içeren Teklifin 29. maddesi ile Kurul Dairelerinin görev ve işbölümü Başkanın iradesine bırakılmaktadır. Bu durum hukuk devleti ilkesi ile mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlerin tarafsızlığı prensiplerine aykırıdır. (Anayasa'nın 2, 138 ve 159. maddelerine aykırıdır).
-Kurulda görev yapacak tetkik hâkimlerinin ve müfettişlerin Başkanın önereceği iki kat aday arasından seçilecek olması Anayasa'nın 2 ve 159. maddelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Anayasa'da yer almayan bir yetki sınırlaması öngörülmekte, Genel Kurula ait olan yetki doğrudan Başkan'a devredilmekte ve Kurulun iradesi Anayasada verilen yetkinin özü ile bağdaşmayacak şekilde kısıtlanmaktadır. Bu düzenleme ile Anayasada herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmaksızın verilen yetkinin Genel Kurul'un elinden Kanun ile alınması söz konusudur. (Anayasa'nın 2, 138 ve 159. maddelerine aykırıdır).
-Genel Kurulun toplanma ve karar yeter sayısı ile ilgili Teklifin 39. maddesi, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ilkeleri doğrultusunda görev yapması gereken HSYK'nın çalışma usulüne açık bir müdahaledir. (Anayasa'nın 2, 138 ve 159. maddelerine aykırıdır).
-HSYK'nın yargı bağımsızlığı ve hâkim teminatı açısından önemli bir unsur olan etkili itiraz sistemi Teklifin 41. maddesi ile ortadan kaldırılmakta, yürütme içerisinde yer alan Başkanın iradesinde işleyecek bir sistem öngörülmektedir.
-HSYK üyeleri hakkında soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin Başkan tarafından yapılmasını öngören Teklifin 42 ve 44. maddeleri Kurulun yürütmeden bağımsız olarak çalışması önünde çok önemli bir engeldir. Adalet Bakanlığında çalışan bir tetkik hakiminin disiplin ve soruşturma işlemleri üzerinde dahi yetkisi bulunmayan Adalet Bakanı'nın, Kurul üyeleri üzerinde böyle bir yetkiye sahip kılınması Kurul üyelerini yürütme organına bağımlı hale getirmektedir. (Anayasa'nın 2, 138 ve 159. maddelerine aykırıdır).
-Kurulda görev yapacak hâkimler, müfettişler, Daire Başkanları, Genel Sekreter Yardımcıları, Genel Sekreter, Teftiş Kurulu Başkan ve Yardımcılarının atanmasında teklif edilecek adayların belirlenmesinde yetki tamamen Adalet Bakanı'na bırakıldığından, HSYK'nın bağımsız iradesi ile Teftiş Kurulu ve Genel Sekreterlik teşkilatı oluşturulması Kurulun bağımsızlığını ortadan kaldıran bir düzenlemedir. (Anayasa'nın 2, 138 ve 159. maddelerine aykırıdır)."