HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu: Dinin siyasete, siyasetin dinsizliğe alet edilmesine karşıyız

HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu: Dinin siyasete, siyasetin dinsizliğe alet edilmesine karşıyız

Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Devleti kutsayanlardan değiliz, ama anarşizm ve kaos da istemiyoruz. Dinin siyasete alet edilmesine de, siyasetin dinsizliğe alet edilmesine de karşıyız” dedi.

Independent Türkçe'nin aktardığına göre; HÜDA PAR’ın 10’uncu kuruluş yıldönümü, Diyarbakır’da düzenlenen programla kutlandı. HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Siyasi rakiplerimize iftira etmeyiz"

"Siyasi rakiplerimize iftira etmeyiz. Parti içinde makam kavgası yapmayız. Kendi şahsi veya parti menfaatimizi, milletin menfaatinin üstünde görmeyiz. Hukuksuz kaldığı için bozulan kardeşliğin hukukunu yeniden tesis etmek; toplumsal barışı, sosyal adaleti, hakça paylaşmayı gerçekleştirmek istiyoruz. Bunun için çabalıyoruz. Ahlakı ayak bağı gören makyavelist siyaset pratiğinden ve mevcut siyasi üsluptan müştekiyiz. Dünya makamlarının geçici ve değersiz olduğunu bilir, asıl gaye için ancak birer vasıta olarak görürüz. Asıl gayemiz Rabbimizin rızasını kazanmaktır. Dünya makamları için gayrimeşru vasıtalar kullanmaya tenezzül etmeyiz. İnanıyorum ki yaradılış gayesini unutmayanların hepsi böyle yapar, böyle yapmalıdır. İnanıyoruz ki siyaset ahlaklıysa insanidir, insana hizmet eder. Ahlaktan soyutlanmış siyasetin insana ve topluma hizmet etmesi mümkün değildir. Seküler ahlak, temelsiz bina gibidir. Din ile siyaset arasına kalın duvarlar örenler, siyaseti ahlaktan mahrum bıraktıklarının farkına varmalıdır. Dini siyasetin emrine verenler de insanları dinden soğuttuklarını görmelidir. Bezm-i Elest’te verdiği sözü unutanlar, insanlara verdikleri sözü de unutmaya daha yatkındır. Adaletin tesisini birinci önceliğimiz olarak belirleriz. Bu nedenle HÜDA PAR adaleti her meselede merkeze alır. İnsanımızın öncelikli ihtiyacı adalettir. Sadece milletimizin değil, bütün insanlığın talebidir adalet. Bunun için “Önce insan, öncelik adalet” diyen anlayışa yani HÜDA PAR’a ihtiyaç vardır. Adaletin zıddı zulümdür. Zulmün kalkması için, milletimizin huzuru için, memleketin selameti için HÜDA PAR’a, HÜDA PAR’ın anlayışına ihtiyaç vardır. 

“Siyasete erdem ve itibar kazandırma hedefimiz doğrultusunda yol aldık”

Belirttiğimiz ilkelerle çıktığımız yoldaki yürüyüşümüz on yılını geride bıraktı. Belki küçük ama emin ve sağlam adımlarla yürüyoruz. 10 yılda neler yaptık? Altı ay gibi kısa bir zamanda 41 ilde teşkilatlanma ve 1. Olağan Büyük Kongremizi gerçekleştirmek suretiyle seçimlere katılma yeterliliği elde ettik ve 2014 seçimlerine sadece birkaç ilde katılmamıza rağmen en fazla oy alan 8. Parti olduk. Seçime katılma yeterliliğimizi muhafaza ederek son yapılan 2018 genel seçimlerine 81 ilde aday göstermek suretiyle katıldık ve oylarımızı iki katından fazla artırdık. Böylece isimden ibaret bir tabela partisi olmadığımızı gösterdik.  Yalan söylemeden, iftira atmadan, siyasi rakiplerini karalamadan ve en önemlisi halkı aldatmadan siyaset yapılabileceğini gösterdik. Siyasete erdem ve itibar kazandırma hedefimiz doğrultusunda yol aldık. Siyasi getirisi yeterince olmadığı için herkesin unuttuğu veya sessiz kaldığı meseleleri ve mağduriyetleri gündeme getirdik. Ahlaki yozlaşmaya dur demek için, ETCEP gibi ifsat projelerinin parçası olan pek çok programın uygulanmasına engel olduk. Birleşmiş Milletlerin ve özellikle de Güvenlik Konseyi’nin mevcut yapısının sürdürülemez olduğu gerçeğini siyasetin gündemine 2012’de getirdik ve 2013’te BM Genel Kurulu’nda “Dünya beşten büyüktür” şeklinde bir slogana ve bir siyasi doktrine dönüştü." 

“Bağcıyı dövmek yerine üzüm yemek derdinde olduk”

Asgari ücret vergiden arındırılıncaya kadar 10 yıl boyunca sürekli bunu dile getirdiklerini, nihayet bir yıl önce de bunun gerçekleştiğini söyleyen Yapıcıoğlu, “Asgari ücretle ilgili ısrarlı bir talebimiz daha var ve o konuda da sonuç alıncaya kadar ısrarcı olmaya devam edeceğiz. Nedir o? Asgari ücretin tanımına işçinin bakmakla yükümlü olduğu ailesinin de dâhil edilmesi. Bağcıyı dövmek yerine üzüm yemek derdinde olduk. Bu tavrımız ile gündeme getirdiğimiz pek çok meselede hükümete yol gösterdik, adım atmasına vesile olduk. Mesela İstanbul Sözleşmesi ile ilgili uyarılarımız 9 yıl sonra da olsa makes buldu. Ama ne yazık ki 6284 sayılı kanun başta olmak üzere bu sözleşmeyi uygulamak için çıkarılan kanunlar veya mevcut kanunlara eklenen maddeler yerli yerinde duruyor ve tahribatlarına devam ediyor. Biyolojik cinsiyetin yerine ikame etmeye çalıştıkları ‘Toplumsal cinsiyet’ kanunlardaki, yönetmeliklerdeki yerini korumaya devam ediyor. Mesela bütün Televizyon kanalları kanunen toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun bir yayın politikası belirlemek ve uygulamak zorunda” dedi.

“Tesettüre anayasal güvence talebimiz de inşallah yerine gelecek”

“Hâlâ bütün sapıklıklar ve zina serbest ama genç yaşında evlendiği için mağduriyet yaşayanların sesi duyulmadı” diyen Yapıcıoğlu, “Ailenin korunması ve tanımı ile ilgili anayasa değişikliği için hazırlıklar yapıldı ve meclise sunuldu. Keza tesettüre anayasal güvence talebimiz de inşallah yerine gelecek. İthalat ve inşaatla büyüme yerine yatırım, istihdam, üretim ve ihracatla büyümek ve cari açık ve borçlanma sorununu ortadan kaldırmak gerektiğini söyledik durduk. Bir yıldır bu büyüme modeli uygulanmaya çalışılıyor ama ne maalesef cari açık ile ilgili bir gelişme henüz yok. Yeni anayasa yapımını herkesin gündeminden çıkardığı dönemlerde bile gündemde tuttuk ve cunta anayasasından kurtuluncaya kadar da vazgeçmeyeceğiz. Ülke kritik eşiklerden geçtiğinde milletten yana, halkın huzuru ve selametinden yana duruş ortaya koyduk, kaos taşeronlarına ve onların tetikçilerine meydanı bırakmadık. Her türlü çirkinlik ve çirkefliklere, iftira, hakaret ve hatta fiili saldırılara rağmen bizi kriminalize etme çabalarını boşa çıkardık. Fitnebazların planlarını akamete uğrattık” diye konuştu.

"Siyasete yeni bir muhalefet anlayışı getirdik"

Yapıcıoğlu şöyle devam etti:

Siyasete yeni bir muhalefet anlayışı getirdik. Doğru kimden gelirse gelsin sahip çıkarız, yanlışı içimizden biri bile yapsa karşı dururuz, dedik. Hatırlar mısınız, 2017 yılının aralık ayında 2018 bütçesi görüşülürken meclisteki muhalefet partilerinden birinin grup başkan vekili ‘Hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa, bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok. Milletin bize verdiği görev bu.’ demişti. Aynı şahıs üç gün önce yine bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet olarak gerekli konularda iktidarı desteklediklerini söyledi. Bazı örnekler de vererek ‘Allah’tan korkun iyiye iyi, kötüye kötü diyeceğiz’ dedi. Listeye daha da uzatabiliriz ama bu kadarı yeterli. Hâsılı kelam dosta güven verdik, millet düşmanları fitne kazanları kaynatmadan önce HÜDA PAR’ı da denklemin bir yerine yazmak zorunda kaldı.

"Aileyi korumak, evliliği teşvik ve anneliğe hak ettiği değeri vermek için adımlar atın"

Huzurlarınızda hükümete çağrımızı bir daha yineliyoruz: Aileyi korumak, evliliği teşvik ve anneliğe hak ettiği değeri vermek için adımlar atın. Dünyanın en zor ve değerli işlerinden birini yapan anneler için de emeklilik hakkı getirin. Çocuklarına bakıcı tutanlara verdiğiniz desteği kendi çocuğuna bakan annelerden esirgemeyin. Onlara sigorta primi desteği verin ve emekli olmalarını sağlayın. En az 25 yıl evli kalanlara emekli aylığı bağlamak için gerekli yasal düzenlemeleri getirin. 15-20 yıl evli kalmış olanların varsa anne veya babalarından kalan emekli aylıklarını almaları için boşanma şartı getirerek yuvalara bir darbe daha vurmayın.

"Çözüm adaleti yeniden tesis etmektir"

Mesela memleketin en temel meselelerinden biri olan Kürt meselesinin çözümü konusunda da sesimize kulak verin. Çözümü çok zor değildir. Peki, nedir çözüm? Çözüm adaleti yeniden tesis etmektir. Huzuru temin etmek istiyorsanız, adaleti yeniden tesis etmek zorundasınız. Kendinize istediğinizi, kardeşim dediklerinize de isteyeceksiniz. Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi kardeşlerinize de yapmayacaksınız. Meşru hakları hiçbir pazarlığa girişmeden iade edeceksiniz. Mesela anadilde eğitim hakkını tanımak hususunda ayak diremekten vazgeçin. Kendi içinizdeki meselelerinizi halletmeden dışarıda etkili de olamazsınız, dış müdahalelere de açık hale gelirsiniz. Köksüz değiliz, tarihimiz ne 1923’te ne 1071’de başladı. Tarihimiz Hz. Âdem babamızla başladı, misakımız daha da eskidir. Bezm-i Elest’te söz verdik ve biz sözümüzün eriyiz. Sadece Yaratıcımız değil, O bizim İlahımız, Mabudumuz ve Rabbimizdir. Tevhid ve adalet sabitelerimizdir, taviz vermeyiz. 30 Haziran 2013 tarihli 1. Olağan Büyük Kongremizde dediğim gibi: Hür Dava’nın hür neferleri olarak buradan dosta düşmana hep beraber ilan ediyor ve diyoruz ki, Biz ne sağcı ne solcuyuz, orta yolcuyuz. Devleti kutsayanlardan değiliz, ama anarşizm ve kaos da istemiyoruz. Dinin siyasete alet edilmesine de, siyasetin dinsizliğe alet edilmesine de karşıyız. Kavmiyetçi ve ırkçı değiliz, haksızlığa ve zulme uğramış bir kavmin haklarını savunmayı ırkçılık olarak isimlendirmiyoruz. Etnik temelde siyaseti yanlış buluyoruz. Siyasetin farklı etnisiteleri asimile etme aracı olarak kullanılmasını da doğru bulmuyoruz. Sermayeyi her şeyin önüne koyan, şahsi menfaatleri putlaştıran, kapitalizme karşıyız. Ama özel mülkiyeti reddetmiyoruz ve sermayeye düşman değiliz. Kimsenin evinin içinin gözetlenmesini veya dinlenmesini istemiyoruz. Ama hayâsızca davranışların uluorta, parkta, durakta, sokakta sergilenmesine de razı değiliz." 

"Uğrunda her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olduğumuz ideallerimiz vardır"

İnanç ve düşüncelerini başkalarına dayatma hakkını kendilerinde görmediklerini belirten Yapıcıoğlu, "Ancak inancımızın gereklerini yerine getirmemize engel olunmasını da kabul etmiyoruz. Başka dinlere inananların da inancını yaşama, kendi din bilginlerini yetiştirme ve ibadetlerini yapma hakkının savunucularıyız. Ayakları yere basmayan hayalciler değiliz. Uğrunda her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olduğumuz ideallerimiz vardır. Bu ideallerin gerçekleşeceğine tüm kalbimizle inanıyoruz. Ve asla me’yus değiliz. Amaçsız, gayesiz ve programsız bir fert veya toplumun varacağı bir hedefi yoktur. Hedefi olanlar yol alırlar, olmayanlar sadece dolaşırlar. İdeallerimizi hedefe koyup yürüyebildiğimiz kadar ömrümüzün ve takatimizin elverdiği menzile varmaya muvaffak olmayı ümit ediyoruz" diye konuştu.