"Hukuk eğitiminde tam bir sefalet hüküm sürüyorken ilâhiyat eğitimi zenginlik içinde yüzüyor"

"Hukuk eğitiminde tam bir sefalet hüküm sürüyorken ilâhiyat eğitimi zenginlik içinde yüzüyor"

Yazdığı makalelerle hukukçu olmayan hukuk fakültesi dekanları ve Anayasa Mahkemesi üyelerini gündeme getiren Anayasa Profesörü Kemal Gözler, Türkiye'deki hukuk eğitiminde tam bir sefaletin hüküm sürdüğünü, ilâhiyat eğitiminin ise zenginlik içinde yüzdüğünü kaydetti. "Bırakalım sayılar konuşsun!" diyen Gözler, devlet üniversitelerindeki ilahiyat fakültelerinin sayısının hukuk fakültelerinin sayısından iki kat fazla olduğunu ortaya koydu.

Makalesinde fakültelerin sayılarını 46'sı devlet 36'sı vakıf olmak üzere 82 hukuk fakültesi ve 92'si devlet 6'sı vakıf toplamda 98 ilâhiyet fakültesi olarak kaydeden Kemal Gözler, "Türkiye’de ilâhiyat eğitiminin neredeyse tamamı, devlet üniversitelerinde yapılan, yani genel vergilerle finanse edilen bir eğitimdir" ifadelerini kullandı. Gözler, vakıf üniversitelerindeki ilahiyat fakültelerinin de kamusal veya yarı-kamusal nitelikte vakıflar tarafından kurulduğunu yani büyük ölçüde kamu kaynaklarıyla finanse edildiğini belirtti.

"Bu akıldışı artıştan AKP sorumludur"

Kemal Gözler, Türkiye’de ilâhiyat fakültesi sayısının hukuk fakültesi sayısını geçmesinin 2010 yılından sonra ortaya çıktığını belirterek, "İlâhiyat ve keza hukuk fakültesi sayısındaki bu akıldışı artıştan AKP sorumludur" ifadelerini kullandı. Gözler, "İlâhiyat eğitimine hukuk fakültesi eğitimine yaptığı yatırımın iki katı yatırım yapan bir devlette hukuk ve adaletin yerlerde sürünmesi kadar doğal bir şey olamaz. Böyle bir devlette “bu dünyada” adaletin gerçekleştirilemediğine şaşırmamak gerekir" dedi.

Türkiye’de 2018-2019 öğretim yılında hukuk fakültelerine toplam 17 bin 180 öğrenci, ilâhiyat fakültelerine ise toplam 33 bin 202 öğrencinin kayıt yaptırdığını belirten Kemal Gözler, ilâhiyat fakültelerindeki artışın son 11 yılda meydana geldiğini kaydetti.

Kız öğrencilerin sayıları

İlahiyat fakültelerindeki öğrenci sayılarına bakıldığında dağılımın insanı şaşırttığını ve kız öğrenci sayısının erkek öğrenci sayısından oldukça fazla olduğunu aktaran Kemal Gözler, hukuk fakültelerinde kız öğrenci sayıyla erkek öğrenci sayısının aşağı yukarı eşit olduğunu kaydetti. Bu olgunun başlı başına araştırılması gerektiğini belirten Gözler, "Türkiye’de acaba bazı aileler kızlarına başka fakülteleri uygun görmüyor, sadece ilâhiyat fakültelerine gitmelerine mi izin veriyorlar?" diye sordu.

"Türkiye’de son dokuz yılda gerek ilâhiyat fakülteleri sayısında, gerek bu fakültelerin öğrenci sayısında, gerekse bunlarda öğretim elamanı sayısındaki artış tek kelimeyle muazzamdır" diyen Kemal Gözler şu ifadeleri kullandı:

"2010 yılı Türkiye’de sadece demokrasinin, hukukun, insan haklarının çöküşünün başladığı yıl değil, aynı zamanda akademinin yıkılışının başladığı yıldır da.

"2010 yılından beri çok büyük değişiklikler oluyor"

Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Gelecekte Türk tarihinde içinde yaşadığımız bu dönemin nasıl adlandırılacağını bilemiyorum. Ama bu dönemin 2010’dan itibaren başlatılacağından hiç kuşkum yok. 2010 yılı, Türk tarihinde, 1839, 1856, 1878, 1908, 1923, 1960, 1980 gibi bir “kritik tarih (critical date)”tir.

Türkiye’de 2010 yılından beri, hukukta, demokraside, insan haklarında, yasamada, yürütmede, yargıda ve dahi akademide çok büyük değişiklikler oluyor.

Bu değişiklikler bir günde olsaydı, biz bunlara “ihtilal” derdik. Ama bunlar bir günde değil, on yılda adım adım gerçekleştirildiği için bugün bunlara ne isim vereceğimizi bilemiyoruz."

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayın