Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Avrupa Birliği (AB) ile müzakerelerin daha etkin ve derin şekilde sürdürülmesi bakımından, AB Genel Sekreterliği Teşkilat Yasası'nda acilen bir değişikliliğe ihtiyaç bulunduğunu belirterek, Kanun'un geçici maddeleri hariç, yaklaşık 17-18 maddesinde yapılacak değişikliğe ilişkin kanun tasarısını Bakanlar Kurulu'nda imzaya açtıklarını bildirdi. Çiçek, Başbakanlık Yeni Bina'da yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından, gazetecilere açıklamalarda bulundu. Toplantıda, AB Genel Sekreterliği'nin yeniden teşkilatlanması ve görevleriyle ilgili tasarıyı kabul ettiklerini belirten Çiçek, müzakerelerin koordinasyonu, Türkiye'nin AB üyeliğine hazırlanması ve kurumlar arası işbirliğinin temini bakımından kurulan AB Genel Sekreterliği'nin, kurulduğu dönemde Türkiye'nin müzakere sürecinin başlamadığını hatırlattı. Aradan geçen süre içerisinde, Türkiye'nin üyelik noktasında önemli ödevleri yapmak, önemli açılımları sağlamak ve bunları gerçekleştirmek mecburiyetinde olduğunu ifade eden Çiçek, bunun için Genel Sekterliğin yapısının en baştan ele alınması gerektiğini anlattı. Genel Sekreterliğin bu yapısıyla müzakereleri istenilen şekilde sürdürmesinin ciddi zorluklar içerdiğini söyleyen Çiçek, bu nedenle Genel Sekreterliğin hem teşkilat yapısının değişmesi, hem de yeni bir kısım birimlerin kurulması gerektiğini kaydetti. Türkiye'nin, AB mevzuatını tam olarak çevirmesi gerektiği örneğini veren Çiçek, "Mevzuat tam anlamıyla bilinmeli ki herkes ona göre ne yapacağını tayin etmelidir ve bunun alelusul tercümelerle yapılması mümkün değil" dedi. Türkçe kullanımı, müktesebattaki kavramların yerli yerine oturtulması ve ifadelerin Türkiye'deki tam karşılığını bulacak bir tercümenin yapılması gerektiğinin altını çizen Çiçek, AB Genel Sekreterliğinde böyle bir birim bulunmadığını ifade etti. Çiçek, yine AB projesi kapsamında halk desteğinin olması gerektiğini, toplumun değişik kesimleriyle bu iletişimi sağlayacak, kampanyaları sürdürecek, AB konusundaki gelişmelerle ilgili kamuoyunu birinci elden aydınlatacak bir yapıya ihtiyaç duyulduğunu da kaydetti. ‘Mevcut teşkilat yapısı yeterli değil’ AB'nin, sadece bir diplomatik müzakere süreci olmadığını, 33 başlıkta, değişik alanlarda bu müzakerelerin sürdürülmesi ve iyi koordine edilmesi gerektiğini vurgulayan Çiçek, şunları söyledi: "Onun için bir kısım yeni birimlerin, yeni başkanlıkların kurulması icap ediyor. Yeni başkanlıklar kurulurken, bu süreci en iyi şekilde sürdürürken görev alanlarının da net olarak belirlenmesinde sayısız faydalar var. Mevcut teşkilat yapısı yeterli olmadığı için yeni bir yapılanmaya gidiliyor, yeni bir kısım başkanlıklar kuruluyor. Böylece, bu müzakerelerin daha etkin ve derin şekilde sürdürülmesi bakımından AB Genel Sekreterliği Teşkilat Yasası'nda acilen bir değişikliliğe ihtiyaç var. Bugün, Bakanlar Kurulu toplantısında, Yasa'nın geçici maddeleri hariç, 17-18 maddesinde değişikliği imzaya açtık. Ümit ediyorum ki bu yasama dönemi içerisinde bunu öncelikle gerçekleştirmiş oluruz. Bu aynı zamanda Türkiye'nin, AB'ye uyumu bakımından önemli bir değişiklik." Çiçek, toplantıda ikinci olarak, AB müzakere süreciyle ilgili Başmüzakereci Egemen Bağış'ın, son toplantıdan bugüne kadar olan gelişmeler hakkında bilgi verdiğini söyledi. Toplantıda ayrıca, hafta sonu Türkiye'nin değişik yerlerinde toplantılara katılan bakanların, genel politikayla ilgili değerlendirme ve izlenimlerini Bakanlar Kurulu'na sunduklarını belirten Çiçek, Bakanlar Kurulu'nda genel politik değerlendirme yapıldığını bildirdi. Çiçek, AKP'nin Anayasa değişikliğini en çok arzu eden ve bu konudaki hazırlıklarını tamamlamış bir parti olduğunu belirterek, "Ama bu anayasayı, bu anayasadaki usullere göre değiştireceğimize göre öbür partilerimizin de bu noktadaki katkısının çok önemli olduğunu ifade etmeye çalışıyoruz" dedi. Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. 'Koruculuk sistemi Türkiye'nin ihtiyacı'Mardin'in Bilge Köyü'nde 44 kişinin hayatını kaybettiği silahlı saldırının ardından koruculuk sisteminin tartışmaya açıldığının hatırlatılması ve bu konuda bir rehabilitasyonun, yeni bir düzenlemenin söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısında Mardin konusunun ele alınmadığını söyledi. Olayın ardından 3 bakanın bölgeye gittiğini ve gerekli incelemeleri yaptığını hatırlatan Çiçek, saldırının adli boyutu sürerken, bu üzücü olay sebebiyle mağdur olanlarla ilgili başta Mardin Valiliği olmak üzere ilgili tüm birimlerin gerekli çalışmaları yaptığını ve yapmaya devam edeceğini kaydetti. Koruculuk sistemiyle ilgili gerekli açıklamaların yapıldığını, en son İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın bugün, konuya ilişkin soruları yanıtladığını hatırlatan Çiçek, "Soru aynı. Verilecek cevapta da zamanın geçmesiyle çok farklı bir değişiklik olmaz. Bu konudaki görüşlerimiz bellidir" dedi. Koruculuk müessesesinin Türkiye'nin ihtiyacından kaynaklandığını belirten Çiçek, şöyle konuştu: "Zamanında devletin ilgili kurumlarıyla oturarak, konuşarak bir değerlendirme yapılmış ve bir ihtiyacın sonucu, bu müessese ortaya çıkmıştır. Bugüne kadar da hakikaten kamu düzeninin sağlanmasında, asayiş ve güvenliğin temininde, her türlü takdirin üzerinde burada görev yapan insanlarımız görev yapmışlardır. Koruculuk sıfatını taşıyan insanlarımız görev yapmışlardır. İçlerinde yanlış yapanlar vardır, olabilir. Tepkisel bir değerlendirme yapmak yerine, bizim söylediğimiz, etraflı bir değerlendirme yapmak lazım. Yanlış yapanlar varsa, her işi yapanların içinde yanlış yapanlar oluyor, suç işleyenler de oluyor, bunları ayıklamak var. Toptan bir yaklaşımla 'Bunu kaldıralım' tarzındaki yaklaşımlar var. Biz böyle bir toptancı yaklaşımın içerisinde hiçbir zaman olmadık. Bunların görev yaptığını, ihtiyaçtan doğduğunu ve halen bu ihtiyacın devam ettiğini ifade ediyoruz." ‘Af tartışmaları bizden kaynaklanmadı’ Çiçek, "Af tartışmaları var. Bugün de basına yansımış bu konuyla ilgili çok görüş ve düşünce var. PKK ile ilgili bu affın ya da bu açılımın ne anlama geldiğinin açıklanması isteniyor. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Af tartışmaları bizden kaynaklanmadı. Hiçbir Bakanlar Kurulu üyesi veya partimizden bir arkadaşımız böyle bir kelimeyi, böyle bir cümleyi telaffuz etmedi. Bu tartışmalar bizim dışımızdadır ve buna karşılık da daha önce verdiğimiz cevaplar vardır. Dolayısıyla, bu konuda yeni bir şey yok. Bunlar bizim dışımızda olan hususlardır. Özellikle bu tartışmalar, seçim öncesi de sık sık gündeme getiriliyor, biraz da kafa karıştırmak için... Dolayısıyla bizden kaynaklanmayan bir tartışmayla ilgili biz oturup gündem maddesi tayin ve tespit etmiyoruz." ‘Anayasa değişikliğini toplumun her kesimi istiyor’ Çiçek, Anayasa değişikliğine ilişkin yol haritasının belirlenip belirlenmediğine ilişkin soruyu da yanıtladı. Bu konunun da geçen hafta gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısının ardından da sorulduğunu hatırlatan Çiçek, Anayasa değişikliğinin bir hükümet meselesi olmadığını ifade etmeye çalıştıklarını vurguladı. Hükümetlerin gündemlerine Anayasa değişikliği konusunu almayacağını, çünkü bu konuların nerede ele alınacağının, sürecin nasıl işleyeceğinin ve muhataplarının kim olduğunun mevcut Anayasa ile belirlendiğini kaydeden Çiçek, "Dün yapılan bir yüksek yargının yıllık kuruluş toplantısında da belki tümüyle değil ama bazı konularda anayasa değişikliği ihtiyacını doğuran talepler gündeme gelmiştir. Demek ki Türkiye'nin bir anayasa değişikliğine aslında ihtiyacı var. Bu sadece bizim görüşümüz değil. Biz 2007 seçimlerine giderken bu ihtiyacı gördük ve kendi yönümüzden de hazırlıklarımızı yaptık" diye konuştu. Yargıtayın ve Anayasa Mahkemesinin kuruluş yıl dönümü törenlerinde ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nce düzenlenen toplantıda anayasa değişikliği konusunun gündeme geldiğini ifade eden Çiçek, şöyle devam etti: "Toplumun her kesimi istiyor anayasa değişikliğini. Ama buna karşılık bu değişikliği gerçekleştirmek isteyenlerin de görüşlerinin ortaya konulması lazım. Anayasa değişikliği, TBMM'de yapılacak. Dolayısıyla biz AK Parti olarak bir anayasa değişikliğine varız. İster geniş kapsamlı, ister dar kapsamlı. İçeriği 'şu olsun, bu olsun' tarzındaki tartışmanın içerisine bile girmiyoruz. Ama şunu da görüyoruz; AK Parti bu değişikliği telaffuz ettiği, gündeme getirdiği zaman, bu değişiklik 'AK Parti'nin değişikliği' olarak takdim ediliyor. 'Peki buyurun siz getirin' denildiği zaman da ortada kimse gözükmüyor. Bir anayasa değişikliğine ihtiyaç varsa, bu değişikliği kim gerçekleştirecek? Biz getirirsek başka türlü bahane, getirmeyince başka türlü sıkıntı oluyor. Onun için bütün partilerimizin, eğer kamuoyunun bu beklentisini, bu talebini dikkate alıyorlarsa, bu konudaki görüşlerini netleştirmeleri gerekmektedir. Katılımcı bir anlayışla bu değişikliği yapabiliriz ve yapmalıyız. Bizim kanaatimiz 22. Dönem Parlamentosu olarak milletimize olabildiğince çağdaş, modern, demokratik standartları yüksek, devletin işleyişini kolaylaştıracak bir anayasayı armağan etsek... Bu bizim arzumuz. Ama değişmez maddeleri dışındaki diğer maddeleri bir bütünlük içerisinde ele alarak bu değişikliği yapmak, bu olmuyorsa, kaç maddeyse bu konularda biz her türlü uzlaşmaya açığız. Bunu ifade ediyoruz, 10 ise 10, 30 ise 30, 50 ise 50, 100 ise 100 madde... İçeriği konusunda da öyle de olabilir böyle de olabilir, kim ne söyleyecekse... 'Hele AK Parti bir şey getirsin ondan sonra biz de bakarız' demek yerine, herkes pozitif bir katkı sağlayan bir anlayış içerisinde, bu meseleye bakabilse zannediyorum bu beklentileri daha doğru bir zeminde karşılamış ve buna doğru bir cevap vermiş oluruz diye düşünüyorum. Ama kamuoyu şundan emin olsun ki biz Anayasa değişikliğini en çok arzu eden partiyiz. Ve bu konuda bizim hazırlıklarımız da tamamdır. Ama bu anayasayı, bu anayasadaki usullere göre değiştireceğimize göre öbür partilerimizin de bu noktadaki katkısının çok önemli olduğunu ifade etmeye çalışıyoruz. Çünkü en temel metin anayasa olduğuna göre anayasada uzlaşma arayışı da önemlidir." Uzlaşma arayışı nedeniyle diğer partilerin de konuya olumlu bakmasını istediklerini dile getiren Cemil Çiçek, sözlerini, "Hepsinin geçmişte yaptıkları hazırlıklar olduğunu biliyoruz. Zaman zaman beyanatları var ama şimdi bu sürecin neresindeler, onu önümüzdeki günlerde hep beraber görürüz" diyerek bitirdi.