Amerikan Havacılık ve Uzay Ajansının (NASA) Hubble Teleskobu, derin uzay gözlemleri sırasında Dünya'dan 9 milyar ışık yılı uzaktaki bir yıldızı görüntüledi.
NASA araştırmacılarının uzayın derinliklerindeki bir supernova patlamasını incelerken, tesadüf eseri ortaya çıkan özel bir optik etki sayesinde kayda almayı başardıkları mavi dev yıldız, bugüne dek görüntülenen en uzak yıldız oldu.
ABD'nin Minnesota Üniversitesinden Patrick Kelly'nin önderlik ettiği araştırma ekibi, yeni keşfedilen yıldıza, Yunan mitolojisinde balmumundan yapılmış kanatlarıyla uçarken Güneş'e yaklaştıkça kanatları eriyen kahramandan ilhamla "İkarus" adını verdi.
Bilim adamları İkarus'u "kütle çekimsel mercekleme" denilen, uzay derinlerinde optik gözlemler yaparken ön plandaki galaksi ve galaksi öbeklerindeki kütle çekiminin ışığı kırması ve bükmesiyle geri plandaki uzakta bulunan galaksiler ve gök cisimleri için büyüteç etkisi sayesinde görüntülemeyi başardı.
Dünya'dan 5 milyar ışık yılı ötedeki "MACS J1149+2223" adı verilen galaksi öbeği yakınındaki süpernova patlamasını inceleyen bilim adamları, 2016'da galaksi öbeği içinde daha önce orada bulunmayan bir parlaklık olduğunu fark etti.
Araştırmacılar, yaptıkları renk analizlerinde söz konusu parlaklığın uzaktaki bir mavi dev yıldız olduğunu tespit etti. Ekip arka plandaki yıldızın galaksi öbeğindeki yaklaşık Güneş büyüklüğünde bir yıldızın konum değiştirmesiyle ortaya çıktığını gözledi.
Galaksi öbeğinde daha önce yapılan gözlemlerde kütle çekimsel mercekleme etkisinin arka plandaki nesneleri yaklaşık 600 kat büyüttüğünü kaydeden araştırmacılar, İkarus'un parlaklığının ise yıldızın yarattığı ilave mercekleme etkisiyle 2 bin kat arttığını belirledi.
Araştırmaya önderlik eden Kelly, "İlk defa tekil bir yıldızın büyüteç etkisiyle ortaya çıktığını görüyoruz. Derinlerde müstakil galaksilerin ortaya çıktığını görüyoruz, ama bu tek yıldız, süpernova patlamaları dışında görebildiğimiz en yakın tek yıldızdan 100 kat daha uzakta bulunuyor." dedi.
Kelly, ilk başta yeni yıldızın süpernova olma ihtimalini göz önünde bulundurduklarını ancak yaptıkları incelemelerde ışığın bir patlamada olduğu gibi kaynağına doğru artmadığını, büyüteç etkisiyle dışa doğru gelişen sabit bir kaynak olduğunu tespit ettiklerini belirtti.